Toplum psikolojisi böyle galiba...

Gelen vuruyor, giden vuruyor...

Kaybedenin dostu olmuyor.

Seçimi kaybetmenin tek suçlusu Kemal Kılıçdaroğlu imiş gibi hep ona saldırıyorlar!

Bence büyük haksızlık yapılıyor.

Saldırıları acımasızca buluyorum.

Güney Amerika akarsularında yaşayan, küçük ama yırtıcı “Pirana balıklarına” döndü insanlarımızın bir kısmı... CHP liderini didik didik ederek yemek istiyorlar.

Her şeyin faturasını Kılıçdaroğlu’na kesmek doğru bir hareket değildir.

Evet, seçim kaybedilmiştir. Başarının tek şartı vardır: KAZANMAK.

Yenilgi başarısızlıktır. Tamam ama bunun tek sorumlusu Kılıçdaroğlu mudur?

Vicdanlı olmak, âdil davranmak, histeri nöbetleri içinde “Gitsin” diye çığlıklar atmamak lâzım.

Önce seçim yenilgisinin nedenleri araştırılmalı, bunda Kılıçdaroğlu’nun ağır ihmali, fahiş yanlışları olup olmadığı saptanmalı.

Seçimde her şey, hepimizin gözleri önünde oldu. Baskı, haksızlık, yalan, iftira, tehdit... Her şey yapıldı. Hukuk çiğnendi, yasalar rafa kaldırıldı, ülke Türkçe bile bilmeyen ithal seçmenlerle dolduruldu.

Hiç kimse “Şu kazanırdı, bu kazanırdı” diye işkembeden atmasın. Eşit olmayan böyle adaletsiz, antidemokratik bir ortamda kim olursa olsun kaybederdi!

Kılıçdaroğlu yenilmiştir ama şerefli, bir yenilgidir bu...

Evet, seçimi kaybettikten hemen sonra halkın karşısına çıkıp hesap verse, kafalarda biriken soruları cevaplandırsa çok iyi olurdu. Bunu yapmaması eksikliktir!

Yalan ve iftira kurbanı!


Kılıçdaroğlu tek başına büyük mücadele verdi. Uzlaşma kültürünü Türkiye’ye getirdi.

Haksızlıklar ve çirkin propagandalarla amansızca boğuştu. Fakat...

Yalana ve iftiraya dayalı olan politika kazandı!

Kılıçdaroğlu birleştirici, dürüst, sevgi dolu, çalışkan bir lider olarak CHP tarihindeki en yüksek oy oranına (Yüzde 48) ulaştı.

Dürüst olmak lâzım. CHP, 1950’den bu yana geçen 73 yılda hangi seçimi kazandı ki? Hiçbirini kazanamadı.

CHP’nin en yüksek oyu 1977’de Ecevit’in aldığı yüzde 41,4 idi. O dönemde bile CHP tek başına hükümet olamadı.

★★★

“Lider kötü, yetersiz, kazanma yeteneği yok” gibi ifadeler kullanmak yerine, CHP’nin neden seçim kazanamadığını iyi analiz etmeli, “Yeni bir yön, yeni yöntem, yeni yönetim şekli” diyenlere kulak vermeli...

Bu ülkede artık, “Akçeli, yolsuzluklar, ‘Beşli Çete vurgunları’, buhar olan 418 milyar dolar,  işsizlik, yoksulluk” gibi söylemlerin seçmenin fikrini değiştirmediği net olarak anlaşıldı.

Hırsızlığa, vurguna yolsuzluklara tepki göstermek gelişmiş Batı toplumlarının işi... Bizim toplumumuz henüz o düzeye erişmemiş!

“Çalıyorlar ama çalışıyorlar” sözü sanırım dünyada sadece bizim insanlarımıza özgü bir saçmalıktır.

Özgürlük, hukuka saygı, temiz siyaset sözleri halkın önemli bir kesimini ilgilendirmiyor, başlarına gelen her felâketin bundan kaynaklandığını kavrayamıyorlar.

Kahredici hayat pahalılığı, içler acısı yoksulluk bile seçmenin önemli bir kesiminin tercihini etkilemedi.

Lider değiştirmek, bu toplumsal sorunu çözemez!

Çözüm, sosyal yapıyı değiştirmek, insanları geliştirmektir. CHP’nin yapması gereken budur.

TEBESSÜM

“Ateş ile barut”


Denize giren Temel, biraz ileride yüzen genç kıza doğru kulaç atınca kız bağırır:

“Bana yaklaşmayın lütfen!”

Temel merakla sorar:

“Neden?”

Kız onu süzerek “Ateşle barut bir arada olmaz!” der.

Temel kıkır kıkır güler:

“Korktuğun şeye bak. Sen hiç merak etme güzelim. Nasıl olsa suyun içindeyiz. Islak barut patlamaz!”

GÜNÜN SÖZÜ


Herkes kendi aklını beğenir. Bizim saf insanlarımız da öyle!