Hakan Aran, “Geleceğin Bankası Olmak” konulu konuşmasında, İş Bankası’nın hikâyesinin, Atatürk’ün “Vatanı kurtaracak ve yükseltecek tedbirlerin başında olarak halkın doğrudan itibar ve itimadından doğup meydana gelen, tam manasıyla modern ve millî bir banka kurulması…” yönlendirmesiyle başladığını söyledi. Aran, bankanın daha azla daha fazlasını başarmak için kurulan ve her zaman bir bankadan çok daha fazlası olan bir Cumhuriyet kurumu olduğunu vurguladı.

Hakan Aran, sanayi döneminde en önemli iki unsurun emek ve sermaye olduğunun altını çizerek, “Cumhuriyet döneminde olmayan teknolojik imkânlar bugün artık mevcuttur. Dijital çağda veri, yapay zekâ ve sosyal medya aracılığıyla özellikle interneti köylere ulaştırabildiğimizde, en ücra köşedeki insana dokunduğumuzda aracısız iletişimin kolay olduğu bu dönemde ulaşılamayan insan kalmayacağını düşünüyorum. İnsanımız iyiyi, güzeli, doğruyu gördüğünde anlayabilecek olgunluktadır. Yeter ki güçlerimizi bu amaçla birleştirebilelim” diye konuştu.
“Atatürk bizlere ‘yurttaşlarım, efendiler, ey Türk gençliği’ diyerek yaptığı konuşmalarda gösterdi ki ne ülkemizin büyüklüğü ne coğrafyası ne iklimi ne doğal kaynakları; en önemli varlığımız, en büyük gücümüz her zaman insan kaynağımızdır” diyen Aran, şöyle devam etti: “Biz hızlı öğrenen, hızlı adapte olabilen, ufku açık bir halkız. Denemeyi, hatalarımızı düzeltmeyi, bildiklerimizi paylaşmayı biliriz. Atatürk inkılaplarını başarmış bir halkız. Bugün Anadolu’nun köy pazarlarında bile kredi kartıyla alış veriş yapılıyorsa, ustalara cepten EFT ile ödeme yapılıyorsa, 90 yaşındaki annemiz, babamız, teyzemiz, amcamız akıllı telefon kullanabiliyorsa inanıyorum ki ikinci yüz yılımızda Atatürk’ün yapmak istediklerini başarabileceğiz.”

İlber Ortaylı: “Sağlıklı doğum politikası, eğitimin iyileştirilmesi, yetişmiş elemanı tutmak önemli”
Prof. Dr. İlber Ortaylı “Cumhuriyetin İlk Yüzyılı” başlıklı konuşmasında, Cumhuriyetin kurucularının askeri alanda çok yetkin olmakla birlikte 1. Dünya Savaşı öncesinde savaşa girmeye karşı olan ve Anadolu’ya geçen kadrolardan oluştuğunu; Türklerin batılılaşmasının savaş odaklı gerçekleştiğini ve bu yüzden savaşlarda başarı için ihtiyaç duyulan mühendislik, tıp, finans gibi alanlarda geliştiğini söyledi. Ortaylı, Cumhuriyet öncesinde de eğitim alanında önemli adımlar atıldığını, kadınların sosyal hayatta ve eğitimde yer almaya başladığını, kadın aydınların ortaya çıktığını ancak genel olarak kadın ve erkeklerin bir araya geldiği ortamların oluşmadığını anlattı.
Türk kurmaylarının hem dünya bilgisi hem dünya görüşüyle çok iyi yetişmiş olduğuna dikkat çeken Ortaylı, şöyle konuştu: “Bu bir meşruti monarşi dönemiydi. O dönemde cumhuriyetçiler var idiyse de bunu açıklamazdı. Yalnızca biri, daha İstiklal Savaşı’nda Ankara yolunda açıkladı. Mustafa Kemal Atatürk, daha kongreler döneminde Ankara’dan davet aldığında oradaki ışığı gördü ve ‘şekl-i idaremiz Cumhuriyet’ olacak diye Mazhar Müfit Bey’e söyledi. Bu fikri yapı da imparatorluğun eğitiminden geliyordu. İmparatorluğun dış dünyaya açıldığı ölçüde bu fikirler oluşuyordu ve bu fikri yapının içinde şark ve garp bir arada bulunuyordu. Bizim Çanakkale’de, Balkan’da, İstiklal Savaşı’nda kaybettiğimiz sayısız yedek subaylar bu iki dünyanın da efendisiydiler. Garbı da şarkı da biliyorlardı. Bunu biz 100 sene sonra daha yeni yeni yerine koymaya başladık.”
Cumhuriyetin bu miras üzerine kurulduğunu ancak önceki dönemden demokrasiye olan eğilimiyle ayrıştığını söyleyen Ortaylı, “Türkiye kanuni olmaya çalışıyor. İttihatçılar gibi değil. Bir demokratik itilim var. Türkiye meşruiyet esaslarına uymak zorundadır, herkesin kendine göre iş yaptığı bir memleket olamaz. Bu kanuni yapı esastır. Darbeler olsa da darbeciler gelip 1,5 sene sonra gider” diye konuştu.
Cumhuriyetin tıp, mühendislik, askeriye alanlarında başarılı olduğunu ancak yetişmiş insan kaynağını koruma, entelektüel sınıflara hürmet etme konusunda ve kültürel alanda eksik kaldığını ifade eden Ortaylı, önümüzdeki dönemde yapılması gerekenlere ilişkin olarak da şunları söyledi: “İlk olarak sağlıklı bir doğum politikası sürdürülmesi gerekir. İkincisi, eğitimin kesin surette iyileştirilmesi, eğitime ayrılan bütçe ve imkânların artırılması ve bunun fırsat eşitliğini sağlayacak şekilde gerçekleştirilmesine ihtiyaç var. Üçüncüsü, bazılarının demilitarizasyon kafası yanlıştır. Askeri eğitimi budayamazsınız. Maalesef bulunduğumuz yer buna müsait değildir. Son olarak sanayileşmede eleman yetiştirilmesi ve yetişmiş elemanı tutmamız mühimdir.”
McAfee: “Aynı gelgit bütün tekneleri yükseltmiyor, süperstar şirketler ayrışıyor”
MIT Dijital Ekonomi Girişimi’nin Kurucu Ortağı Andrew McAfee ise süperstar olarak tanımladığı şirketlere yeni bir adlandırma yapma ihtiyacı hissettiğini belirterek, “Bunları geek (teknoloji inekleri) olarak adlandırabiliriz. Eskiden bu bir hakaretti ama artık kelimenin anlamı dönüştü. Bunlar, çok zor sorulara yanıt bulmaya odaklanırken; tuhaf görünen, yeni çözümleri kucaklayan kişiler” dedi.

Tüm ülke ve tüm sektörlerin geeklerin yarattığı enerji dalgasına maruz kalacağını, başarılı olup olmamalarının bu dalgaya uyum sağlama yeteneklerine bağlı olacağını ifade eden McAfee, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye konusunda çok iyimserim. Buraya gelmeden önce modern Türkiye tarihi hakkında araştırma yaptım. Gördüm ki çağdaş Türkiye de bir geek tarafından kurulmuş. İnanılmaz bir itki, inanılmaz bir azim görüyorum. Atatürk, girmek üzere olduğu yüzyıl için Türkiye’yi güncellemiş ve inanılmaz şeyler yapmış. Öyle bir mirasın üzerinde oturuyorsunuz ki ülkenizin daha çağdaş versiyonlarını kurmak için yeterli enerjiye sahipsiniz. Artık 21. yüzyıldayız ve önünüzde inanılmaz fırsatlar var.”