Türk Telekom’un yüzde 55’lik hissesinin, 1.6 milyar dolara Varlık Fonu tarafından yeniden satın alınmasını değerlendiren Özdağ, “Kârın büyük kısmı yurt dışına çıkarıldı, geride kalan borçları vatandaş ödeyecek” dedi.

Batı medyasında arka arkaya “Türkiye iflas etti, bunu bilmeyen sadece Türk halkı” haberleri çıkarken, bugün ekonomik bunalım içinde kıvranan ülkemizin ve tek tek her vatandaşın sorunu olan, dev soygunların söz konusu olduğu bir konuyu inceleyeceğim. Türkiye için büyük önem taşıyan ve çok yüksek kâr eden bir şirket olduğu halde Türk Telekom’un 2005’te iktidarın kararıyla, 6.5 milyar dolara Lübnanlı Hariri Ailesi’nin şirketine satışını ve onların 2005’ten bu yana oynadığı oyunlarla devletin yani milletin nasıl büyük bir kayba uğratıldığını, şimdi 1.6 milyar dolara (25 milyar TL daha zarar ile) Türkiye Varlık Fonu tarafından tekrar satın alınmasını detaylarıyla öğrenmemizi sağlamak için bu konuyu en iyi bilen isimlerden biriyle, Türk Telekom’da 30 yıl görev yapmış bir elektronik Mühendisi olan Sayın Mehmet Özdağ’la konuştum. Dinlerken ülkem ve hepimiz adına ağlama duygusuna kapıldığım bu konular sizi, çocuklarınızı hatta torunlarınızı ilgilendiriyor, çünkü çektiklerimiz yetmiyormuş gibi burada da tüm zararı sizler, bizler ödeyeceğiz.

TELEKOM TEK HAKİMDİ

■ Sayın Özdağ, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel “2005’te devletin olan Türk Telekom şimdi yeniden devletin oldu ama milletin kasasından 25 milyar daha çıktı, varlıkları satıldı, çekilen krediler ödenmedi” diyerek tepki gösterdi. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay konuyu TBMM gündemine taşıdı. Tam olarak anlaşılması için Türk Telekom’un neden çok önemli olduğundan başlayarak açıklar mısınız?

Ben 1987 yılında -o zamanki adı PTT’ydi Türk Telekom kurulmamıştı- göreve başladım, 2017’ye kadar net 30 yıl görev yaptım. 1995’te Türk Telekom kurulunca PTT ile birbirinden ayrıldı, Telekom’da devam ettim. Kurumun tüm geçmişini bilen biri olarak anlatıyorum, özelleştirmenin yapıldığı dönemde her ne kadar telekominikasyon sektöründe ve internet alt yapısında serbestleşme faaliyetleri başlamış olsa bile o zaman için herhangi bir başka operatörün kablolu-kablosuz alt yapısı yoktu, şehirlerarası ana iletişim Türk Telekom üzerinden yapılıyordu. Yani hem sabit telefonda, hem o zamanki Telsim ya da Turkcell gibi GSM operatörlerinin ana alt yapı sağlayıcısıydı. Türk Telekom Anonim Şirketi 2005’in Kasım ayında yapılan bir ihaleyle Oger Telekom’a, Hariri Ailesi’ne 6.5 milyar dolara satıldı. Hem yüzde 55 hissesi satıldı, hem de Türk Telekom’a ait bütün alt yapının, teçhizatın kullanım hakkı 21 yıl 3 aylığına o zaman OTAŞ olarak kurulan Oger Telekom Anonim Şirketi’ne devredildi. 2006’nın Ocak ayından itibaren fiilen Türk Telekom OTAŞ’ın oldu. Telekom rakipsiz bir şekilde Türkiye’nin en çok kazandıran ve en çok gelirler vergisi ödeyen kurumlarından biriydi o yıllarda, personel sayısı 50 binin üzerindeydi.

HİSSELER REHİN GÖSTERİLDİ

■ Burada herhangi bir şirketin özelleştirilmesinden söz etmiyoruz, güvenlik açısından da çok önemli ve tek olan bir kurum AKP iktidarı tarafından satılıyor.

Şirketin uluslararası ve Türkiye’deki ticari kredibilitesinin ne olduğuna, varlıklarının Telekom’u satın almaya yetip yetmeyeceğine, uluslararası ticari bağlantılarının, teminatlarının ne olduğuna bakılmaksızın 5 taksitte satıldı. OTAŞ, ilk taksit olan 1.3 milyar doları ödedi. Geriye kalan 5.2 milyar doları borç olarak topladı. Oger Telekom, taksitle ödeme imkanı varken, uluslararası finans kuruluşlarına “elindeki Türk Telekom hisselerini rehin göstererek” dışardan aldığı kredilerle Hazine’ye borcunun tamamını ödedi. Oysa bu hisseler ona 21 yıllığına verilmişti ve sahibi kamuydu. Bu hisseleri rehin koyarak kredi almasına Türk Telekom Yönetim Kurulu’ndaki devletin temsilcileri, Ulaştırma Bakanlığı, herkes seyirci kaldı.

■ Türk Telekom’u rehin göstererek dışardan aldığı borç ne kadar?

Tahminim 5 milyar doların üzerinde. OTAŞ o tarihten sonra 2011, 2012, 2013, 2014 yıllarında Türkiye’nin en yüksek temettü (kâr payı) dağıtan şirketlerinden biri oldu. Şirket ortaklarına dağıtılan bu kâr payına da o kâr paylarıyla OTAŞ’ın “yurt dışına sermaye transferi yapmasına” da seyirci kalındı. Kredi borçlarını ödemedi, Türk Telekom’un yıllık gelirlerini, kârlarını ortaklarına dağıttı.

Elektronik Mühendisi olan Mehmet Özdağ 30 yıl Türk Telekom’da Samsun Bölge Müdürü, Data Transmisyon Başmühendisliği, Bilişim Ağları Müdürlüğü, Enerji ve Soğutma Sistemleri Müdürlüğü gibi görevlerde bulunmuş, 1994’ten bu yana Elektrik Mühendisleri Odası’nın çeşitli birimlerinde görev yapmıştır. Mehmet Özdağ halen Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi’dir.

Varlık Fonu kamu kurumu kimin parasını veriyor?


■ Türk Telekom’un ortaklık yapısı nasıldı?

Yüzde 55’i zaten Oger’indi, geriye kalan yüzde 45’in yüzde 15’İ holding üzerinden İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na devredilmişti, yüzde 30’u da Hazine’nindi. 2016, 2017 yıllarında OTAŞ aldığı borçları ödeyemez hale geldi ve bu arada da -yanlış hatırlamıyorsam- Türkiye ve uluslararası tam 20 bankaya borçlandı. OTAŞ 2006’dan 2018 yılına kadar toplam 5.7 milyara yakın kar payını bir şekilde cebine indirdi ve Türkiye’ye 4.75 milyar dolarlık borcu bırakarak sahneyi terk etti. Akbank, Garanti Bankası, İş Bankası başta olmak üzere alacaklı olan bankalar Levent Yapılandırma Yönetimi AŞ adıyla Türk Telekom yönetimine el koydu. Dolayısıyla, gelen bankalar borç tahsiline geldiler. Türk Telekom böyle bir soygun düzenine kurban edildiği için gelirleri geleceğe dönük yatırımlara çevrilemedi.

NASIL ÖDEYECEK?

■ Türkiye Varlık Fonu şimdi Türk Telekom’u 1.6 milyar dolara satın alıp yeniden kamulaştıracak. 2005’te 6.5 milyar dolara satılmış, şimdi nasıl 1.6 milyar dolara alıyor, borçlardan dolayı mı?

Varlık Fonu, Levent Yapılandırma Yönetimine geçen yüzde 55 hisseyi 1.6 milyar dolara almış oldu. Bankalar, bu hisse devrine rağmen Türk Telekom’un karlarından pay almaya devam edecekler, sözleşme bu.  Türkiye’de şeffaf bir kamu yönetimi yok, doğru bilgi paylaşımı yapılmıyor. Orada bankalarla nasıl bir pazarlık yapıldığını bilmiyoruz. Ve Türkiye Varlık Fonu o parayı nereden buldu? Kimin parasını veriyor, Türkiye Varlık Fonu da bir kamu kurumu, yani sonuçta bu soruların cevabını ben de bilmiyorum ama öğrenmemiz lazım...


Devletin tüm kurumları 17 yıl boyunca göz yumdu


■ Yani burada çok yönlü dev bir soygun var ve buna da hükümet, Hazine göz yummuş diyorsunuz. Halk yoksullukla kırılırken 128 milyar dolardan sonra bir de Hariri’lerin borçlarını ödeyecek.

Soyulduk ey halkım, so-yul-duk. Soyulduk. Benim ağzımdan yazabilirsiniz, soyulduk. Sermaye Piyasası Kurulu seyretti, BDDK seyretti, Hazine seyretti, 17 yıldır seyrettiler. Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı da. Bunlar seyrettiler, belki de ortak oldular, başka nasıl izah edilsin bu!

■ Bu Hariri ailesinin Türk Telekom’u garanti göstererek aldığı krediler bizi nasıl ilgilendiriyor, onları da mı kuşaklar boyu millet ödeyecek? Dışardan borç aldığı bankalar, finans kuruluşları da kapıya dayanıp borcunu istemez mi?

İşte o yüzden kârların büyük kısmı kâr payı olarak, sermaye transferi olarak yurt dışına gidiyor, o borçları da biz ödeyeceğiz. 4.75 milyar dolar hem Türkiye’den, hem yurt dışından aldığı borç. Bizim bankalardan da borç aldı, Halk Bank’tan 1 milyar dolardan fazla, İş Bankası 500 milyon dolar gibi büyük paralar. TBMM’de derhal bir Türk Telekom Komisyonu kurulmalı. Çünkü bunu TBMM’den başka soruşturacak bir merci yok. TBMM’nin AKP ve MHP tarafından nasıl bloklandığını biliyoruz ama bu talepten de vazgeçilemez. 128 milyar dolar nerede sorusu kadar somut, belki o soygundan daha net bir soygun var ortada.

Tek çare derhal yeniden kamulaştırma


■ Bu korkunç bir durum, halk elektrik faturasıyla çöktü, kolayını bulmuşlar, her özelleştirme için milyarlarca dolar dış ve iç borç al, sonra halk ödesin. Bir hükümet bunlara nasıl göz yumabilir, çaresi ne?

Evet, biz şu anda özel şirketlerin bütün finansal risklerini de ödüyoruz, üretim ve dağıtım şirketlerinin kredi borçlarını da ödüyoruz. Tek çaresi yeniden ve derhal kamulaştırmayı savunmak. Elektrikteki facianın önlenmesinin tek yolu; üretimde kamunun payı arttırılacak. Elektrik üretimde Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin payının arttırılması lazım ve dağıtım şebekeleri derhal kamulaştırılmalıdır, bunun başka yolu yok. Muhalefet partileri ve halk bu baskıyı yaratmalı.

Elektrik faturalarındaki soygun Türk Telekom’la aynı


■ Elektrik faturalarında ayrı bir soygun yaşanıyor, halk dev faturalar altında eziliyor ve bu da özelleştirme nedeniyle oluyor, üretim ve dağıtım özel sektörde olduğu için şirket giderleri bile vatandaşa fatura ediliyor demiştiniz. Bunu açıklar mısınız?

Dağıtım şirketleri hemen hemen yüzde yüz kamunun elindeydi, 2008-2013 yılında AKP döneminde yüzde yüz özelleştirildi. AKP 2002’de iktidara geldiğinde elektrik üretimin yüzde 70’i kamunun elindeydi, 2021’de elektriğin yüzde 83’ten fazlasını özel sektör üretmiş. Bu üretilen elektriğin de yüzde 50’si ithal doğalgaz ve ithal kömürden elde edildi. Elektriğin üretildikten sonra enerji nakil hatlarıyla iletilmesi devletin elinde. Dağıtım faaliyeti ve perakende satış faaliyeti ise yüzde yüz özel şirketlerin elinde. Üretim ve dağıtım şirketleri kendi yasal giderlerini, kendi kârlarını üstüne koyarak fatura maliyetimizi artırıyor.

■ Yani, üretim ve dağıtım devletin elinde olsaydı biz 3-4 kat fazla elektrik ödemeyecektik.

Tam da bu. Nasıl ki Türk Telekom’da OTAŞ ya da Oger ailesi yurt dışından dövizle kredi aldı, borcunu ödemedi ve bize yıktı, aynısı elektrik üretim ve dağıtım şirketleri için geçerli. Dağıtım şirketleri özelleştirmeler yapılırken ödemek için yurt dışından borç aldılar, devletin elindeki üretim santralları özelleştirmeden satılırken döviz kredisiyle borç aldılar, şimdi o kredilerin ödenmesiyle ilgili sıkıntı yaşıyorlar. Biz bu faturalarla sadece yurt dışında artan doğalgaz ya da kömür fiyatını ödemiyoruz, aynı zamanda bu özel şirketlerin borcunu da ödüyoruz.

Milyonlarca kişinin bilgisi ellerine geçti


O dönemde tekel olan stratejik kurumların özelleştirilmemesi gerektiğini adeta haykırdıklarını kaydeden Mehmet Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bütün vatandaşlar ve şirketler için en değerli bilgi alt yapısı Telekom’un elindeydi. Yani 20 milyonun üzerinde sabit telefon abonesinin adres bilgisi var, isimleri var. Adınıza bir telefon var ve başkalarıyla yaptığınız haberleşme içeriğinin “teknik olarak” izlenebilirliğini bir düşünün. Sadece insanlar arası, şirketler arası görüşme olarak düşünmeyin, bu ülkenin emniyetini, güvenlik alt yapısını düşünün, Telekom böyle bir kurumdu, tekti ve yerine konulabilir başka bir kurum yoktu.”