Başlıkta sorduğum soru üzerinde niçin hiç durulmuyor?

FETÖ, ülkede eski gücüne kavuşmak için Erdoğan’ı yıkıp yerine kimi getirmek istiyor?

Yoksa elini kolunu bağlamış oturduğunu mu düşünüyorsunuz?

PKK’nın adayı olur da FETÖ’nün olmaz mı?

Konuyu Kılıçdaroğlu’na getireceğim! Ama önce meramımı/derdimi anlatmak için yazacaklarım var:

Prof. Robert B. Cialdini, “pazarlamanın psikolojisi” konusunda uzman!

B. Obama ve H. Clinton’ınseçim kampanyalarında görev aldı.

Yazdığı “İkna Psikolojisi” kitabı otuz dile çevrildi, 3 milyondan fazla sattı.

Etkilemenin/ ikna etmenin yedi yolunu yazdı:

1) İnsanlar, genellikle kendilerine sunulan iyilikleri geri vermek zorunda hisseder.

2) İnsanlar, davranışlarında tutarlı görünmek arzusuna sahiptir.

3) İnsanlar, karar verirken genellikle kendilerine benzeyen diğer insanlara bakar.

4) İnsanlar, sevdiği aşina olduğu işbirliği yaptığı/yapacağı kişilere güven duymak ister.

5) İnsanlar, çoğunlukla otoriteden gelen emirlere, otorite sembollerine boyun eğme eğilimindedir.

6) İnsanlar, (sansür gibi sebeplerle) bir şeyler daha az erişilebilir hale geldikçe daha çok talep eder.

7) İnsanlar, (kendini kolladığını hissettiği) grubun parçası olmaya kıymet verir.

Yani:

Birçok değişken olmasına rağmen oy verme davranışında ideolojik, sosyolojik, ekonomik ve tabii ki psikolojik etkenler büyük öneme sahip.

Peki... Psikolojik ikna süreçlerinin Türk siyasetindeki karşılığı nedir? Politikacılar kendi fikirlerini kabul ettirmek ve rakiplerinin düşüncelerini etkisizleştirmek için bu psikolojik etkileme yollarından ne derece yararlanıyor?

Mesela:

Günlerdir düşünüyorum. CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun seçime birkaç ay kala ABD ve İngiltere’ye gitmesini psikolojik açıdan nasıl değerlendirmek gerekiyor?

Bu gezilerden hedeflenen nedir? Seçmenin davranışıniyetiduygusu ve en önemlisi kanaati bu gezilerle nasıl değiştirilecektir?

Bu geziler seçmene ne vaat etti? Yukarıda yazdığım yedi maddeye uygun hangi mesajlar verilmek istendi? Hiçbiri...

Keza: Tüm kamuoyu araştırmalarında ABD ve İngiltere’ye halkın güveni azalırken böyle bir gezinin maksadı nedir? En önemlisi size olan güveni de azaltmaz mı?

35 yıldır siyaseti takip eden bir gazeteci olarak kavrayamadım bu iki gezinin politik mesajını! Ki kimselerin anladığını da görmedim.

O halde:

Kılıçdaroğlu bu dış gezilere niçin çıktı/çıkarıldı?

FETÖ adayı ile bu yazdıklarımın ne ilişkisi olduğunu soruyorsunuz kuşkusuz. Yazayım:

Özellikle iktidara yakın kimi kalemlerin, siyasilerin “Kılıçdaroğlu gizlice FETÖ ile buluşmaya gitti” sözleri-yazıları temelsizdir. Bu tür yüzeysellikten kurtulamıyoruz.

Ben tersini düşünüyorum! Kafamdaki soru şu:

-Kılıçdaroğlu’nu bu gezilere kim ikna etti?

Çünkü, bu iki dış gezi Kılıçdaroğlu’nun adaylığını güçlendirmedi aksine zayıflattı!

Elimde şüphe dışında hiçbir veri yok; sadece tümdengelim/ genelden özele metoduyla çözümlemeye çalışıyorum:

Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını düşünerek, aday olmasını istemeyenler mi bu gezileri organize etti? Kim/ kimler bunlar?

Kılıçdaroğlu adaylık yarışında “elenirse” bunlar kimi aday yapmak istiyor? Kim o saklı FETÖ elemanı?

Benzeri bu sorular, “FETÖ’nün adayı kim” sorusunu sormama sebep oldu.

Sahi, FETÖ’nün Türk siyasetine kumpas kurmaktan vazgeçtiğini mi sanıyorsunuz? Yanılırsınız...

Şüphe duymayan hakikati bulamaz.