Kabinesini açıklayan Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3’üncü dönemi resmen başladı.

Hükümet, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy hariç, sil baştan yeniden kuruldu.

Üzerinde en çok konuşulan isim Maliye Bakanı Mehmet Şimşek...

Türkiye’nin tanıdığı bir isim bu...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide Mehmet Şimşek’in bilgi ve becerisine umut bağlamış görünüyor.

Oysa aynı Erdoğan, 5 yıl önce Mehmet Şimşek’i görevden uzaklaştırmıştı. Neden?

Çünkü ekonomide iyi bir uzman olan Mehmet Şimşek Merkez Bankası’nın bağımsızlığını savunuyor, Cumhurbaşkanı’nın müdahalelerine direniyordu.

Mehmet Şimşek hükümetten uzaklaştırıldı da ne oldu?

Yerine Damat Berat Albayrak getirildi.

O tarihten sonra ekonomide işler hep kötüye gitti. Son olarak “Gözleri gülen bakan” diye anılan Nebati döneminde Erdoğan’ın “Faiz sebep, enflasyon sonuç” teorisi iyice çöktü.

İktidar şimdi cankurtaran simidi gibi Mehmet Şimşek’e sarıldı.

Mehmet Şimşek sihirbaz değil. Erdoğan’ın müdahalesi devam ettikçe ekonomiyi düzeltmesi mümkün değildir.

Bu konuda en önemli soru şudur?

Mehmet Şimşek sorunlara nasıl yaklaşacak? Ekonominin kurallarını uygulayabilecek mi? Daha doğrusu uygulamaya gücü yetecek mi?

Yoksa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bugüne kadar gerçekleşmeyen teorilerini uygulamaya devam edip durumu idare etmeye mi çalışacak?

Eğer böyle olursa, ekonominin çıkmazdan kurtulması pek olası görünmüyor.

Anahtar, her zamanki gibi Cumhurbaşkanı’nın elinde... Mehmet Şimşek’i kararlarında serbest bırakırsa, işler düzelme eğilimine girebilir.

Aksi halde “Eski hamam, eski tas” olur. Değişen bir şey olmaz!

★★★

“Mehmet Şimşek’e ne gerek vardı?” diyenler de var ama... Gerçek olan şu ki:

Mehmet Şimşek uluslararası finans dünyasında “sözlerine önem verilen ve güven duyulan” bir kişi olarak tanınıyor. Yabancı yatırımcılar, Türkiye’deki herkesten fazla ona güven duyuyorlar.

Şimdi, sanıyorum onun bu kredibilitesinden (kredi yönünden güvenirlik) ve saygınlığından faydalanılmak isteniyor. Ancak...

Bir süre sonra eskiden olduğu gibi yine “Söz dinlemiyor” diye görevden uzaklaştırılır mı, bilemiyorum.

Yönetim zihniyeti değişmedikçe ekonominin başına “şimşek değil, gök gürültüleri ve yıldırımlar” getirilse bile değişen bir şey olmaz!

Dürüstlük timsali gazeteci Mustafa Kemal Kınacı


Türk basınının gelmiş geçmiş en düzgün, en dürüst gazetecilerinden biriydi...

Namus, iyilik ve yardımseverlik adına Babıâli’nin anıt ismiydi...

Basın Şeref Kartı sahibiydi ve her türlü şerefe fazlasıyla lâyıktı.

Yarım yüzyılı aşan meslek hayatında büyük başarılara imza atmış ve en önemlisi Haldun Simavi gibi hiçbir hata affetmeyen, çok dikkatli, çok titiz, büyük bir gazete patronuyla 25 yıl aralıksız çalışma başarısını göstermişti.

Simavi, sahibi olduğu Günaydın Gazetesi’ni Asil Nadir’e sattıktan sonra Kemal Kınacı, Babıâli’nin diğer büyük gazete patronu Aydın Doğan’la çalışarak onun da aynı şekilde büyük güvenini kazanmıştı.

1 Milyon tirajlı efsane Günaydın Gazetesi’nin, daha sonra Milliyet Gazetesi’nin efsane Genel Müdürü Mustafa Kemal Kınacı’dan söz ediyorum.

O muhteşem meslektaşı, çok değerli dostu, arkadaşı, önceki gün kaybettik.

Kemal Kınacı, yaşamını 90 yaşında noktalayarak hayata veda etti.

Uzun yıllar birlikte, omuz omuza çalıştığım bir vefakâr dostu kaybetmenin üzüntüsü içindeyim.

Benim çocuklarım, onun çocuklarıyla beraber büyüdü. Pınar ve Murat’ın “Kemal amcaları” idi

Kınacı, yarın Teşvikiye Camii’nde, öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilerek sonsuzluğa uğurlanacak. Tüm ailesi ve dostlarına başsağlığı diliyor, “Mekânı cennet olsun” diyorum. Nur içinde yat sevgili Kınacı...

GÜNÜN SÖZÜ


Hayat değirmeni herkesi öğütür ama bırakılan iyi bir ismi öğütemez!