"Bu millet AKP yönetimine 20 yılda, 2 trilyon 384 milyar dolar vergi verdi, yetmedi! Bu millet size arazisini ve çocuklarının geleceğini bile verdi. Çoluğunun çocuğunun 25 yıllık geleceğiniipotek etti, köprü, otoyol, şehir hastaneleri için yandaş müteahhitlere 157 milyar dolar verdi, yetmedi! Bu milletin 80 yılda yaptıklarını 70 milyar dolara sattınız. Verilecek bir karış vatan toprağımız yok derken, Türkiye’nin yüzde 1.4’ü kadar araziyi, 115 milyon metrekarelik alanı yabancılara sattınız. Bu paraları çar çur ettiniz. Hiç biri yetmedi. Şimdi de yastık altındaki altınlarını istiyorsunuz!..”

★★★

Yukarıdaki sözler, Doğru Parti’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Meriç Köyatası’na ait. Meslekten arkadaşım, ekonomist Köyatası devam ediyor:

“Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin gözü, geldiği günden itibaren milletin yastık altındaki altınlarındaydı. Yastık altındaki altınlarla ilgili son açıklamasından anladığım kadarıyla sistem şöyle işleyecek: Kuyumcular aracılığı ile bankalar vatandaşın getirdiği altının değerini ölçecek. Kaç gram, kaç ayar vs. olduğuna bakacak. Banka da vatandaşa altın karşılığı Türk Lirası hesabı açacak. Bu altınlar Merkez Bankası’na gidecek. Merkez Bankası bunları eritip külçe haline getirecek ve uluslararası rezerv niteliğini kazanacak. Böylece Merkez Bankası, eskiden sattığı 128 milyar dolar, Aralık ayından beri kur yükselmesin diye arka kapıdan sattığı dövizler nedeniyle iyice eriyen, eksi 50 milyar dolara düşen rezervlerini bir nebze olsun güçlendirecek. Vatandaş isterse altınını tekrar ziynet olarak geri alabilecek. İşte burada tekrar kuyumcular devreye girecek ve vatandaşa istediği ziynet altını yeniden üretmek için Merkez Bankası’ndan külçe altın alacak, altını ziynete çevirecek. Banka da bu altını vatandaşa geri verecek.

★★★

Henüz açıklanmayan iki unsur var. Bu altın hesabı karşılığında vatandaşa ne verilecek? Belli bir faiz oranı... Ama bu oran ne, henüz belli değil. Tabii adına faiz demeyecekler, “katılım için kar payı” diyecekler. Altının eritilmesi bir masraf değil. Onu Merkez Bankası yapacak. Ama vatandaş altını geri istediğinde kuyumcular yeni ziynet üretecek. Onun için de bir bedel ödenmesi yazım. O miktar da belli değil.

★★★

Peki bu sistem tutar mı? Vatandaş buna itibar eder mi? Bu bir güven meselesi. Eski Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Aya dört şeritli yol yapıyoruz desek bize inanacak kitle var” demişti. Sokak röportajlarında, elektrik ve doğalgaz zamlarını Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığına inanlar olduğu görülüyor! Zaten son günlerde bu konuda Yeliz lakaplı AKP milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın bir videosu sosyal medyada izlenme rekorları kırıyor. Tüm komedyenlerin videolarının pabucunu dama atmış durumda!..

★★★

Benim gördüğüm kadarıyla aklı başında olan vatandaş buna itibar etmez. Ama AKP iktidarının “Biz ne dersek bize inanırlar, bize güvenirler” dediği kitle altınlarını gider verir mi? Sırtlarını iktidara dayayarak zenginleşen bir kesim var. İlçe yöneticisi düzeyinden Türkiye genelinde iş yapmaya kadar geniş bir yelpazedeki ticari zekası gelişmiş ve sonradan zenginleşmiş bu kitle altınlarını, dövizlerini bozdurur mu? Yurt dışına götürdükleri varlıkların bir kısmını geri getirir mi? Bilemiyorum. Ama bildiğimiz şu ki, Türkiye gerçekten çok zor durumda ve son çare olarak vatandaşın ziynet eşyası altınlarına göz diktiler.

★★★

Türkiye, ekonomide 20 yıldır çok kötü yönetiliyor. Sık sık karşılaştığımız krizlerin hep farklı bir tetikleyicisi oldu. Bu son yaşadığımız krizin tetikleyicisi de Ekim ayında faizlerin düşürülmesiydi.  Merkez Bankası’nın faizi düştü ama Hazine’nin borçlanma faizleri, ticari kredi faizleri, hepsi yükseldi. Dolar 7 liralardan 18 liralara fırladı. Sonrasında olmayan dövizlerimize yeni borçlar bularak Merkez Bankası döviz rezervleri harcanarak, döviz kuru 13.5 lirada tutuluyor. Kur korumalı mevduat ile bankanın ya da kredi kullananların ödemesi gereken faizi milletin sırtından Hazine’ye ödetiyorlar. Şirketlere “Döviz hesaplarınızı Türk Lirasına çevirin, yoksa vergi alırız, devletin sopasını gösteririz” diyerek dövizlerini bozduruyorlar. Şirketleri, önümüzdeki 6 ay boyunca işletme sermayesinden yoksun bırakıyorlar. ..

★★★

Enflasyonla mücadele kapsamında gıda maddelerindeki KDV yüzde 1’e indirildi. Bakan Nebati, “Enflasyonla Mücadele Timleri” kuracaklarını ve aşırı fiyat artışı yapanları cezalandıracaklarını söylüyor. KDV oranlarının 7 puan düşmesi, gıda maddelerinin bir bölümünde, özellikle büyük marketlerde satılanlarda indirim sağlar. Ama bu indirim ne kadar sürer? Çünkü gıdadaki maliyet artışları ve zamlar yüzde 30 seviyesinde. Ayrıca market dışı pazarlarda yapılan gıda alış verişlerinde ne kadar fiş uygulaması var? Gıdadaki fiyat artışlarını konuşmadan önce, çiftçinin belini nasıl kırdığınızı düşüneceksiniz. Gıda maddelerindeki artışın temel nedeni devletin zam yaptığı mazot, elektrik, doğal gaz... Seralarda ısınma doğalgaz ve elektrikle yapılıyor. Sulama da elektrikle yapılıyor. Gübreye yapılan zamlar yüzde 350 ile yüzde 700 arasında... Gübresizlikten bu sene buğday ve bakliyat fiyatları daha da artacak. Sebze-meyveler, dolarla koruma altına aldığınız Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden fahiş fiyatlarla geçiyor ve üstüne üstlük iki günde bir mazota zam geliyor. Kış sebzesi olan karnabaharın el kadarı bile 13-15 lira arasında. Marul 15, maydanoz 6 lira... Soya ekimini yok ettiniz. Sonucunda en ucuz hayvansal protein yumurta ve tavuk eti fiyatları aldı başını gitti. Bir yumurta 2.5 lira...”

Meriç Köyatası’nın sözlerine son noktayı da ben koyayım:

Tarımı perişan ettikten sonra gıda ürünlerindeki KDV’yi yüzde 8’den yüzde 1’e düşürseniz ne olur?..