ANAYASA HUKUKÇUSU PROF. SÜHEYL BATUM İLE ÜLKE GÜNDEMİNİ KONUŞTUK (2)


Seçim Kanunu’ndaki tartışmalı maddeleri değerlendiren Prof. Süheyl Batum, “İlk defa bir parti yargıç güvencesini kaldırmak istedi. Diyorlar ki ‘insanlar sandığa sahip çıkarsa hile olmaz’, insanlar daha nasıl sahip çıkacak? ” dedi.


Sevgili okurlar, dün Türkiye’nin önde gelen, en deneyimli Anayasa hukukçularından biri olan Profesör Dr. Sayın Süheyl Batum’la Atatürk Havalimanı’nın kapatılıp yerine millet bahçesi yapılma kararının sonuçları ne olur konusunu ve bir hukuk devletinde “TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) onaylamadığı takdirde diğer araştırma kuruluşlarının istatistik yayınlayamaması” ile ilgili olarak iktidar partisinin hazırladığı yasa taslağı kanunlaştığı takdirde bunun uygulanıp uygulanamayacağını konuşmuştuk. Bugün, seçime aylar kala Seçim Yasası’nda yapılan karmakarışık değişikliklerden önemli olan bazı maddeleri konuşacağız. Burada konuşulan, daha iyi anlaşılması için çalıştığımız konuların hepsi geleceğimiz açısından son derece önemli.  İçinde bulunduğumuz ve demokrasiye uymayan sistemde her getirilen yasayı veya kararı çoğu kez kabullenmek zorunda kalıyoruz ama en azından hangi amaçla yapıldığını ve siyasi ya da hukuki detaylarını da öğrenmek zorundayız.

Profesör Dr. Sayın Süheyl Batum


■ Sayın Süheyl Batum, yeni seçim yasasında birçok noktada değişiklik var ve hepsinde de farklı görüşler ileri sürülüyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bu yeni seçim yasası da iktidarın amacının ne olduğunu gösteren, çok önemli ve hukuka, tamamıyla Anayasa’ya aykırı bir yasa değişikliğidir. Bu hükümet ittifakları kendisi getirdi. “Ben yeterli çoğunluğu alamayabiliyorum, MHP düştü, ben baş edemeyeceğim” dedi ve ittifaklar yasasını getirdi. “Tamam, güzel” dedik, şimdi 4 yıl sonra değiştiriyor. “Hayır, ittifakları değiştirmedim” diyor. MHP’yi düşünerek yüzde 7’yi aşan partiler temsilci getirebilirler ama yüzde 7’yi aşmıyorsa aralarında ittifak yapabilirler. Ancak eskiden ittifak yaptıklarında bunun bir karşılığı vardı; ittifakın aldığı oya göre milletvekili çıkarıyorlardı. Şimdi ittifakı sadece MHP baraj altında kalırsa diye onu düşünerek getirmiş. Artık 7’yi aşan partilerle ittifak yapan daha küçük partiler için ‘kendisi de 7’yi aşarsa Meclis’e girebilir’ diyor ama şunu getiriyor: Bir milletvekili bile çıkarmasına engel olmak için, ‘seçildikten sonra partiler kendi içlerindedir, ittifak yapmış-yapmamış ayırımı yoktur, kendi aldığı oya göre temsilci çıkarabilir’ diyor. Mesela ‘bir yerde yüzde 3 alarak ittifaka girmişse, hiç milletvekili çıkaramayabilir’ diyor. Eskiden toplam oy üzerinden milletvekili çıkarıyordu.

‘SENİN OYUN BANA YAZILSIN’

‘Sen gel ittifaka, milletvekili çıkarmayacaksın ama ben sana bir takım imkanlar sağlayabilirim ama senin oyun da bana yazılsın’ demektir bu.



İkincisi, inanılmaz bir şeyi değiştiriyorlar, inanılması mümkün olmayan. Bugüne kadar 61 Anayasa’sı ile gelen ve Türkiye’de en kötü zamanlarda bile verdiği kararlarla seçimlerin dürüst, adil, eşit olmasını sağlayan Yüksek Seçim Kurulu vardı. Bu Yüksek Seçim Kurulu’nun bir dönemden beri aldığı kararları hepimiz biliyoruz. 2017’den sonra hele bütün hakimleri Sayın Cumhurbaşkanı atayabildiğine göre bu sistem iyice bozuldu. Gördük örneklerini; mühürsüz oyların son anda kabul edilmesi gibi, 2019’da her şeyi kabul edip sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı hukuka, kanuna, daha önceki kararlara yüzde yüz ters düşerek iptal etmesiyle Yüksek Seçim Kurulu tarafsızlığını yitirdi. Fakat iktidar bugüne kadar bir şeyle oynayamamıştı ve en önemli hususlardan biri buydu; seçimlerin yargıç güvencesi altında olmasının sağlanması.

İl seçim kurulları “en kıdemli 3 hakim” tarafından yönetiliyordu ve ilçe seçim kurullarında da “ondan sonra gelen en yetkili hakim” ilçe seçim kurulu başkanı oluyordu. Bugüne kadar bana bir tek kişi, hatta iktidar partisi dahi göstersin, desin ki “En kıdemli hakim olmasından kaynaklanan sıkıntılar şunlar, şunlardır, kıdemli hakim koyduğumuz için şöyle bir sorun oldu” desin, bir örnek göstersin kabul ederim. Şimdi bunu değiştirdiler. Bizde adet haline geldi, siyasetçiler genelde hukuku “Biz düzgün davrandıktan sonra hukuk olsa ne olur, olmasa ne olur” şeklinde değerlendirir oldular. Oysa Alman’ın, İngiliz’in, Fransız’ın bizden daha az sorunla karşılaşmasının nedeni onların hukuka bağlı olmasıdır. Diyorlar ki “İnsanlar sandığına sahip çıkarsa hile olmaz”,  insanlar daha nasıl sahip çıkacak, siz Türkiye’den başka sandığın üzerinde bir ay yatan bir halk gördünüz mü? Bir ay yatan halk görmedim ama görevini yapmayan siyasetçi gördüm, yargı güvencesi sadece Türkiye’ye verilmiş bir şey değildir, bütün hukuk devletlerinde vardır. Bu yargıç güvencesini ilk defa bir parti ortadan kaldırmak istedi. Hazırladığı iddia edilen Fethi Yıldız ve Hayati Yazıcı diyorlar ki “Ne demek, en kıdemli hakim en iyi bilen demek midir? Böyle olduğunda da birçok sıkıntı doğmuyor mu?” Hangi sıkıntı doğuyor bir açıklayın bakalım. Bu kanunda da kamu yararı yoktur. Anayasa Mahkemesi’ne başvurulduğunda AYM bunu iptal edecektir.

■ Sayın Batum, Cumhurbaşkanı’nın propaganda yasaklarından muaf tutulması da AYM’ye götürüldü. Bunu da AYM iptal eder mi?

Bu Seçim Yasası’na diğer yasalardan farklı olarak “cumhurbaşkanı” ifadesini koymadılar. Eskiden başbakana yasak getirilen maddeye cumhurbaşkanını koymayarak, sadece bakanlar yapamaz diyorlar. Oysa “Cumhurbaşkanı ve bakanlar yapamaz” demesi lazımdı, daha önce de YSK bu denetimden kaçmıştı. Bu da bir yol temizliği hareketidir. ‘Erken bir baskın seçim olabilir, tüm önlemleri alalım’ diyorlar bu belli. Şimdi başbakan olmadığı için o ifadeyi kaldırıyorsan cumhurbaşkanını koyman lazım, artık tarafsız bir cumhurbaşkanı değil ki parti başkanı. Dünyanın bütün demokratik ülkelerinde bırakın parti başkanı olmayı, bir partiden gelen cumhurbaşkanını aynı yasaklara tabi tutarlar, hatta onun konuşma süresi partisininkine eklenir. Dikkat edin “parti genel başkanı” olmadıkları halde yapıyorlar, bizde ise üstelik parti genel başkanı. Seçimlerde Anayasa’nın gerektirdiği eşitliği, dürüstlüğü tamamıyla bozan bir madde bu. Hem bütün gün tek parti konuşacak, hem de bir yandan genel başkanı propagandaya devam edecek. Dikkat edin, 6 parti oturup “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş” için toplantı yapıyorlar, Türkiye’nin en önemli televizyonları bunu görmezden geliyor, böyle bir ülkede seçime gideceksiniz ve seçim yasasında bu değişikliği yapmışsınız.

Kıdemli hakim son seçim güvencesiydi


■ CHP, içinde kıdemli hakim değişikliği de olan 4 madde için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu değil mi?

Evet, başvuruldu. İl ve ilçe seçim kurulunda en kıdemli hakimin olması bir güvence getirir. Bu kişi kıdemlidir ve Cumhurbaşkanı tarafından atanmış olan veya onun kurduğu Hakim ve Savcılar Kurulu tarafından son dönemde atanmamış hakimlerdendir. Bunun yerine ne getiriyor, birinci sınıfa ayrılmaya hak kazanmış, birinci sınıfa ayrılmış…  Birinci sınıfa ayrılmış demek daha birinci sınıfa ayrılmak için en az 3 yılı var demektir. Dolayısıyla kendi atadıkları kişilerden il ve ilçe seçim kurullarına “Yüksek Seçim Kurulu’ndan sonraki en büyük güvenceyi” bozmak için getirilmiş bir maddedir. Bunun yapılma nedeni geçen belediye seçimleri kaybedildiğinde, ilçe seçim kurulunu denetleyen il seçim kurulundaki kıdemli hakimdir. Kıdemli hakimlere söz geçiremedikleri için çok önemli olan bu seçimlerde en son güvencelerden birini ortadan kaldırmak istiyorlar.

Hep söylediğim gibi bir değişiklik yapılıyorsa “kamu yararı” olmalıdır, bir partinin yararı değil, bir partinin zararı değil. Biri bana desin ki “Bak Süheyl Batum sen bilmiyorsun, en kıdemli hakimin kaldırılmasında şu yararlar vardır, çünkü şu şu sıkıntıları çektik” desin, somut veriler söylesin kabul edelim.  “En kıdemli hakim en iyi bilen hakim midir” benzeri yorumların tümünde saçma sapan ve hukuk dışı gerekçeler dışında kamu yararı olduğunu gösteren bir tek neden yoktur. Bir partinin yararı vardır ve Anayasa Mahkemesi bana göre bu değişiklikleri iptal edecektir.