Yer bilimci profesör hocalarımız kör gidişin durması için feryat edip uyardılar. Başta Prof. Dr. Naci Görür; “deprem kentlerini yenileme ve tamir sadece bir inşaat projesi değildir” dediler.

Bilim ses oldu.

Uyarıyor:

Yeni kentler kurabiliriz.

Yeni binalar yapabiliriz.

Önce!

Yüzey jeolojisini.

Yeraltı jeolojisini.

Jeofiziğini.

Jeomorfolojisini.

Sismolojisini.

Hepsine dikkat kesilin.

Önce tabiatı anlayın.

Sonra temelleri atın.

★★★

İyi niyetli, toplumcu bilgin insanlar şunu demek istediler: “Ülkeyi yönetenler! Doğaya (tabiata-toprağa) boyun eğerseniz ancak ona hükmedebilirsiniz. Yaptığınız evlerin bir depremde insanlara mezar olmasını istemiyorsanız, doğanın (tabiatın) gerçeğine teslim olun, o ne istiyorsa yerine getirin...”

Doğayı anlamadılar.

Anlamak da istemediler.

İmar affı çıkardılar.

Rant yarattılar.

Yandaş zengin ettiler.

48 bin insan can verdi.

★★★

Şimdi depremde evleri yıkılanlar için tarım arazileri üzerine temeller atmaya başladılar. Binaların yapımını partili yandaş müteahhitlik şirketlerine gizli ihalelerle vermekteler.

Demokrat da değiller.

Demokrasiye saygıları olsaydı; deprem bölgesindeki 11 kentin yeniden kurulma, yapılaşma ve planlamasını halkın 60 gün sonra 14 Mayıs’ta seçerek görev vereceği yönetime bırakırlardı.

İnsana saygıları yok.

İstifa etmediler.

Bilme saygıları yok.

Bilgin sözü dinlemiyorlar. TMMOB Şehir Plancıları Odası, dün 84 milyon vatandaşı “İTİRAZ EDİYORUZ” imza kampanyasına katılmaya çağırdı.

Çağırı:

Topraktan öğrenmeye.

Doğayı değiştirmeye.

Bilme saygılı olmaya.

Davet ediyor.

★★★

Metininde şu cümleler var: “24 Şubat 2023 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle birlikte, OHAL ilan edilen 11 ilde sadece zemin özellikleri üzerinden, kapsamlı herhangi bir analiz veya çalışmaya dayanmadan yeni yerleşim alanları için yer seçimleri yapılmakta, on yıllarımızı etkileyecek kararlar alınmaktadır... Birçok kentte ağır kayıplar verdiğimiz depremlerden sonra, belki de en çok ihtiyaç duyulan zamanda, şehir ve bölge planlama mesleği devre dışı bırakılmaktadır... Biz TMMOB Şehir Plancıları Meslek Odası olarak; mesleğimize, emeğimize olan saygımız ve topluma olan sorumluluğumuz gereği bu uygulamaları kabul etmediğimizi belirterek tarihe not düşüyoruz: Bilimsel gerekliliklerden yoksun bu sürece İTİRAZ EDİYORUZ. Kentlerimizi savunmak amacıyla imza çağırımıza formu doldurup imzacı olarak destek olabilirsiniz...”

Yanlışa boyun eğme.

Eleştiri hakkını kullan.

234 yıl önce 1789’da Fransız İnsan Hakları Bildirgesi yayımlandı. Bu bildirgede; “vergi veren herkes ülkeyi yönetenleri eleştirebilir” hakkı yer aldı. Ben internet ortamından “İTİRAZ ET” imza kampanyasına ulaştım. 234 yıl önce kabul edilen hakkımı kullandım. İmzamı koydum. Okurlarımı da bu kampanyaya katılmaya davet ediyorum.

İmzalar taş olmalı.

Başlarına yağmalı.

Neler gördük... Neler yaşadık... Neler duyduk... UNUTMA!


Leblebici dükkanı!


Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, “milli görüş gömleğini” çıkartıp, liderleri ve hocaları Necmettin Erbakan’ı “oy çoğaltma potansiyelini bitirdi” diye ötekileştirerek AKP’yi kurduklarında merak uyandırmışlardı. Siyaset dünyasında “başarılı olabilirler mi?” sorusuna cevap aranıyordu. Gazeteciler, o günlerde Milli Görüş’ün kurucusu ve Refah Partisi’nin lideri Necmettin Erbakan’a da fikrini sorudular; “Bunlar bir leblebici dükkanı bile idare edemezler, batırırlar” demişti. 21 yıl sonra hayat bize sonucu gösterdi: Dükkanın durumu ortada. AKP Lideri Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın kurduğu Yeniden Refah Partisi’ni Cumhur İttifakı’na katılmaya çağrıldı. AKP içinden bilgi sızdırabilen kalemler bu çağırının “Milli Görüşçüler AKP’ye dönüyor” algısı yaratmak için yapıldığını yazdılar. Dün gazete birinci sayfalarına yansıyan haberlere göre Fatih Erbakan, “erkek şiddetinden kadınları koruyan yasa maddesinin iptal edilmesi şartıyla Cumhur İttifakına katılabileceğini” söylemekteymiş. Nereden nereye!