Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Osmaniye, Malatya, Adana, Diyarbakır, Urfa, Adıyaman ve Kilis olmak üzere 10 ilde büyük yıkım yaratan deprem büyük bir felakete dönüşerek tüm Türkiye’yi derinden sarstı. Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketine dönüşen depremde on binlerce kişi yaşamını yitirdi ve can kayıpları her geçen gün artıyor. Ülke tarihinin en derin krizini yaşarken bir dizi ihmaller zinciri sonucunda felakete dönüşen depremin ekonomiye çıkaracağı fatura da ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor.

Ekonomist Atilla Yeşilada ile bölgenin yeniden yapılandırılması için gerekli olan kaynağın büyüklüğü ve nasıl elde edileceği konusunu konuştuk. Yeşilada, depremin servet kaybı ve üretim kaybı olmak üzere iki boyutu olduğunu belirterek, henüz kesinleşmeyen faturanın 100 milyar dolara kadar çıkabileceğini söyledi. Gerekli olan bu kaynağın başta vergiler olmak üzere, para basarak ve dışardan borçlanarak elde edileceğini belirten Yeşilada, “Daha fazla vergilendirilmeye hazır olun” dedi.

Atilla Yeşilada


FAKİRİ ÇOK ETKİLER

Bölgede ortalama gelirinin Türkiye’nin oldukça altında olduğuna, zararı büyük ölçüde kamunun karşılayacağına işaret eden Yeşilada şöyle konuştu: “Kamu tüm harcamaları vatandaştan toplanan vergilerle ya da borçlanma ile yapıyor. Geleneksel olarak önce akaryakıt, alkol ve tütünde vergiler artırılır, fiyatlar erişilemez noktaya gelebilir. Ancak bu havuzu doldurmaya yetmez. Dolayısıyla servet vergisine ihtiyaç duyulacak. Zengin bireylerin serveti ve geliri üzerinden bir defaya mahsus vergi alınabileceği gündeme geliyor. Tüketim vergilerinin yerine servet vergisini tercih ederim. Çünkü tüketim vergileri fakirleri daha çok etkiler, zenginin bütçesini etkilemez” diye konuştu.

Para basılacak başka çare yok


Para basılacağını, başka çare olmadığını bunun da enflasyonu artıracağını söyleyen Atilla Yeşilada, “Dış borçlanma da artacak, ancak kredi notumuz düşük olduğu için maliyeti çok yüksek. Dolar bazında yüzde 8-9 faizle borçlanmanın faturasını da vatandaş ödeyecek” dedi. Enflasyonun seçimlere kadar yüzde 50-60 bandında seyredeceğini öngören Yeşilada, mevcut hükümet iktidarda kalırsa üç hanelerin görüleceğini söyledi.

Siyasi gerginlik döviz piyasasını sarsabilir


Depremden önce bile ekonominin ciddi bir buhran yaşamadan haziranı çıkarması zordu” diyen Yeşilada, “Mayıs o yüzden düşünüldü şimdi daha da zor… Cari açık ve enflasyon beklenenden daha çok yükselecek, işsizlik artacak. Siyasi gerginlik döviz piyasasını sarsabilir. Hazirandan önce bile dövizde ciddi şok yaşayabiliriz” dedi. Seçimi ertelemenin makul bir yolu olmadığını, ısrar etmeleri halinde hileye kaba güce dönüşeceğini ifade eden Yeşilada, “Sistem buna müsaade etmez, seçimler haziranda olur. Aksi halde meşruiyete öyle bir yük gelir ki sonuçları çok ağır olur” dedi.