Bugüne kadar bir çok kriz gördük, ağır sıkıntılar yaşadık, fakat… Halkın bu kadar ezildiğini hiç görmemiştik. Böyle bir krize ilk defa tanık oluyoruz. Ülkede derin bir yoksulluk ve içler acısı bir perişanlık var. İktidar bunu görmü­yor olamaz! Görüyor, fakat, her şeyin tek adama bağlı olduğu bu tuhaf yöne­tim sisteminin ülkeyi düze çıkartacak hali yok! Hâlâ, “Şahlandık! Dünyanın en güçlü eko­nomileri arasına girme­mize az kaldı!” gibisinden coşkulu ifadelerle toplumun gazını almaya çalışıyorlar. Aç karınlar hitabetle doymaz, karanlıklar lâfla aydınlanmaz ki! 84 milyon insanımızın 50 milyonu yoksul ve bu yoksulların yarıya yakını açlık sınırında sefil bir hayat sürüyor. Hazin değil mi?

★★★

Faturalarını ödeyemeyen 4 milyon ailenin elektrikleri kesilmiş…21’inci yüzyılda insanlarını karanlıkta bıra­kan bir iktidar için, “ülkeyi iyi yönetiyor” diyebilir miyiz?

İşte, CHP Genel Baş­kanı Kemal Kılıçdaroğ­lu, Türkiye’yi karanlıklar ülkesi haline getirenleri protesto etmek için evinin elektrik faturasını ödemedi ve elektriği kesildi.

Karanlıkta kalan Kılıçda­roğlu, böylece 4 milyon ailenin (16 milyon kişi­nin) başına gelenleri tüm Türkiye’ye duyurmuş oldu.

Şimdi ona her yandan destek mesajları yağıyor.

İyi bir rüzgâr yakalayan Kılıçdaroğlu:

“Bu kararı eşimle beraber aldık. Bu kararı bir hafta boyunca sür­düreceğiz. Karanlıkta kalan milyonların sesi olmak istiyoruz” dedi.

★★★

Kılıçdaroğlu, söy­lemleri ve davranışlarıyla yoksulların umudu olmuş durumda.

Ben onun “Zamanı­mızın bir kahramanı” olduğunu düşünüyorum.

İktidarın ağır baskılarına, gözdağı verme çabalarına ve açılan davalar sonucu verilen büyük para cezaları­na rağmen, o doğru oldu­ğuna inandığı yolda devam ediyor, açılan her davada daha da büyüyor.

★★★

Türkiye’de ekonomi karanlıkta, milli eğitim karanlıkta, gençlerimizin geleceği karanlıkta, kadın hakları karanlıkta, Sedat Peker’in yolsuzluk iddiaları karanlıkta… Karanlıkta olma­yan ne var memlekette?

Her yer karanlık ama sarayların ışıkları pırıl pırıl yanıyor!

Sanatçılara, partililere, onlara-bunlara görkemli iftar davetleri veriliyor.

“İtibardan tasarruf olmaz!” diyorlar. Bu iti­bardan biraz da fakir-fukara nasiplense ya!

Kılıçdaroğlu “Fatura­larını ödeyemedikleri için karanlıkta kalan ailelerin çocukları, yaşlıları var. Engelliler var. Enerji bir haktır ve bunu verecek olan da sosyal devlettir. Ülkede milyonlarca kişi elekt­riksiz ise o ülke yöneti­lemiyor demektir” diyor ve ekliyor:

“Bir hafta sonra fatu­rayı ödeyeceğiz. Sorunu geniş kitlelere duyurduk ama saray sosyetesi duydu mu acaba?”

★★★

Sevgili okurlar… Tüm Türkiye’nin aydınlanması ve millet egemenliğinin ka­ranlıklardan kurtulması için elimizde altın bir anahtar var. Bu anahtar seçimdir ve milletin önüne konulacak oy sandığıdır. Şunun şurasında 1 yıl 1 ay kadar bir zaman kaldı! Sıkın dişinizi! Türkiye mut­laka ışıl ışıl olacak!

“Fuzuli insanlar mıyız?


Halk geçinemiyor. Hele asgari ücretliler ve emeklilerin hali kelimelerle anlatılamaz.

Tam bir perişanlık!

Bir emekliden aldığım mektup gözlerimi yaşarttı. Özetle:

“Artık, torunlarımıza, çocuklarımıza bir bayram şekeri ikram edecek durumda bile değiliz. Anlaşılan bu iktidar bizi fuzuli insanlar olarak görüyor, yaşamamızı istemiyor. Bayram ikramiyelerimize üç kuruşluk bir zam bile yapılmaması bunu gösteriyor” diyor ve ekliyor:

“Hastayım, geçinemiyorum ama seçime kadar yaşayıp, oyumu verdikten sonra ölmek istiyorum. O zaman huzur içinde gideceğim.”

GÜNÜN SÖZÜ


İyi insanın düşmanı, hiç iyilik yapmayan insandan daha çoktur!