Yaklaşık 21 yıl önce 7 Temmuz 1999 gecesi Türkiye’yi derinden sarsan bir olay yaşandı. Saatler 00.45’i gösterirken Ankara’nın Ümitköy semtindeki Beta Sitesi’nde iki el silah sesi yankılandı. 38’lik Smith Wesson marka toplu tabancayı çenesinin altına dayayıp tetiği çeken isim, dönemin Ekonomiden Sorumlu DSP’li Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay’dı.
29 Mart 1939’da Isparta’da doğan Hikmet Uluğbay, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdikten sonra ABD’de ekonomi mastırı yapmış, Japonya ve ABD’de Maliye Müşavirliği görevinde bulunmuştu. Dört kardeşinden biri olan ve Orgeneral rütbesine kadar yükselen Ragıp Uluğbay askerlik mesleğini seçerken, o ekonomiye meraklıydı. Siyasete de soğuk bakıyordu ama Bilkent Üniversitesi’nde öğretim üyesiyken, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in önerisi ile kendisini siyasetin göbeğinde buldu. İki dönem milletvekilliği ile Milli Eğitim ve Devlet Bakanlıkları koltuğunda oturdu.
MUCİZE KURTULUŞ
Uluğbay silah sesinin yankılandığı o gece de Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevinde bulunuyordu. Bakanlıktan geç çıkmış evine gelmişti. Saatler 00.45’i gösterdiğinde ise yaşamıma son verme kararı almıştı. Oysa hafta sonu eşi ile birlikte Bodrum’a gitme planı yapmış, uçakta yer bile ayırtmışlardı. Yatak odasına gitti, dolaptan silahını çıkardı. Horozunu kaldırıp çenesinin altına dayayıp ateşledi. Aldığı yara ile yatağın üzerine düştü. Ancak hayattaydı ve tetiğe bir kez daha bastı. Gücümü yitirdiği için ikinci kurşun vücuduna isabet etmedi.
Olay sırasında eşi salonda, oğlu da kendi odasındaydı. Çenesinin altında giren mermi, dilini parçaladı ve alnından çıktı. O gece olaydan ilk haberi olan, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’dı… Özkan hem Uluğbay’ın yakın dostu hem de oğlu Çağlar’ın nikah tanığıydı. Eşi Nedret Uluğbay’ın telefonu ile şoke edici haberi alır almaz, üzerinde eşofman ile Beta Sitesi’ne koştu. Uluğbay önce Trafik Hastanesi’ne ardından Başkent Hastanesi’ne kaldırıldı. Üç saat süren bir ameliyat ve uzun soluklu tedavi süreci sonrası mucizevi bir şekilde hayata tutunmayı başardı. Bu süreçte en büyük katkıyı veren isim de Prof. Mehmet Haberal oldu.
ÜLKE 2001 KRİZİNE DOĞRU İLERLİYOR
İntihar girişimi önce Ankara, sonra da bütün Türkiye’de şok etkisi yarattı. Yurt dışındaki ekonomi ve finans çevreleri de bu olayı konuşmaya başladı. Başbakan Ecevit’e “Geçmiş olsun” telefonları yağıyordu. Ecevit, intihar girişimi için yaptığı ilk değerlendirmede “Kendisi olağanüstü duyarlı ve sorumluluk sahibi bir kişidir. Dünyasında ne fırtınalar estiğini bilemeyiz. Özellikle IMF ile yapılan görüşmeler onu bunalttı” dedi. Uluğbay, DSP-MHP-ANAP’ın kurduğu 57. hükümette Ekonomi ve Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanlığı’na getirilmişti. Hazine Müsteşarlığı’nın politikalarını şekillendirirken, uluslararası finans çevreleri ile de temas içindeydi. IMF ile Türkiye arasındaki müzakereleri yürütüyordu. Ekonomideki bıçak sırtı sorunlar giderek artıyor, Türkiye 2001 krizine doğru hızla ilerliyordu. Bu kritik ve stresli ortamda günde 2-3 saat uyuyor, öğle yemeklerini de sadece bir elma ile geçiştiriyordu.
TETİĞİ NEDEN ÇEKTİ?
Uluğbay, hastaneden taburcu olduktan sonra kendisini intihar girişimine sürükleyen olaylar zincirini anlatmadı. Yazılı bir açıklama ile yetindi. “Karşılaştığım sorunları paylaşmak yerine çoğu kez kendime sakladım. İçinde bulunduğum ortam, faydalı hizmet üretebilme umudumu olumsuz etkiledi. Yaşamıma son verme kararı alıp uyguladım. Allah’ın bir lütfu, bu girişimim başarısız oldu. Bu olay bana çalışmanın yanı sıra, tatilin de sağlık için vazgeçilmez olduğunu ve sorunları kendimizde biriktirmeyip paylaşarak çözüm üretmeyi öğretti” dedi. Uluğbay bir süre sonra Bakanlık görevinden ayrıldı, siyaset sahnesinden de çekildi.
Mermi dilini parçalayıp alnından çıktı
Uluğbay, 38’lik Smith Wesson marka toplu tabancayı çenesinin altına dayayıp ateşledi. Çenesinin altında giren mermi, dilini parçaladı ve alnından çıktı.
YOĞUN BİR STRES İÇİNDEYİM
İntihar girişiminden tam 12 yıl sonra 2011 yılında ANAP’lı Maliye eski Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, Uluğbay’ı aradı ve görüşmek istediğini söyledi. İki eski bakan buluştular. Alptemoçin o günlerde “Özal’dan sonra, Kaybolan Yıllar” adını verdiği bir kitap üzerinde çalışıyordu. Kitabında Turgut Özal, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Tansu Çiller’in Başbakanlık dönemlerini ve yaşanan önemli olayları anlatacaktı. Bu kitapta intihar girişimine de yer vermek istiyordu.

Olayın nedenini ilk ağızdan dinlerken, Uluğbay, Alptemoçin’e şunları anlatacaktı: “Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum nedeniyle yoğun bir stres içindeydim. 60 milyar dolar borç ödememiz gerekiyordu. Ekonomi bıçak sırtıydı. Bankalara el konulacağı dedikoduları vardı. Bu ortamda devalüasyon yapılacağına dair, Mesut Yılmaz’a bilgi verdiğim söylentisi ortaya atıldı. Ülkenin içinde bulunduğu sıkıntıları ben 24 saat yaşıyor, stres içinde çözüm arıyordum. Evinize icra geldi ne yaparsınız? Çıkış yollarından biri intihardır. İnsanların bireysel olarak yaşadığını ben ülkem için yaşadım. Bir an geldi o irrasyonel kararı uyguladım.” Uluğbay, Tokyo’da Maliye Müşavirliği görevinde bulunurken Japon politikacıların bir başarısızlık ya da hata karşısında “Harakiri” yaparak intiharı seçtiklerine şahit olmuştu. Kendisi için hayatına son verme kararı sırasındaki bilinçaltında, belki de Japonların bu tavrı vardı. Ölümü seçse de hayata tutundu. Uluğbay, bugün 81 yaşında ve gözlerden uzak biçimde yaşamını sürdürüyor.