Beşiktaş, ağustos ayında Avrupa’ya veda ediyor. Gerçek bu. Avrupa Ligi’nde Arda Turan’ın Shakhtar’ına iki maçta da kötü futbolla mağlup olup Konferans Ligi’ne düşen Beşiktaş, St. Patrick’s rövanşında evinde ıslıklanmıştı. Dün de Lausanne önündeki fiyasko futboluyla kendisinden 5 kat düşük bütçeli rakibine yenilerek Avrupa defterini açmadan kapattı. Kimse bu rezalete bahane üretmeye kalkmasın.

Nereden tutsak elimizde kalıyor Beşiktaş. Öyle bir defans hattı var ki evlere şenlik. Lausanne öne atmış Diakite’yi, 19’luk Malili, Beşiktaş savunmasını yatırıp, kaldırmaktan yoruldu, bizimkiler çalım yemekten yorulmadı. Sürat ve çabukluk var ama yetenek yok. Zaten biraz yetenek olsa, iki maçta 5-6 gol atardı. Stoperin bir uzun topunda uyuyan savunma hattı, Butler Oyedeji gibi diğer bir kazma forvete gol attırmayı başardı. Dedik ya Lausanne toplamda 17-18 milyon Euro’luk bir 11’le sahada. Beşiktaş ise 90 milyon! Ama futbolda şişirilmiş değerlerin hiçbir önemi yok. Normal şartlarda halı sahada oynatmayacağın iki forvetle adamlar gelip seni eledi.

İşte Abraham. İlk yarıda önce Rafa, sonra Orkun ‘al da at’ dedi. İkinci yarıda Ndidi indirdi, yine kolayı yapamadı. Peki sen bunları atamayacaksan, hangilerini atacaksın Abraham! Sallayacak çok adam var da Uduokhai’ye ne diyelim? İkinci yarı başlamış, 13. saniyede rakibe çift dalıp kırmızı kart görmek hangi seviye sorumsuzluk? Paulista çıkmış, Uduokhai de atılınca, zaten şeklen olan stoper tandemi fiilen bitmişti. Bu anlarda ruh koyacak, liderlik yapacak, takımı ateşleyecek oyuncu da yok. Rafa toptan kaçıyor, Joao Mario, Süper Mario amca tadında, Emirhan Topçu değil! Svensson ve Taylan Bulut da bu takımın futbolcusu hiç değil. Orkun aşkı da söndü gitti. Peki Ole gider, dertler biter mi? Bu da mümkün değil. O kadar çok sorunu var ki Beşiktaş’ın! Kara Kartal 4-5 yıldır kasımda havlu atardı, bu yıl bunu ağustos ayına çekmeyi başardı. Emeği geçenleri tebrik edelim.