Gezi Parkı eylemlerinin üzerinden 9 yıl geçti. Hayatlarını kaybedenler, yaralananlar oldu. Yaralananlara ilk müdahale yapılan yerlerden birisi de göstericilerin sığındığı Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi’ydi. Müezzini Fuat Yıldırım, polisle görüştükten sonra göstericilere müdahale edilmemesi sözü aldı ve onların camiden ayrılmalarını sağladı. İşte o günden sonra bu müezzinin başına gelmeyen kalmadı. Camide içki içildiği iddiası yayıldı. Ezilmiş ve pencere önüne konulmuş bira kutusu da içki içildiğinin kanıtı olarak gösterildi.

Müezzin ifadesinde içki içildiğini görmediğini, caminin kamera kayıtlarının incelenmesinde de böyle bir görüntüye rastlanmadığını söyledi. Kayıtlar Emniyet tarafından da incelendi. İçki içildiğine ilişkin görüntüye onlar da rastlamadı. İçki, keyif için içilir. İnsanların canlarıyla uğraştığı anda birilerinin içki içmesi de pek mümkün olmayan bir durum. Müezzin Fuat Yıldırım, “İçki içildiğini görmedim. Böyle bir olay yaşanmadı” sözlerinde ısrar edince görevinden alındı. Şimdi hem eski görevine dönmek için açtığı davayla, böbrek rahatsızlığının tedavisiyle uğraşıyor. O gece yaşananları ayrıntılı olarak “O camide neler yaşandı” başlığıyla 29 ve 30 Nisan’da bu köşede anlatmıştım.

ÜZÜCÜ BİR OLAY

“Gezi olayları” nedeniyle bugüne kadar kamuoyunun duymadığı bir olayı geçen Çarşamba günü duyurmuştum. O dönem Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, eşi yurtdışındayken, küçük kızları ise Ankara’daydı. Bir hesaptan, Davutoğlu’nun evinin adresi verildi ve Gezi eylemine katılanlara eve baskın yapılması çağrısı yapıldı. Neyse ki bu alçakça çağrıya uyan olmadı. O gün Davutoğlu’nun neler çektiğini varın siz değerlendirin…

Yazının yayımlandığı gün Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu telefonla aradı ve şunlar söyledi:

“O anlattığınız olay da, çerçeve de doğru. Yaşanmış ve beni çok üzen bir olaydır. Hiçbir zaman da bu konuda konuşmadım. Eve baskın çağrısını yapan, galiz küfürler eden kişi çok ağır bir ceza alacaktı. ‘Yeni evlendim, beni affedin, özür dilerim’ dedi. Son aşamada, hüküm giyeceği zaman affettim. Gezi davasının bütününde yanlışlıklar, eksiklikler var. Onlar hep konuşulabilir.

HEPİMİZ TELAŞLANDIK

O geceyi asla unutamam. Bir baba olarak neler hissettiğimi de tahmin edersiniz. Ben ve eşim yurtdışındayız. Büyük kızımız da ABD’de doktora yapıyordu.  Küçük kızımız Ankara’da evdeydi. Sosyal medyada eve baskın çağrıları yapıldığını öğrendiğimizde, ABD’den kızım arayıp, ‘Baba ne yapacağız kardeşimle ilgili’ diye telaşlanıyordu. Kolay değil yani. Bunlar da o günlerde yaşandı. Ben spekülasyonlar olmasın diye bu olaydan hiç bahsetmemiştim. Kamuoyu da sizin yazınızla öğrenmiş oldu. En azından madalyonun bir başka yüzünü göstermiş oldunuz.”

“ÇEKİLMESİNİ İSTEDİM”

Ahmet Davutoğlu’nun, Gezi Davasından şikayetini çekeceği bilgisi cezaevindeki hükümlülere ulaştı. Ancak, durum söylenenden farklıydı. Davutoğlu’nun Gezi olayları nedeniyle şahsen bir şikayeti olmadan, Gezi olayları hükümeti devirme teşebbüsü olarak yorumlandığı için C.Savcısı kamu davası açmıştı. Dönemin Başbakanı ve bakanlarının isimleri de şikayetçi olarak dosyada yer almıştı. Davutoğlu, bu konuda şunları söyledi:

“Avukatlarıma da, hukukçu genel başkan yardımcımız Ayhan Sefer Üstün’e de ‘Şikayetçi olmamama rağmen eğer Gezi davasından çekilme prosedürü varsa bunu uygulayalım. Kimsenin hayatı kararmasın’ dedim. Şikayetim olmamasına rağmen bu konuda eleştirilere muhatap oluyoruz. Hükümete dönük bir şey olduğu için bizden habersiz açılan otomatik davalar bunlar. Yani şikayetim olmadığı için yapacak bir şey yok.”

Gezi’de, bunlarda yaşandı.

YSK: O paylaşımlara inanmayın


Geçen yılın Ağustos ayından bu yana sosyal medyada, özellikle CHP’lilere gönderilen ya da CHP’lilerin uyarmak amacıyla başka gruplarla paylaştığı iletilerde seçimlerde sandık kurullarının kullanacağı bazı tutanaklarda kanunlara aykırı olarak değişiklikler yapıldığı iddia ediliyor.

Bu paylaşımların giderek artması üzerine konuyu Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK) CHP Temsilcisi olan avukat Mehmet Hadimi Yakupoğlu’na sormuş ve geçen Çarşamba günü bu köşenin okurlarına, “Oyuna gelmeyin, bunlara inanmayın. Provokatif paylaşımların, CHP’lileri sandıktan uzaklaştırma planı” olduğunu duyurmuştuk.

PARTİ TEMSİLCİLERİ

Yazımızdan bir gün sonra YSK’dan yapılan açıklamada, bizim de belirttiğimiz gibi yapılan paylaşımlardaki iddiaların asılsız olduğu, seçim mevzuatına uygun olarak hazırlanan tutanakların, her seçim takvimi döneminde seçimin uygulanmasına yönelik olarak Resmî Gazete’de yayımlanan genelgeler ve ilke kararları ekinde yürürlüğe girdiği belirtildi.

Genelge ve ilke kararlarına ilişkin tüm kurul toplantılarına, YSK’da yer alan siyasi parti temsilcileri de katılıyor. Seçimlerde kullanılan tutanaklarda siyasi partilerin bilgisi dışında herhangi bir değişiklik yapılmıyor. Halen Seçim Bilişim Sistemi’nde (SEÇSİS) yer alan ve kullanılmakta olan tutanaklar, 2018 yılında yapılan genel seçimlerde, kanunlara uygun olarak düzenlenen ve YSK kararları doğrultusunda kullanılan tutanaklar olduğu belirtildi.

Belki bundan sonra provokatif paylaşımlara son verilir.