Türkiye’ye ve Somali’ye Ahmet Necdet Sezer gibi bir cumhurbaşkanı lazım. Türkiye ve Somali halkı, Necdet Sezer gibi bir cumhurbaşkanı bulur da seçerlerse adalet, medeniyet, insanlık, hak, hukuk yolunda çok ileri ve gerekli adım atmış olurlar.

Bu benim düşüncem.

Size izah edeceğim.

Böyle düşünmekte haklı nedenlerimi aşağıda yazacağım. Siz okurlarımın bilgisi ve tanıklığı dahilinde yaşanmış “3 cumhurbaşkanı 3 oğul” olayının belgeleri, kanıtları, tanıkları arşivlerde duruyor.

Vicdanı olan.

Vicdan etsin.

3 baba.

3 oğul.

Örneğine baksın.

★★★

İlk örnek:

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud’un oğlu Muhammed Hasan, 30 Kasım günü İstanbul’da otomobiliyle hız yapıyordu. Trafik kurallarına uyarak yolun sağından gitmekte olan kurye Yunus Emre Göçer’e arkadan hızla çarptı. 3 çocuk babası Yunus Emre Göçer’i öldürdü.

Ve hızla kaçtı.

Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, yakalanması kararı çıkardı. Onun Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu olduğu anlaşıldı. Cumhuriyet Başsavcılığı kaza tespit tutanağındaki tespitler ile trafik bilirkişi raporundaki çelişkilerin giderilmesi için dosyayı Adli Tıp Trafik İhtisas Şubesi’ne gönderdi. Somali Cumhurbaşkanı oğlu ölümlü kazada kusursuz bulundu. 30 Kasım’da Yunus Emre’yi öldüren kazayı yaptı, 2 Aralık’ta Türkiye dışına kaçtı.

Kaçmadı.

Kaçırıldı.

8 Aralık’ta; “Türkiye’de kanun karşısında herkes eşittir yalanını” tekrarlamak için Somali Cumhurbaşkanı oğluna yakalama kararı göstermelik olarak çıkarıldı.

★★★

İkinci örnek:

Sevim Tanürek, “Her an seni aradım” ve “Ayrılık ateşten bir ok” adlı şarkıları ile Türkiye’de milyonların sevdiği bir ses sanatçısıydı. 11 Mayıs 1998 günü Şişli’de Abide-i Hürriyet caddesinde kavşakta bekliyordu. Yeşil ışık yandı, yaya geçidinde karşı kaldırıma yürüdü. Tam o anda 34 ABR 93 plakalı Opel marka bir otomobil Sevim Tanürek’e hızla çarptı.

Hastaneye yetiştirildi.

Beyninde ödem vardı.

Beş gün daha yaşadı.

Hayatını kaybetti.

★★★

Şarkıcı Sevim Tanürek’e yeşil ışıkta yaya geçidini geçerken hızla çarparak öldüren otomobili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan kullanıyordu. Tayyip Erdoğan o sırada henüz Cumhurbaşkanı değil İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı idi. Oğlu Burak Erdoğan, kazada 8’de 8 kusurluydu. 2 yıldan 5 yıla kadar hapsi isteniyordu. Kaza duyulur duyulmaz Büyükşehir İtfaiyesi hızla geldi, yaya geçidini, kaldırımları yıkadı. Burak Erdoğan, duruşmaya çıkmadan önce Sevim Tanürek’in eşi mahkemeye dilekçe ile başvurarak Burak Erdoğan hakkındaki şikayetlerini geri aldı. Mahkeme Burak Erdoğan’ı para cezası ödeyerek serbest bıraktı. Çünkü Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nin başındaki Eyüp Çakmak, yazdığı ikinci raporda yaya geçidinde yeşil ışık yanarken yürümekte olan ses sanatçısı Sevim Tanürek’i kazada 8’de 8 kusurlu ilan etti. Eyüp Çakmak, o yıllarda Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir şirket olan Türkiye Denizcilik İşletmeleri’ne genel müdür yapıldı.

★★★

Üçüncü Örnek:

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in oğlu evlendi. Düğün ve nikah töreni Çankaya Köşkü’nde yapıldı. Davetlilere takı getirilmemesi rica edildi. Getirenler oldu ama teşekkür edilip alınmadı. Konukların özel otomobilleri cumhurbaşkanlığı köşkü bahçesine sokulmadı. Nizamiyede inip tören salonuna yürüyerek ulaştılar. Çankaya Köşkü’nün şoförleri, bu düğün bir devlet hizmeti değil denilerek izinli çıkarılmıştı. Gelin ile damadın nikah şahitliklerini arkadaşları yaptı. Gelin, Olgunlaşma Enstitüsü’nde dikilen gelinliği giydi.

★★★

Köşk’ün aşçıları da izne gönderilmişti. Düğün yemeği Cumhurbaşkanı Necdet Sezer ve eşinin kendi cebinden ısmarlandı. Masalara servis edilen su dahil Necdet Sezer’in kendi maaşından biriktirdiği parayla karşılandı. Nikah günü Çankaya Köşkü’nde kullanılan elektriğin parası da kendi maaşından ödendi. Ahmet Necdet Sezer’in oğlunun, gelinin ismini kimse duymadı. Cumhurbaşkanlığı için ayrılan her 100 liranın sadece 70 lirasını harcadı, 30 lirasını Hazine’ye geri verdi. 14 makam aracını “çok fazla” diyerek 1’e indirdi. 1 makam aracını, kırmızı ışıkta durmasını şoföre tembih ederek kullandı.

★★★

Benim düşüncem şu:

Somali’nin başında Ahmet Necdet Sezer gibi bir cumhurbaşkanı olsaydı; oğlunun dikkatsizce ve hızlı araba kullanırken İstanbul’da 3 çocuk babası vatandaş Yunus Emre’yi ezerek öldürdüğünü ve kaçtığını öğrenince derhal oğlunu arar, bulur, buldurur “adalete teslim ol oğlum” diye getirir teslim ederdi. Ahmet Necdet Sezer, bu ölümlü kazanın olduğu sırada Türkiye’nin cumhurbaşkanı olsaydı, derhal Somali Cumhurbaşkanı’nı arar; “oğullarımızı adaletten kaçırmak bize yakışmaz” diye öğüt verirdi.