Sevgili okurlarım, burada ister istemez sık sık değinmek durumunda kaldığım bir gerçek var.

AKP iktidarı seçimleri yitirmekten korkuyor.

Seçim yaklaştıkça iktidarı içine çeken girdap ve panik artıyor.

Bu tanımlarda herhangi bir abartı yok. Gerçek tablo böyle.

Siz bakmayın Recep Tayyip’in sözlerine, hakaretlerine, tehditlerine...

O zaten yorgun.

21 yıllık kesintisiz iktidar sürecinin ağırlığı omuzlarına çöktü.

Bu durum onun bütün bedenini ve ruhsal yapısını olumsuz yönde etkiledi.

‘Tek adam’ olarak tanımladıkları cumhurbaşkanının bu durumlara düşmüş olması kendisi açısından olmasa bile Türkiye Cumhuriyeti açısından hem son derece üzücü ve hem de tehlikelidir.

★★★

Ortalıkta bütün yetkilerle donanmış, yargı dahil bütün devlet mekanizmasını ele geçirmiş bir Cumhurbaşkanı var.

Kuvvetler ayrılığı ilkesini rafa kaldıralı çok oldu.

Yasama, yürütme ve yargı onun ağzından çıkacak sözlere bakıyor.

Cumhurbaşkanı ise bizim iyi bir tanıdık!

İşi gücü sert çıkmak, ona buna posta koymak ve otoritesini bu yolla, korkutarak sağlamak!

★★★

Partisini bırakın bir yana, kendisine gelen eleştirileri içine sindirmek gibi bir ‘devlet adamlığı’ kavramından kesinlikle yoksun.

Sürekli kızgın.

Amacı kendinden yana olmayanlarla sürekli kavga çıkarmak.

Varsa yoksa kendisi!

Hakaretler ve tehditler savuruyor.

Herkesi bıktırdı artık.

★★★

Her zaman olduğu gibi karşısına yandaş gazeteciler tayfasını toplamış, yandaş kanalda onların sorularına yanıt veriyordu.

Söz Meral Akşener’e geldi ve aynen şöyle dedi. (Cümle cümle veriyorum.)

-Meral Hanım bizim adımıza dikkat et.

-Benim adım Tayyip soyadım da Erdoğan.

-Erdoğan’a dikkat et.

-Tayyip ismine de dikkat et.

-Konuştuğun zaman buna göre konuş.

Ve en çarpıcı ve yakışıksız sözleri:

-Beni kendinle de uğraştırma!

★★★

Şimdi siz gelin de bu lafları niçin ettiğini düşünün bakalım!

Bu laflar sıradan bile olsa herhangi bir devlet adamına yakışır mı?

Yakışmadığı belli...

Hele de o Cumhurbaşkanı görevine başlarken Meclis kürsüsünde Anayasa uyarınca yemin etmişse...

“...Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye bağlı kalacağıma, üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda NAMUSUM ve ŞEREFİM üzerine andiçerim.”

Tarafsızlığı falan yıllar önce bir kenara bıraktı, rafa kaldırdı...

Nerede kaldı Büyük Türk Milleti, nerede kaldı tarih!

Meğer günün birinde onlar da yalancı tanık olacakmış...

★★★

Sevelim veya sevmeyelim, beğenelim veya beğenmeyelim Akşener Meclis’te temsil edilen önemli bir muhalefet partisinin genel başkanı.

Türk siyasetinde söz sahibi olan ve bugünkü AKP iktidarını sık sık eleştiren bir siyasetçi.

Şu lafa bakınız.

“Beni kendinle uğraştırma!”

Bu cümlenin anlamı nedir?

Ağzından düşünmeden çıkmış bir cümle midir, ya da tehdit mi etmektedir?

“Biz senin marifetlerini iyi biliyoruz. Açtırma kutuyu söyletme kötüyü, yoksa pişman olursun” demek midir?

★★★

Bu iktidar bazılarına ödünler vere vere, bazılarını şımartarak öyle bir Türkiye yarattı ki...

Ortalıkta binlerce, belki on binlerce silahlı maganda dolanıp duruyor.

Takkeli ve sakallı bir yobaz Batman sokaklarında kameralara röportaj veriyor:

“Hizbullahçıyız. Kılıçdaroğlu ve Akşener kimdir. Biz cihada hazırız. Gerekirse kafalarını keseriz.”

Belirsiz birileri ise önceki gece İYİ Parti’nin İstanbul İl binasına ateş edip camları delik deşik etti.

İmam öksürürse cemaat tükürürmüş!

Böyle bir sürü militan AKP yandaşı ortalıkta geziniyor ve hiç kuşkum yok çoğu da  Recep Tayyip’in ağzından çıkan sözlerden etkileniyor.

Şimdi diyecekler ki “Yav kardeşim İstanbul olayında ölü yok yaralı yok. İşi büyütmeyin. Olur böyle vakalar Türk polisi yakalar.”

Ama unutmayalım seçimler yaklaşıyor. Yol bir kez açılırsa arkası gelir.

Bu gibi olaylar artarsa sorumlusu bu iktidardır.

Memleketteki gergin ortamı yumuşatmak en başta ‘tarafsız (!) Cumhurbaşkanı’nın’ görevidir de, beyefendi acaba nerelerde!