“100 yıl önceydi. Bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi. Sadece ve sadece, saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. Teslim oldular! Ve bir sabah, emperyalist ülkelerin askerleri kirli çizmeleri, kirli emelleriyle Körfez’in sularını ve güzelim şehrimizi işgal etti.”

Böyle dedi yüzbinlerce insanın bir araya geldiği 9 Eylül’de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer.

Vay sen misin saraylı cümle kuran!

“Cumhuriyetimize sahip çıkmak için tarihimizin büyük köklerinden Osmanlı Devleti ile kavga etmek, milletimizin kimliğine saldırıdır” dedi AKP parti sözcüsü.

“Yunanistan’a tek kelime etmek yerine ecdada küfredenler, işte bunları gördüğümüz zaman bizim zorumuza gidiyor” dedi AKP Grup başkanvekili.

“Osmanlı’yı hain ilan ediyor ama işgalci Yunan’ın adını zikredemiyor bile. Seneye kutlamaları Atina’da yapın da tam olsun” dedi AKP genel başkan yardımcısı.

“Kendi ecdadını ihanetle suçlayan bir evlat olabilir mi” diye sordu Adalet bakanı.

“Sanki biz bu ülkede bu mücadeleyi Yunanistan’a karşı yapmamışız gibi Osmanlı’dan şikayet edenler oldu” dedi Sanayi bakanı.

“Adam sanki İzmir’in değil de Atina’nın belediye başkanı” dedi bir AKP grup başkanvekili.

“Atina belediye başkanı Tunç Soyer’i izleyince bir kez daha anlıyoruz ki işgalcilerin tamamını denize dökmemişiz” diye tweet attı AKP MKYK üyesi.

“Bedenen Türk, zihnen Yunan olanların sayısı azımsanmayacak oranda ise soruyorum: Sizce müstevlilerimiz geldikleri gibi gittiler mi” diye çok güzel bir soru sordu AKP’nin eski vekili Mehmet Metiner.

Sorusunu, TBMM başkanlığı da yapan AKP’li bir zat şöyle yanıtladı: Ne kurtuluşu? Tek kurşun atılmadı aslında! Geldiler ve kendiliklerinden çekip gittiler!

***

Ecdat falan diyerek tepki gösterenlere soralım o zaman. 

İngilizler’in cambazlığı ile Yunan tarafından işgal edilmek üzere olan İzmir için ecdat ne yaptı?

Ecdadımız ayakta uyuyordu! İngiliz yüksek komiseri Amiral Calthorpe, ‘Yunan’ın İzmir’i işgal edeceğini’ saklayarak saray hükümetinin başı Damat Ferit’e talimat verdi: “İzmir’deki tabyaları müttefik askeri güçlere teslim edin!”

Ecdadımızın hükümetinin başı Damat Ferit İzmir’e telgraf çekti: “Amiral Calthorpe’un talimatına kesinlikle uyun!”

Biz Yunanı denize döktük sanıyorduk, hepsini dökememişiz falan diyerek ecdadımıza laf söyletmeyenlere 1921’in 23 Ağustos’u ile 13 Eylül tarihleri arasında neler olduğunu soralım! Mesela 1 Eylül 1921’i...

Çal Cephesi yönünden Batı Cephesi’ni kuşatmak için olanca gücüyle saldırıyordu Yunan. Cepheyi yarmayı denedi kaç defa. Yarsa Ankara’ya girecek... Sakarya Meydan Muharebesi’ni Mustafa Kemal Atatürk yönetiyordu. Mehmetçik can verdi, gedik açtırmadı. 

1 Eyül 1921... 1. Süvari Tümen Komutanlığı Çal Dağı’ndaki birliklerle bağlantı sağlaması için Kolordu’nun emrine verildi. Böylelikle zayıf noktalardan biri sağlam hale getirildi. Cephe sağlam olunca Yunan Ordusu ilerlemeyi durdurup, ilk kez savunmaya geçti!

Onlar savunmaya geçti ama... Adanalı, Şanlıurfalı, Erzurumlu, İstanbullu, Mardinli, Samsunlu, Tokatlı, Konyalı, Balıkesirli, Manisalı, Ankaralı, Bitlisli, Çorumlu, Diyarbakırlı, Sivaslı, Muşlu, Antalyalı, Trabzonlu, Rizeli, Aydınlı, Karslı ve memleketin her köşesinden koşup kurtuluş için canını ortaya koyan 5 bin 713 şehit, 18 bin 480 yaralı verdik.

Denk geldi, bugün günlerden 13 Eylül... Sakarya Meydan Savaşı’nın kazanıldığı gün! 9 Eylül’e, kurtuluşa giden yol dediğimiz Sakarya Meydan Muharebesi’ne Atatürk, ‘Sakarya Melhame-i Kübrası’ diyordu! Sizin anlayacağınız Kan Deryası...

Bu kan deryası içinde, bu yurdun evlatları ölüme koşarken İstanbul’daki ecdadımız, padişahımız efendimiz Vahdettin ne yapıyordu acaba? Yıldız Sarayı’nda Nimed Nevzad Hanım’la evleniyordu!

***

Son bir ecdat sorusu daha...

İzmir’in İngiliz yüksek temsilcisi Morgan, İzmir’in Yunan tarafından işgal edilmesini 16 Mayıs’ta hükümetine şu telgrafla haber verdi: “İşgal son derece disiplinsiz şekilde sürüyor. Birçok yerde çatışmalar yaşanıyor. Türkler tutuklanıyor. Evler, işyerleri yağmalanıyor. Rum ayak takımı köylere saldırıyor. Rumların Türkleri yağmalama ve avlama eylemleri devam ediyor!”

İngiltere’ye bu telgraf giderken, İstanbul’daki ecdadımız da İzmir’in işgal edildiğini bir gün sonra öğreniyordu! Damat Ferit hükümeti, saraydaki son ecdadımızın önerisi ile ilk ne yaptı dersiniz?

Başta İstanbul ve tüm Anadolu’da yaşayan yurttaşların çığ gibi büyüyen tepkilerini aklı sıra önlemek için basına sansür koydu! İşgal haberlerinin verilmesini, hatta protesto telgrafı çekilmesini bile yasakladı!

***

İzmir’in kurtuluş gününde ecdadımız kötülendi diyenlerin kötü niyetinden başka bir şey değil olay! Bakmayın höt zötlerine! Bal gibi biliyorlar, “gaflet, delalet ve hatta hıyanet” cümlesinde kastedilenin düşmanlarına bile yaşama, inanç özgürlüğü tanıyan Fatih Sultan Mehmed ve onun gibi kendini değil yurdunu, halkını düşünen ecdadımız olmadığını.

Bu lafları edenlerin karnı ağrıyor. Karın ağrılarının nedeni ise 9 Eylül’de İzmir’den gelen o müthiş görüntüler, o omuz omuza vermiş insan seli! 

Ne yapacaklarını bilemediler... Şaşkınlıktan ilk ecdadımız geldi akıllarına. Ama en önemli şeyi unuttular, o meydanı dolduranları!

Anlasınlar diye yazıyorum... 2016 yılında İzmir’de İzmir doğumluların sayısı 1 milyon 976 bin 581’di. 2021 yılında İzmir doğumluların sayısı 1 milyon 690 bin 381 oldu.

172 bin Mardinli, 130 bin Konyalı, 51 bin Şanlıurfalı, 85 bin Karslı, 22 bin Rizeli, 70 bin Muşlu, 91 bin Ağrılı, 79 bin Balıkesirli, 86 bin Diyarbakırlı, 207 bin Manisalı, 25 bin Amasyalı, 30 bin Samsunlu, 44 bin İstanbullu, 25 bin Kayserili, 38 bin Malatyalı, 80 bin Sivaslı, 36 bin Yozgatlı, 42 bin Ankaralı ve 81 ilden gelen milyonlar yaşıyor İzmir’de.

4 milyon 391 bin 56 nüfusu olduğuna göre İzmir’in, 1 milyon 690 bin 381 İzmir doğumluyu çıkar! 2 milyon 700 bin 675 İzmirli olmuş yurttaş yaşıyor bu kentte.

Sizin aklınızı alan, meydanlara sığmayan o kalabalık bu işte... İzmir’deki Türkiye!