Bir örgüte operasyon yapıyorsunuz, hücrelerine kadar giriyorsunuz, şahdamarını kesiyorsunuz ve... Ancak; o örgütün “siyaset” ayağının üzerine bir türlü uzanamıyorsunuz. Bu Fetullahçı Terör Örgütü operasyonlarında da böyle oldu Adnan Oktar operasyonlarında da!
SÖZCÜ’den İpek Özbey’in ‘Dragos’ kitabını okudum hafta sonu. Adnan Oktar’a iki büyük operasyonun ilki 1999’da İçişleri Bakanı Sadettin Tantan döneminde yapıldı. Tantan dedi ki:
“Türkiye’de teknolojiyi en iyi kullanan örgüt Adnan Oktar örgütü. Teknik takiple siyaseti ve basını teslim alanlar bunlardır. Gazete sahiplerinden yayın yönetmenlerine, milletvekillerine arşivledikleri çok kişi vardır. Teknik takipte kullandıkları teknoloji o zaman polisin elinde bile yoktu. 1999’da bir gün Meclis Genel Kurulu’ndan çıktığımda üç yakışıklı genç yanıma geldi. Ceketini ilikleyip saygı duruşunda bulundular. Dikkatimi çekmişlerdi. Kim olduklarını araştırdığımda Adnan Hocacı olduklarını öğrendim. Bunlar içeri alındığında parlamentodaki mensupların büyük bölümü bana gelerek ya da dolaylı olarak ulaşarak ‘Bu çocuklar iyi çocuklar, bırakmak gerekir’ diye tavsiyede bulundular, reddettik. Süreç içinde hiç boş durmadılar, acayip bir ekonomik ve teknik güce ulaştılar. Diyanet İşleri’ni bile tehdit edecek gücü kendilerinde buldular.”
Burada sihirli cümle şuydu: “Parlamentodaki mensupların büyük bölümü bana gelerek ‘Bu çocuklar iyi çocuklar, bırakmak gerekir’ diye tavsiyede bulundular.”
O dönem Adnan Oktar’ın “siyaset-bürokrasi-yargı”daki kollarına gidilemedi. Bir güç engelledi. Tantan döneminden sonra ikinci büyük operasyon 11 Temmuz 2018’de yapıldı Oktar’a. Operasyonu yapan polis şefi- ki Dragos kitabının kahramanı- Furkan Sezer sürgüne yollanıyor! Kitabın “Ev: Adnan’ın bir günü/İsmini vermek istemeyen eski örgüt elemanının anlatımıyla” başlıklı bölümde de dikkatimi şu cümleler çekti: “Tüm gün örgüt merkezi olan Dragos’ta ya da A9 stüdyosu denilen, üst katı salon ve yatak odasından oluşan villada vakit geçirir. Herkesi ayağına çağırır. Siyasiler, bürokratlar, tanışmak isteyen yurtiçi yurtdışı gazeteciler, ünlü kişiler, örgüte kazandırılacak kadınlar, genç erkekler sürekli Adnan Oktar’ı ziyarete gelir.”
Soru şu: Kim bu siyasiler? Kim bu bürokratlar? Kim bu gazeteciler ve ünlü kişiler?
Oliver Stone’un oğlu da aracılık yapmış
Eski örgüt elemanının anlatımlarından öğreniyoruz.
Soru net: “O eve girip çıkan çok ünlü var mı?”
Yanıtına bakalım:
“Dragos’a yabancı kimse giremez. Ama Stüdyo’ya iş, sanat, siyaset ve adalet dünyasından çok fazla kişi görüşmeye gelirdi. 40 yılda çok fazla ünlü insan geldi. Kimini ekran önünde reklam için kullandı. Ancak siyaset ve hukuk camiasından görüştüğü isimleri her zaman son derece gizli tuttu. İran’dan Rusya’ya, Pentagon’dan İsrail’e, İtalya’ya kadar üst düzey kişiler, siyasiler... Localardan Mason ve Tapınakçılar, sayısız kritik görüşme yapılırdı. İsrail’in çok önemli Sanhedrin Meclisi’nin en üst hahamları bile Adnan Oktar’ın misafiri oldu ve ekran önüne çıktı. Uluslararası güzellik yarışmalarından beğendiklerini çağırdı, İstanbul’da lüks otellerde ağırladı. Bunlardan bazıları basına hiç yansımadı. Amerika’nın tanınmış porno yıldızlarını, ünlü sinema artistlerini bile getirtti. Bu kadınların gelmesinde Oliver Stone’un oğlu Sean Stone bile Adnan Oktar’a aracılık etti.”
Burada da sihirli cümle şu: “Stüdyo’ya iş, sanat, siyaset ve adalet dünyasından çok fazla kişi görüşmeye gelirdi. 40 yılda çok fazla ünlü insan geldi.”
Soru şu: 1980’den bu yana tam 40 yıl boyunca Adnan Oktar örgütünün destekçilerine dokunan oldu mu? Yine kitabın çarpıcı soruları ve yanıtlarını paylaşayım.
Bir ay gündüz bir ay gece ayakta
Adnan Oktar kaçta uyanıyor?
Adnan Oktar’ın hem Stüdyo’da hem de Dragos’ta yatak odası vardır. Her iki evde de toplamda 10-15 saat uyur. Uyku saatleri karmakarışıktır. Bir ay gündüz yaşarken, diğer ay geceleri ayakta kalır. Ancak genelde geceleri ayakta olmayı tercih eder.
Onun evinde kaç kadın var?
Evinde düzenli olarak kalan yaklaşık 15-20 kadın vardır. Bunlar en yakın sır ortakları ve işbirlikçisi olanlardır genellikle. Bu ekip dışında 4’er kişilik 2 ayrı vardiyada nöbetçi bacılar olur. Onlar geldiğinde evin güvenliği ve temizliği ile ilgilenirler. Örgütün merkezinin adı Dragos’tur. Kandilli’deki malikâneden bahsediyorum. Burada genellikle iki grup kadın kalır:
a) Örgütün yöneticisi olup Adnan Oktar’dan gelen talimatların örgüte dağıtılması ve bu emirlerin eksiksiz yerine getirilmesini denetleyen 40 ila 50 yaş grubu kadınlar.
b) Yaşı daha küçük olup stüdyo çekimlerine katılan ya da çekimlere katılmayıp Adnan Oktar’ın yanında tuttuğu, kaçma riski olan genç ve güzel kızlar.
SONUÇ: 136 sayfalık kitap, 40 yıldır faaliyette olan bir örgütün anatomitisini çıkarmış. Ancak... Devlet bu örgütün “anatomisini” çıkardı mı? Tartışmaya açık!