Yasalarımıza göre belediye başkanı bir yıl ve üstünde hapis cezasına çarptırılması halinde belediye başkanlığı düşmüş oluyor ve yeniden belediye başkanlığına aday olamıyor. Cumhurbaşkanına hakaretten bir gün bile ceza alınması durumunda kişinin bulunduğu kamu görevi de sona eriyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 31 Mart’ta 13 bin oy farkla seçimi kazanınca, AKP’nin itirazları sonucu Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçimin yenilenmesine karar vermişti. İkinci seçimi İmamoğlu, tam 813 bin oy farkıyla kazandı.

Seçimi yeniletmek için AKP içinde çaba gösterenlerden bunun hesabı soruldu mu bilemem ama bu ağır yenilginin parti içinde de bazı sorumluları olmalı. Seçimin yenilenmesi halinde, seçimi yüzde 100 AKP’nin kazanacağını söyleyenlerin “Siyasi deneyimlerinin” boş olduğu ortaya çıktı. Kuşkusuz, başta CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, milletvekillerin sandık başı mücadelelerini de unutmamak gerekiyor.

O SÖZCÜK ÜZERİNE

Ekrem İmamoğlu, ikinci kez seçimi kazandı. Davetli olarak gittiği Avrupa Konseyi’nde konuşma yaptı. İmamoğlu ile en çok uğraşan isimlerin başında, İçişleri Bakanı geliyor. İmamoğlu’nun yaptığı konuşmanın ülkemizi şikayetle ilgisi olmamasına rağmen, İçişleri Bakanı, “Ahmak, memleketi yabancılara şikayet ediyor” dedi. Bakanın “Ahmak” sözü üzerine, İmamoğlu da, “Ahmak, 31 Mart seçimini tekrarlatanlardır” karşılığını verdi.



O günlerde, İmamoğlu’nun bu sözleriyle, seçimi iptal eden Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) hakaret ettiği yorumları yapıldı. Oysa İmamoğlu, bu olaya farklı bir yorum getiriyor, seçimin iptali için çalışan bakana, bakanın sözleriyle karşılık veriyordu.

O GÜN NE OLDU?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali yönündeki başvuruyu değerlendirmek üzere, seçimin yenilenmesiyle ilgili YSK 6 Mayıs 2019’da toplandı. 7 üye seçimin yeniden yapılmasını isterken, 4 üye ise seçimin iptal edilmemesi gerektiği yönünde oy kullandı. "Seçim iptal edilmesin” diyenlerden birisi de YSK Başkanı Sadi Güven’di.

Ancak o günlerde, İmamoğlu’nun seçimi iptal eden YSK için “Ahmak” sözcüğünü kullandığına ilişkin yorumlar yapıldı. YSK’nın bir konuda suç duyurusunda bulunabilmesi için karar alması gerekiyor.  Ayrıca, başkan ya da üyeler de kendi adlarına C. Savcılığı’na suç duyurusunda bulunabiliyor.

YSK toplantısında, “Suç duyurusunda bulunup bulunulmaması” konusunda bir karar çıkmadı. Başkan Sadi Güven, İmamoğlu’nun sözleri üzerine C. Savcılığı’na bir yazı gönderdi. O dönemde de kurulda görevli olan bir üye, “Yapılan suç duyurusu değil, sadece bir ihbardı" yorumunu yaptı. "Kendi adlarına da kimsenin savcılığa bir şikayeti olmadı" dedi.

SADİ GÜVEN NE DİYOR?

Ekrem İmamoğlu hakkında YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle  4 yıl bir ay hapis istemiyle dava açıldı. Ancak, bu konuda YSK üyelerinin bir şikayeti yok. Sadece, dönemin YSK Başkanının bir ihbarı söz konusu. Dava, işte bu ihbar üzerine başlatılmış oldu.

40 yıl hakimlik yapan, emekliye ayrıldıktan sonra geçmişteki göreviyle ilgili bugüne kadar hiçbir açıklama yapmayan eski YSK Başkanı Sadi Güven’e, İmamoğlu hakkındaki ihbarı sordum. Şunları söyledi:

“Hamdolsun ben kul hakkına inanan birisiyim. Seçimde normal maddi kul hakkının çok ötesinde insanların kendi geleceklerini belirledikleri bir şey olduğu için daha titiz davrandık. Biz Kurul olarak çalışıyoruz. Bu açıklamanın Kurula karşı yapıldığı düşünülerek konu gündeme geldi, kurul başkanı olarak benim savcılığa bilgi vermem konusu da gündeme geldi ve o şekilde karar alındı.

TAKDİR YARGININ

Başkan olarak da ben ilettim. Gerisini takdir edecek yargıdır. O bizim işimiz değil. Sadece o sözler üzerine, Kurula karşı yapıldığını düşünerek böyle bir ihbarda bulunduk.  Bizimki sadece kamu kurumunda çalışan hakim ve savcılara yapılan sözlü bir hakaret nedeniyle bir ihbardı hepsi bu. Nedir, ne değildir, suç oluşturur mu oluşturmaz mı, oluşturursa ne olur? O yargının konusu.

Bizim ifademizin alınmasına gerek yok. Bizim görevimiz onu duyurmaktı, duyurduk. Biz kurul olarak sadece ihbarda bulunduk. Şikayete bağlı bir suç değil bu. Şikayetçi olsa da olmasa da kamunun resen takip etmesi gereken hususlardan biridir. Şikayete bağlı olsaydı zaten çağırılardı, ifade verilirdi ya da avukatlar gider ifade verirdi. Resen soruşturulacağı için ifade almalarını gerektirmez. Sizi takip ediyorum yoksa seçimle ilgili hiç kimseyle konuşmadım, konuşmuyorum. Benim işim değil. Uzmanlar tartışsın.”

Söz YSK’dan açılmışken YSK’nın ihtiyaçları için Devlet Malzeme Ofisi’nden (DMO) bazı alımlar yapmasına ilişkin yazı, “Erken seçim”, “Baskın seçim” hazırlıkları olarak yorumlandı. Ancak, o hazırlıkların seçimle ilgisi yok. 2018’den itibaren YSK stoklu çalışıyor. İlgili daire başkanları eksiklikleri bildiriyor, kurul karar alıyor. YSK, kararını DMO’ya  gönderiyor. Şartname hazırlanıyor. Seçim takvimi üç ayla sınırlı. Bir ay da hazırlık süreci oluyor. Durum bundan ibaret...