Yılların kronik hale getirdiği Suriyeli sığınmacılar konusu, Putin sayesinde Türkiye gündemine geldi. Eğer Putin bu konuyu gündeme getirmese, bu konuyu medyada dile getiren kim olursa olsun hainlikle yaftalanıyordu. Esat’ın Putin zorlaması ile uzattığı zeytin dalına, Sayın Erdoğan sanki aralarında hiçbir şey olmamış, can ciğer kuzu sarmasıymış gibi, yumuşak bir ifade ile cevap verdi.
Suriye’ye bu müdahalenin, gelecekte ülkenin başına neler açacağı öngörülememişti. Tıpkı ben ekonomistim diyen sayın Erdoğan’nın, dünyada örneği olmayan ”faiz sebep enflasyon sonuç” inadı ile içine düştüğümüz ekonomik yangın gibi! Batılı Emperyalistler, Orta doğu senaryosunu yıllar önce yazdı. Çeşitli oyunlar kurarak biz proje gereği tuzağa düşürüldük. Stratejik Derinlik kitabının yazarı ve bu hareketin büyük oranda sorumlusu, suskun Sayın Davutoğlu konuşmadığı için olayın gerçekleri ortaya çıkmıyor.
Şehitler verildi, ocaklara ateş düştü. 100 milyarları aşan ekonomik kayıplar ve 10 milyonu aşan sayıda ülkeye gelen sığınmacılar…
Ülkede yaşanan Suriye konusunun sorumluları konuştuğunda hep, doğup büyüdüğüm kent Malatya’da yaşanmış bir öyküyü hatırlarım. Genç Cumhuriyet’in büyük sanayi hamlelerinden biri de “Malatya Mensucat Fabrikası’’ idi. Sadece bir fabrika değil, bir kültür abidesi idi. İçinde konferans salonları, Sinema salonu, Olimpik yüzme havuzu, havuz başında kutlanan Cumhuriyet bayramları, konserler ve düğünler yapılırdı. Fabrika çıkışında kuşku uyandıran kişiler aranırdı. Uzun yıllar işçi olarak çalışan Bücür (kısa) Hacı ufak tefek tanınan bir insandı. Bir akşam çıkışta ufacık olan Bücür Hacı’nın kalınlaştığının farkında olan görevliler, Hacı’yı kontrol odasına alıp üstündekileri çıkar dediklerinde, beline goblen kumaş sardığını görüp, kumaşın ucundan toplamaya başlayınca Hacı da kendi etrafında dönüyor. Güvenlik bu sırada, ‘’Yıllarca burada çalışıyorsun, utanmıyor musun’’ deyince Hacı” Beg (bey) ‘’Bunu da belime kim doladı” der!
Vatandaş da sormaz mı “Suriye’yi belimize kim doladı?’’’
Suriye konusunda, milliyetçi ortak sesini çıkarmasa da sığınmacılar Türkiye’nin gerçek “BEKA SURUNUDUR”.
Her iki ülke liderinin kendi aralarında bu yumuşama söylemleri son derece olumludur. Onlar konuşa dursun…
Sayın Özel, kamuoyunun Suriye konusunda sizden çok önemli beklentileri var.
Birinci parti oluşunuz, batı ile olan yakın temaslarınız, Sosyalist Enternasyonal’da Başkan Yardımcılığınız size olan saygınlığın bir göstergesi. Parti olarak dış ilişkiler konusunda da güçlü bir kadroya da sahipsiniz.
Sayın Özel: Esat’la görüşme talebinizin kabulü son derece önemli. Bu sığınmacılar sorunu sadece bizim sorunumuz değildir. Bizi ne kadar ilgilendiriyorsa, AB’yi de aynı oranda ilgilendiriyor. Bu konu uzmanlarca etraflıca anlatılırsa, AB’de taşın altına elini koyacaktır. Eğer bu desteği vermeye yanaşmazlarsa sığınmacı yağmuruna tutulmalarının kaçınılmaz olduğu da AB’ye iyice anlatılmalıdır.
Türkiye ile birlikte AB, harap olan Suriye’nin yeniden yapılanması yanında,
AB ülkeleri sanayide ki fason işlerini Suriye’ye yayarak işsizlik de ortadan kalkabilir. Sığınmacıların ülkelerine dönmesi, Suriye sanayisini de ayağa kaldıracaklar.
Bu birliktelikler sağlanıp, sığınmacılar ülkelerine dönünce, BM’de geniş kamuoyu yaratılarak Suriye’nin toprak bütünlüğü gündeme getirildiğin de, ABD zorunlu olarak oradan çekilecektir. Suriye ile birlikte katil sürüsü da mecburen Fırat’ın doğusundan defolup gidecektir.
HAYDİ CHP…
SON SÖZ: “Düşünmek zor zanaattır. Bu yüzden çoğu insan sürüyü takip eder.” CARL GUSTAV JUNG