İsveç ve Finlandiya’nın Nato’ya girmesine asla evet demeyiz dediler, gidip evet dediler, sonra da “diplomatik zafer kazandık” dediler.



Türkiye’nin F35’lerini vermeyen Abd başkanı Biden, aynı Nato zirvesinde lütfetti, “Türkiye’nin elindeki F16’ların modernizasyonunu çözmemiz lazım” dedi, bizimkiler buna da “diplomatik zafer” dedi.



Halbuki...



F104’ler ikinci nesil savaş uçağıydı, F4’ler üçüncü nesildi, F16’lar dördüncü nesildi, F35’ler beşinci nesil...

Uçak mühendisi olmana gerek yok, ortalama zeka yeterlidir, F16’lar her özelliğiyle F35 çağının gerisindedir.



F35’lerde sekiz milyon satır bilgisayar kodu var. Bu ne anlama geliyor derseniz... Kendisine yönelik tehditleri tanımlarken, F16’lara göre neredeyse yüz kat fazla parametre kullanabiliyor.



F16’nın radar kesit alanı dört metrekareyken, F35’in radar kesit alanı 0.005 metrekare...

Biz fanilerin karmaşık teknik konuları daha kolay kavraması için şu örneği veriyorlar, güvercinin radar kesit alanı bile 0.01 metrekare...

Yani, F35 radarda güvercinden bile az görünüyor!



F16 brandasız kamyonet gibi, ne taşıdığını görüyorsun, F35’in silah yükü ise, dışardan görünmüyor, gövdesinin içinde saklı duruyor. Bu yekpare tasarımı, radar izini azaltıyor.



F35’in varsa, Ege Denizi’nde habire yaptığımız gibi “it dalaşı” yapmana gerek kalmıyor.

Çünkü, F16’lar F35’i anca 32 kilometre mesafede tespit edebiliyor, F35 ise F16’yı tee 180 kilometre mesafedeyken algılıyor.

Sen onu görmüyorsun, o seni çoktaaan görüyor.



Hedefe yaklaşmıyor, hedefi de kendisine yaklaştırmıyor.

F35’in sensorları, uçağın adeta bir küre gibi koruma kalkanının tam ortasında uçmasını sağlıyor, kendisine yönelen füzeleri/uçakları o kadar erken farkediyor ki, F35’e yaklaşabilmek
imkansız oluyor.



İşte bu yüzden, F16’yla F35’i anca havacılık fuarında yerde park halinde dururken yan yana görebilirsin, havadayken imkansız.



F35 bu teknolojik üstünlüğüyle “bilekli pilot” dönemini sona erdiriyor. Dünyanın en iyi savaş pilotlarına sahip olmamız, F35’e sahip olan ülkelere karşı anlam ifade etmiyor.



F35 havadayken “karargah” görevi üstlenebiliyor.

Kendi ülkesinin fırlattığı balistik veya seyir füzesinin kontrolünü havadayken devralabiliyor, bu füzeleri istediği gibi yönlendirebiliyor.

Kendisinin tespit ettiği hedefi, kendi ülkesinin savaş gemisinin ekranına aktarıp, gemiden atış gerçekleştirebiliyor.

İnsansız hava aracı sürülerine çobanlık yapabiliyor, üçlü kol halinde havalanan iha’ları devralıyor, istediği gibi yönlendirebiliyor, hedefini iha’larla uğraştırırken, kendisi başka hedefe yönelebiliyor.



F35 çok daha fazla yakıt alabiliyor, bu sayede, F16’ya göre üç misli büyüklüğünde harekat yarıçapına sahip oluyor.



Başka?



F35’in sadece müşterisi değildik, ortağıydık.

ABD, İngiltere, İtalya, Hollanda, Kanada, Avustralya, Norveç ve Danimarka’yla birlikte, dokuz ortağından biriydik.

90’lı yılların başından itibaren yürüttüğümüz saygın diplomasi sayesinde ortak olmaya hak kazanmıştık.

1993 yılında Bosna’da, 1999 yılında Kosova’da NATO’nun hava harekatlarına fiilen katılarak, ortaklığımızı perçinlemiştik.

Her ortak ülke, F35’in geliştirilmesi için harcanan paraya katkıda bulundu; Türkiye’nin sağladığı maddi katkı, Kanada, Avustralya, Norveç ve Danimarka’dan fazlaydı, 3.400 adet üretilecekti, ilk etapta bunların 100 tanesini biz alacaktık.

Ama maalesef...

F35’lerin ortağı olmamızı sağlayan komutanlarımızı, pırıl pırıl subaylarımızı kendi ellerimizle hapse tıktık, imha ettik.

Kurmay zekasız kaldık.

E, kaçınılmaz olarak, dünyanın en saçma kararlarını almaya başladık, Rusya’dan S400 satın alarak, bir çuval inciri berbat ettik.

F35 ortaklığından atıldık.

F35’in müşterisi olma hakkından bile atıldık.



Şimdi sıkı durun lütfen...



F35’ler için 1.4 milyar dolar ödemiştik.

ABD’nin bu paraya karşılık F16’larımızı modernize edeceği söyleniyor.

Halbuki...

ABD’nin F16’larımızın modernizasyonu için bize çıkardığı fatura yedi milyar dolar!

Yani, hem F35’lerimizi vermiyorlar, hem 1.4 milyar dolarımızı geri vermiyorlar, hem üste 5.6 milyar dolar istiyorlar!



Başka?



F35’lerin ortağı olarak, F35’lere parça üretiyorduk.

Özel sektör, devletin talimatıyla bu işe girmişti, milyonlarca dolarlık yatırım yapmıştı, F35 için fabrikalar kurulmuştu.

Hepsi çöp oldu.

Devletin talimatıyla bu işe girişen sanayicilerimiz, ortada kalakaldı.



Başka?



F35’lerimiz Malatya Erhaç’ta konuşlanacaktı.

Tee 2017 yılında, 7’nci Ana Jet Üs Komutanlığı’nda özel tesisler inşa etmek üzere, Nurol İnşaat’la 430 milyon liralık anlaşma imzalanmıştı.

O günkü döviz kuruyla 125 milyon dolar ediyordu.

Bu para da haybeye harcanmış oldu mu, oldu.



Şimdi daha sıkı durun lütfen...



F35’in A versiyonu, karadaki pistlere inip kalkıyor.

F35’in B versiyonu ise, kısa mesafeli kalkış özelliğine sahip.

Yani?

Landing Platform Dock tabir edilen “havuz platformlu çıkarma gemileri”ne iniş kalkış yapabiliyor.

Normalde sadece helikopter taşıyabilen bu tür havuzlu çıkarma gemileri, F35’ler sayesinde uçak gemisi haline geliyor.



Peki bundan bize ne derseniz?



Türkiye şu anda TCG Anadolu adıyla, tarihteki ilk havuzlu çıkarma gemisinin inşaatını sürdürüyor.

232 metre boyundaki geminin burnunda “ski jump” adı verilen 12 derece eğimli rampası var.

Türkiye ilk etapta 100 adet F-35A alacaktı.

Hemen peşinden, 32 adet F-35B alacaktı.

Yani?

TCG Anadolu, Türkiye’nin ilk uçak gemisi olacaktı.

Asrın liderimiz bu yüzden “yerli uçak gemisi yapıyoruz” demişti.

Bunu söylediğinde kimse anlam verememişti.

Aslında, uçak gemisi yapmıyorduk.

Kastettiği TCG Anadolu’ydu.

Havuzlu çıkarma gemisini F35’ler sayesinde uçak gemisi olarak kullanacaktık.

Ancak...

F35 projesinden atıldık.

TCG Anadolu anca helikopter taşıyabilecek.



(İspanya’yla birlikte inşa ettiğimiz TCG Anadolu gemisi, İspanya donanmasının Juan Carlos gemisi örnek alınarak tasarlandı.

İspanya hava kuvvetlerinde F35 yok.

Ama, Harrier uçakları var.

Harrier uçakları dikey iniş kalkış yapabiliyor.

Bu yüzden, Juan Carlos gemisine Harrier uçaklarını yerleştirdiler, uçak gemisi olarak kullanıyorlar.)



(İtalya donanmasının Giuseppe Garibaldi adıyla uçak gemisi var.

Sadece 174 metre boyunda.

Yani bizim TCG Anadolu’dan 58 metre daha küçük.

Ama uçak gemisi.

Çünkü, İtalya hava kuvvetlerinde Harrier uçakları var.

Bu yüzden, İtalya da bizimkinden çok daha küçük gemiyi uçak gemisi olarak kullanabiliyor.)



Özetle...

S400’leri satın alarak, sadece F35’leri kaybetmekle kalmadık.

Uçak gemimizi de kaybettik.



Hayaldi gerçek oldu diyorlar.

Aslında...

Gerçekti hayal oldu.



Diplomatik zafer dedikleri, bu.

.