Diyanet İşleri’nin talimatıyla, Türkiye’deki 100 binden fazla caminin hoparlörleri güçlendirildi, bazılarının hoparlör sayısı arttırıldı.
İmamlar eski yıllarda şerefeye çıkıp ezan okurlardı. Bu güzel, ulvî bir hava yaratır, ezan sesi insanların ruhuna işlerdi.
Şimdi, hoparlörlerin çok yüksek desibeldeki mekanik sesi kulakları tırmalıyor, ezanın kutsiyetini yok ediyor!.
Ezan vakitleri yer-gök inliyor, cami yakınındaki binaların camları, aşırı yüksek sesin yarattığı titreşimle zangır zangır sallanıyor.
Hemen her kesimden yıllardır şikâyet yağıyor ama kimsenin aldırış ettiği yok!
Birçok vatandaş “Güçlü hoparlörlerle bağırılınca ezan daha mı sevap oluyor?” diye soruyor.
★★★
Hoparlör konusunu ele alan ilk siyasi parti “ATA Parti” oldu.
Genel Başkan Namık Kemal Zeybek, camilerdeki hoparlörlerin sonuna kadar açılıp, yüksek mekanik sesle ezan okunmasının vatandaşları rahatsız ettiğini söyledi.
Din adamlarına “Bağıran hoparlör farz mı, sünnet mi?” diye soran Namık Kemal Zeybek:
“Göreyim sizi din görevlileri! İçinizde beni duyan varsa kapatın şu ses çoğaltıcıları. Çıkın minarelere… Bir imam çıksın, bir de müezzin. Sevaba girer, çok dua alırsınız” dedi.
★★★
ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, camilerin bağıran hoparlörler konusuna, torunu ile yaşadığı bir olayı anlatarak başlayıp, şunları söyledi:
“Torunum 4 yaşındaydı. Bir gün dedi ki:
“Dede! Ben Allah’ı sevmiyorum!”
“Neden?” dedim.
“Çok bağırıyor” dedi.
Bağıran müezzindi. Sesi alabildiğine açmıştı.
Çocuk çok rahatsız olmuş, ezanda ‘Allah’ adı çok söylendiğinden, ‘Allah’ diye bağırmayı sevmemişti.
Uyuyan hastalar var, çocuklar var. Kimin umurunda? Nasıl olsa ‘gâvur icadı’ ses büyütme gereci var. Sesini çok aç ki, uyuyanlar uyansın!
Peki, sizin yüzünüzden insanların dinden soğuyacakları aklınıza gelmez mi?
Öte yandan bu iş bidat değil mi?
★★★
Değerli din görevlileri!
Kılmanız gerektiğine inandığınız namazı kıldırdığınız için yüksek aylık alıyorsunuz.
Bir zahmet minareye çıkıp istediğiniz ölçüde bağırsanız, hem de aldığınızı biraz daha helale çevirmiş olmaz mısınız?
İnsan sesinin mekanik sesten daha etkili olduğunu bilirsiniz sanırım.
Bunları Diyanet İşleri Başkanı’na demek isterdim. Ancak, ondan umudum yok! O, kadınların giyimi ile uğraşıyor. Böyle konulara vakti yok!
Göreyim sizi din görevlileri!
Kapatın şu ses çoğaltıcıları. Çıkın minarelere. Bir imam çıksın, bir de müezzin. Sevaba girer, çok dua alırsınız.”
Türkiye motosiklet terörüne teslim oldu!
Ülkede “motosiklet terörü” artarak devam ediyor.
Kural tanımayan, trafik işaretlerine uymayan, çılgın gibi sürüp, hem yayalar, hem de araçlar için tehlike yaratan motosikletliler genel bir şikâyet konusu.
Hemen her ildeki okurlarımdan sürekli mesajlar geliyor. Rastgele seçtiğim iki iletiyi (özetle) nakletmek istiyorum:
Turgut Tümer (İstanbul): “Motosiklet kullananların yüzde doksanı, yalnız trafik kurallarını değil, insanlık kurallarını da tanımıyor. Eşim kaç kez kaldırımda yürürken tehlike atlattı. Bir sürücü damadıma çarpıp kaçtı. Ne yazık ki, ülkemiz her alanda, gerekli denetimler yapılmadığı için ‘Saldım çayıra, Mevla kayıra’ hesabı, üzücü bir hale geldi.”
Mesut Sipahi (İzmir-Çeşme): “Motosiklet terörü azgın bir şekilde sürüyor. Bırakın büyüklere ehliyeti, kaskı sormayı, küçücük çocuklar bile kocaman motorları yayaların arasından hızla sürüyor. Dur diyen hiçbir yetkili yok!”
Şikâyetler çığ gibi ama “İlgililer ilgilenmiyor!” Birçok okurum “İçişleri Bakanlığı nerede?” diye soruyor.
GÜNÜN SÖZÜ
Bu devirde her türlü nankörlüğe alışmak gerekiyor!