Anayasa Hukukçusu Doçent. Dr. Tolga Şirin, İBB’deki teftişi ve varabileceği noktayı SÖZCÜ’ye değerlendirdi...

Yürütülen soruşturma açısından İmamoğlu’nun ‘rahat’ olması gerektiğini kaydeden Şirin, “Fakat Türkiye hukuk kurallarının siyasi amaçlarla manipüle edildiği bir ülke olduğu için bunu konuşuyor, olasılık var diyoruz” dedi.

Ben bu röportajı yazarken TV haberlerinde hâlâ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ana Muhalefet Partisi CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak söylediği “toplumu sokağa dökme” konulu ve 15 Temmuz’a atıfta bulunduğu konuşmasından söz edilmekteydi. Sadece bu mesele yeterince önemli ve tüm toplumu ilgilendiriyor. Ve yanında, Cumhur İttifakı’nın iki ortağının İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan ve birden ortaya atılan “İBB’de terörle bağlantılı çalışanlar olduğu” iddiasıyla ilgili konuşmaları, aralarında nedense Hazine ve Maliye müfettişinin de bulunduğu 8 İçişleri Bakanlığı müfettişinin İBB’de soruşturma başlatması gib kafamızı karıştıran birçok soru var. Merak ettiğimiz soruları “30 soruda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı” ve “Türkiye’de Düşüncenin Tutsaklığı” kitaplarının yazarı, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi, Doçent Dr. Sayın Tolga Şirin’e sordum.

■ İBB’ye FETÖ, PKK, DHKP-C neredeyse tüm terör örgütlerinin ismi sayılarak, “Bunlarla ilişkili çalışanlar var” iddiasıyla soruşturma açıldı, Devlet Bahçeli hemen “Bu ortaya çıkarsa İmamoğlu görevde kalamaz” dedi ve İçişleri Bakanlığı müfettişleri İBB’ye giderek araştırma başlattılar. Bazı milletvekilleri “İddianame hazırlanmış, görevden alacaklar” dedi. Böyle önceden bir iddianame hazırlayıp görevden alabilirler mi?

MASUMİYET KARİNESİ

Önce şunu söyleyeyim, bu “terörist” gibi sıfatlar çok rahat kullanılıyor. “Masumiyet karinesi” diye bir ilke vardır Anayasa’da. Bunu savaşta, ‘olağanüstü hal’de, sıkıyönetimde dahi ihlal edemezsiniz, o kadar mutlak düzeyde bir haktır. Bir yetkili de bir kişi hakkında bu tarz isnatlarda bulunuyor ise bu ‘masumiyet karinesi’nin ihlali anlamına gelir. Yetkili olmayan biri söylüyorsa ‘kişilik haklarına saldırı’dır.

■ Bir iddianame hazırlayarak yandaş yargıçlarla görevden alabilirler mi?

Bir iddianame açılmış, hatta bir dava açılmışken bile ‘terör’le ilgili suçlama yapamazsınız. Mahkeme karar vermişken de Yargıtay onamadıkça diyemezsiniz. Ortada bir iddianame bile yok ve bu rahat rahat kullanılıyor. 12 Eylül Anayasası’nın 127’nci maddesinin 4’üncü fıkrasında “Bir belediye başkanına göreviyle ilgili bir suç işlediği iddiasıyla bir soruşturma veya kovuşturma açılmış ise İçişleri Bakanı onu görevden alabilir” diye bir hüküm var. Yani İçişleri Bakanı onu hüküm sonuçlanıncaya kadar askıda tutabiliyor. Sizin söylediğiniz olasılık burada gündeme gelmiş oluyor.

DARBE KALINTISI

Olağanüstü hal sürecinde Belediyeler Kanunu’nun 45. maddesine “Başkan eğer terör örgütüne yardım ve yataklık suçuyla görevden uzaklaştırılmışsa, bu durumda bir Meclis üyesinin görevlendirilmesi söz konusu olur” hükmünü getirdiler. Oysa “Olağan rejime” geçtik ve bu hükmün geçerli sayılmaması lazım. Ama AYM burada gerekli adımı atmış değil, dediğimiz olumsuz senaryonun uygulanmasına bu hükümler çok müsait. Yıllardır “Darbe Anayasası’nı değiştiriyoruz” söylemlerini kullanan iktidar, 127’nci maddedeki bu antidemokratik hükme dokunmadı. Bu açık OHAL’de konulan hükümle daha da derinleştirildi, bu riski kaydetmek gerekir. Fakat İBB Başkanı İmamoğlu’nun da söylediği gibi kendilerine hiçbir bilgi verilmiş değil, zaten işe alırlarken bu konuyla ilgili kurallar belli, dolayısıyla sicili temiz olan ve İçişleri Bakanlığı’ndan da herhangi bir bildirim gelmemişken olur da “terör örgütüyle ilişkili olduğu söylenen kişiler var ise” bu belediye başkanıyla ilgili bir mesele değildir. Belediye başkanı ne yapsın, elinde sicil belgesi temiz olan birini göreve aldığı için suç işlemiş sayılmaz. Dolayısıyla İmamoğlu’nun bu açıdan son derece rahat olması gerekir. Fakat Türkiye, hukuk kurallarının siyasi amaçlarla manipüle edildiği bir ülke olduğu için bunu konuşuyor, olasılık var diyoruz.


İstismarcı senaryonun uygulanma olasılığı var


■ Sonuç olarak Ekrem İmamoğlu’nu görevden alınması ve yerine bir AKP’li Meclis üyesi gelmesi imkansız mı?

“Hukuken yapabilirler” demiyorum, bence bu koşullar yok ama bu hükümlerin kötüye kullanılması yoluyla bu tarz açıkların bulunduğunu da söylemek gerekir. Normalde terör soruşturmasını idari müfettişler yapmaz, bu Cumhuriyet savcısının işidir, savcı yapar, idare takip eder. Burada savcılığın böyle bir eylemi yok ama idari olarak, “iltisak” gibi yine OHAL döneminde üretilmiş, hukuksal olmayan kavramlarla bu kotarılmaya çalışılıyor. Hukuksal açıdan bu açıklar var ve bu açıdan sizin söylediğiniz olumsuz, istismarcı senaryonun uygulanma olasılığı var.

Anayasal hakkını kullananları ‘darbeci’ gibi göstermek sorunlu bir davranış


■ Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefet partilerine, özellikle CHP’ye yönelik olarak “Sokağa döküleceklermiş, 15 Temmuz’da bu millet sokağa dökülenlere nasıl dersini verdiyse siz de aynı dersi alırsınız. Hepinizi önümüze katar gideceğiniz yere kadar kovalarız” dedi. Oysa Millet İttifakı “sokağa dökülme”  gibi bir söz söylememişti, bu nedenle sözlerini “tabanını iç savaşa hazırlıyor” şeklinde yorumlayanların sayısı az değil. 

Anayasa’nın 103’üncü maddesi cumhurbaşkanına bir yemin yükümlülüğü getiriyor. Bu yemin metninde cumhurbaşkanı, sıfatını tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücüyle çalışacağına şerefi üzerine ant içer. Erdoğan da bu yemini etti. Konuşmaya bu mercekten baktığımızda şiddete yönlendiren, yemin metnine uygun olmayan bir açıklama. Ama bundan önemlisi; Anayasa’nın 34’üncü maddesinde “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” vardır.

■ Sadece siyasi partiler için değil, halk için de böyle bir hak var değil mi?

Herkes için, her bir birey önceden izin almadan “silahsız ve saldırısız gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına” sahip. Bu hakkı kullanan kişileri “sokağa dökülüp kaos çıkartan figürlermiş” gibi veya darbe yapacaklarmış gibi ifade etmek sorunlu. Çok talihsiz ve Anayasa’ya aykırı bir açıklama.

Doç. Dr. Tolga Şirin, İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyeliği yapmış, Londra Birkbeck ve Köln üniversitelerinde araştırmacı olarak çalışmıştır. Şirin’in Türkiye’de Anayasa Şikayeti-Bireysel Başvuru, Karşılaştırmalı Anayasa Hukukunda Kanun Kavramı, Çevre İnsan Devlet, Bolivya Anayasası gibi birçok kitabı var.

Türkiye, eylemli bir şekilde şeriat hukukunun uygulandığı bir ülke oldu


■ Televizyonlarda 6-7 yaşındaki çocuklar evlendirilebilir, 3-4 yaşındaki çocuklar okul öncesi Kur’an kursuna gönderilebilir diyenlere sık sık rastlamak mümkün. Bunlara yeterli tepki yok. Yargı müdahale etmeli midir?

2008’de AKP hakkında kapatma davası açıldı. Anayasa Mahkemesi (AYM) bu partinin “laiklik ilkesine düşman olduğunu” tespit etti. AYM üyelerinin yarısından fazlası, “Bu parti laiklik karşıtı eylemlerin odağıdır fakat kapatacak kadar nisap olmadığı için” Hazine yardımından yoksun bırakma kararı verdi. Bugüne geldiğimizde, yapılan açıklamalar artık “laiklik ilkesine düşman” bir politikanın hüküm sürmeye başladığını göstermiştir. Ayasofya’nın camiye çevrilmesi, peşi sıra hilafetin ilanına ilişkin çağrı, vergi artırımı görüntüsü altında alkol yasakları, çok sayıda karar, politika var. Eylemli bir şekilde Türkiye’de şeriat hukuku uygulanır hale gelmiş durumda.

AYM kararlarını hiçe sayan bir çürüme var


■ İnsan hakları uzmanı da olduğunuz için “ayırımcılık” konusu üzerinde çok duruyorsunuz. İktidarı destekleyenler ne yaparsa yapsın yargılanmazken, muhalefetten biri “attığı bir tweet, söylediği bir cümle” nedeniyle yargılanabiliyor.

Artık Anayasa’nın dahi uygulanmadığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının hiç dikkate alınmadığı düzeyde bir çürüme var, bunun bir sonraki adımı ‘hukuksuzluk devleti’dir. Bu “hukuka uymayan devlet” değil, daha da ileri gidip “örgütlü bir hukuksuzluk” yapısının olması, yani hukuka açıkça düşman bir yapının iktidar olduğu anlamına gelir. Karşılıklı bir kültür savaşı yaratılmaya çalışılıyor ve bu savaştan da bir mağduriyet çıkarmaya ya da kendi tabanını konsolide etmeye yönelik bir çaba var. Türkiye açısından hiç istemeyeceğimiz sonuçlara neden olabilir.