Nasıl bir ülke olduk?

40 bin kişinin katili olarak yargılanıp müebbet hapse mahkûm edilen Abdullah Öcalan “Kurucu önder”liğe terfi etti.

Kanlı PKK’nın Meclis’teki siyasi uzantısı diye suçlanan ve kapatılması istenen DEM Parti de iktidarın ortağı oldu.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan “AK Parti, MHP ve DEM, biz üçlü olarak, bu yolda beraber yürümeye karar verdik” dedi.

Ülkede 47 yıldır kan dökenlerin gün gelip iktidarın gözdesi haline geleceği kimin aklına gelirdi?

Burası Türkiye! Çelişkiler ülkesi! Olmayan şey yoktur! Her türlü garabetin yaşandığı bir ülke olduk maalesef...

Bu gidişle sadık yurttaşlar olarak, akıl sağlığımızı bile koruyamaz hale geleceğiz!

★★★

Tamam... Anketlerde sürekli oy kaybına uğradığı görülen AKP ve MHP ikilisi iktidarlarını sürdürebilmek için DEM Parti’nin oylarına muhtaç oldu...

Aksi halde çok sevdikleri koltuklarını kaybedeceklerdi...

Bu anlaşılabilir bir durum... Fakat anlaşılamayan çelişki şu:

CHP’nin iki belediye başkanı (Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan) yerel seçimlerde DEM Parti ile uzlaşı arayışına girip “Kent İttifakı” kurdular diye tutuklanıp hapse atıkldılar.

Aylardır cezaevindeler...

DEM Parti ile uzlaşma yapmak suç ise, AKP ve MHP’nin yaptığı ne? Onlar da DEM Parti ile birlikte yürümeye karar verip, ortaklık kurdular.

Savcılar, AKP ve MHP için de soruşturma açar mı dersiniz?

Bu mümkün değil tabii ki...

O zaman CHP’li iki belediye başkanı neden hâlâ hapiste?

Bu çelişki, bu çifte standart, vicdanları çok rahatsız edecek kadar büyük bir haksızlık değil mi?

Sonra bir de “Yargı neden güven kaybediyor?” diye soruyorlar.   

AKP-MHP yapınca SUÇ DEĞİL...

CHP yapınca HAPİSLİK SUÇ...

Artık iktidar, DEM ile yoldaşlık yaptığını açıkladığını, daha doğrusu itiraf ettiğine göre Esenyurt ve Şişli Belediye Başkanları’nın hapishane çilesinin bitmesi, gerekiyor.

Fakat dedik ya... Burası Türkiye! Çifte standartlar ülkesi! Ne yapılacağı belli olmaz!

★★★

İktidar “Pazarlık yapılmadı” derken, DEM Parti tersini iddia ederek aralarında uzlaşmaya varıldığını söyleyip “Kürtlerin ve Türklerin kurucu unsur olduğu yeni devlet kurulmalı” “Bölgesel özerklik tanınmalı” “Demokratik konfederalizm zorunluluktur!” diyor.

Bakalım yüce Türk milleti bütün bu olanlara ne diyecek, kabul edecek mi? Önemi olan bu!

“Ya istiklal, ya ölüm!”

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”

Anayasa’mızda yer alan bu tanım Büyük Atatürk’ün sözüdür.

İşte, Cumhur İttifakı’nın gözdesi haline gelen İmralı Mahkûmu Abdullah Öcalan ve onun güdümündeki DEM Parti, bu ifadenin değiştirilmesini istiyor. Hatta istiyor değil, dayatıyor, şart koşuyor.

Ülkemizi yönetenler bu densizliğe boyun eğecek mi?

Eğer o ifade değiştirilirse, Türkiye’nin milli bütünlüğü yok olacak, etnik gruplar ve mezheplere dayanan bir kargaşa (büyük ihtimalle kavga) başlayacak. Bu DEM Parti’nin umurunda değil ama... Milliyetçi olduğunu iddia eden MHP ve AKP’nin umurunda olması gerekiyor.

Ülkede “Türk kimliği” ile oynamak, “Türk” adını tartışmaya açmak büyük tehlike yaratır.

AKP ve MHP’nin bu vahim hatayı yapmayacağını umuyoruz.

“Terörsüz Türkiye” derken, Türkiye’nin bütünlüğünü bozmayalım.

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi dün basına ve kamuoyuna bir bildiri yayınladı. Son cümleleri şöyle:

“Ülkemizi yöneten ve yönetmeye talip olan bütün kurum ve kişileri uyarıyor, sorumluluk bilinciyle davranmaya davet ediyoruz. Emperyalizm güdümlü, gerici ve bölücü dayatmaları, günümüzde BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile hayata geçirme heveslilerine karşı parolamız tektir ve değişmez, YA İSTİKLAL YA ÖLÜM’

GÜNÜN SÖZÜ

Tüm milletlerin kaybolmayan tek değeri istiklaldir!