İktidarın son toplantısında seçim tarihi için 7, 14 ve 21 Mayıs tarihleri konuşuldu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başörtüsü konusundaki Anayasa değişikliğinin TBMM’de oy birliğiyle geçmesini ve referanduma gerek kalmadan kabul edilmesini istiyormuş.

Bu nedenle iktidar cenahı muhalefeti ikna etmek için son ana kadar çaba gösterecekmiş.

Bu durumda seçim 21 Mayıs’a kalabilir. Yani en fazla 136 gün var.

Erdoğan ve AK Parti bu kısa sürede seçim stratejisini, 21 yılda oluşturduğu iktidar zincirinin “en güçlü halkalarına” yaslayacak. Öncelikle o halkalara bakalım:

- PARA: İktidar mensupları da yandaşları da geçen 21 yılda çok zenginleşti. Rant ekonomisinin ürettiği karlar, sermaye transferleri, hepsini paraya boğdu. Bu paranın bir kısmı hem ulusalda hem yerelde Erdoğan’ın ve AK Partililerin seçim kampanyalarına akıtılacak. 21B yöntemiyle en çok ihale alan şirketler, seçim bütçelerini şimdiden hazırlamış vaziyetteler.

- PROPAGANDA GÜCÜ: Konvansiyonel ve sosyal medyanın önemli bir bölümü iktidarın kontrolünde. Haliyle gündemi oluşturma, gündemde tutma ve manipülasyon konusunda çok mahirler. Halkın hayatında hiçbir pozitif değişim olmadığı halde, memlekette ekonominin iyileştiği, iktidarın oylarının yükseldiği algısı dahi yaratabiliyorlar.

- İCRAATLAR: Artık otoyol, köprü, havaalanı, tünel, hastane gibi yatırımların oy karşılığı kalmadı. Hatta maliyetleri nedeniyle ters tepmeye başladı. Bir zamanlar övünülen sağlık sistemi şimdilerde ciddi sorunlarla boğuşuyor. O nedenle en güvenilen icraatlar, seçim ekonomisi çerçevesinde atılan adımlar olacak:

Doğalgaz keşifleri, (yerli ve milli otomobil) TOGG, 3600 ek gösterge düzenlemesi, Emeklilikte Yaşa Takılanlar düzenlemesi, asgari ücret zammı, memur ve emekli maaş zamları, sosyal konut projeleri, 0,69 faizle ya da kredi garanti fonu kapsamında verilecek konut ve işletme kredileri, KYK borçlarının silinmesi, KDV’nin yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesi gibi...

- SAVUNMA VE DIŞ POLİTİKA: Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye ve Irak’taki operasyonlarında başarılı sonuçlar alıyor. İktidar, savunma sanayindeki gelişmeleri önemli bir başarı olarak görüyor. Türkiye’nin insansız hava araçları üretip ihraç edecek aşamaya gelmesi, savunma sanayindeki yerlilik oranının artışı geniş kesimlerde beğeniyle karşılanıyor. Rusya-Ukrayna savaşındaki arabuluculuk faaliyetleri de iktidar açısından önemli bir propaganda malzemesi olarak görülüyor.

- GÜVENLİK VE YARGI

Cumhuriyet yılları boyunca İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı siyaseten en önemli bakanlıklardı. Erdoğan da böyle düşünüyor olacak ki bu makamları güçlü isimlere emanet etmeyi tercih ediyor. Abdulhamit Gül’ün demokrasi, özgürlükler, insan hakları ve yargı bağımsızlığı konularındaki direnci iktidarın yargı üzerinden yapmak istediklerine engel oluyordu. Özgürlük mü güvenlik mi tartışmasıyla sık sık İçişleri Bakanı’yla karşı karşıya geliyordu. Erdoğan, güvenlik halkasını sıkı tutmak istediğinden Gül’den kolayca vazgeçti ve yerine daha uyumlu çalışacağı Bekir Bozdağ’ı getirdi.

İki bakan da Erdoğan’ın CHP başta olmak üzere muhalefete karşı en önemli kozu haline geldi. Muhalefete karşı siyasi davalar, soruşturmalar, ağır suçlamalar iktidarın en önemli propaganda silahları haline geldi.

★★★

Erdoğan, ilk dört halkayı da sonuna kadar kullanacak ama en büyük umudunu “güçlülerin en güçlüsü” olarak gördüğü “güvenlik ve yargı” halkasına bağlamıştı.

Ancak, evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor.

Artık “hukuki” değil “siyasi” olduğu herkes tarafından kabul edilen Canan Kaftancıoğlu ve Ekrem İmamoğlu davaları gibi davalar iktidar açısından ters tepmeye başladı.

İçişleri Bakanı’nın “agresif” tavırları, “kavgacı” üslubu, altını dolduramadığı suçlayıcı iddiaları, “çifte standart” izlenimi yaratan uygulamaları, İngilizlerin deyişiyle “counterproductive -amaca zarar veren-” olmaya başladı.

İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırı, Sinan Ateş cinayeti, ülkemizdeki yabancı mafya hesaplaşmaları, uyuşturucu tartışmaları, artan şiddet olayları da “güvenlik” algısını tersine çevirmeye başladı.

Anlayacağınız, iktidarın seçim stratejisindeki en güçlü halka en zayıf halkaya dönüşmüş vaziyette.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son dönemde bu durumdan duyduğu rahatsızlığı yakın çevresine ilettiği söyleniyor.

Bu konuyu yakından izlemekte fayda var!