Yine bir Kurban Bayramını idrak ediyoruz. Dualarımızı gökyüzüne gönderiyor, içimizde bir umutla bayramın barış, huzur ve güzellik getirmesini diliyoruz. Bayramlar, sadece etlerin dağıtıldığı, sofraların donatıldığı günler değildir. Bayramlar, insanın insanla yeniden buluştuğu, vicdanın sesini duyduğu, merhametin toplumda yankı bulduğu zamanlardır.

Ne var ki bu bayram, birçok hanede burukluk var. Cezaevlerinde, adaleti bekleyen nice insan; genç yaşta fikirlerinden ötürü hapsedilenler, delilsiz, belirsiz dosyalarla özgürlüğünden edilenler… Bir bayram sabahı, demir kapıların ardında değil, sevdiklerinin yanında uyanmayı hak etmiyorlar mı?

Ve emekliler… Bir ömrü çalışarak geçirmiş, ülkesine on yıllarca hizmet etmiş insanlar… Bugün en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hâle getirilmişler. Market raflarında etin yanına yaklaşamayan, kurban kesmek şöyle dursun, bayramda torununa harçlık veremeyecek duruma düşen milyonlarca emekli… Onlar da bu toplumun onurlu bireyleri değil mi?

Tabi emekliler gibi tüm çalışanlar, işçiler, memurlar, çiftçiler, köylüler, asgari ücretliler, dar gelirliler, küçük esnaflar…

Hepsinin, hepimizin kaderi aynı…

Bayramlar, yalnızca güçlülerin değil, güçsüzlerin de yüzünün güldüğü günler olmalı. Gerçek bayram, adaletin yerini bulduğu, baskıların sona erdiği, herkesin eşit nefes aldığı bir ülkede kutlanır. Gerçek bayram, sofraya konulan lokmadan çok, o sofraya oturabilen herkesle anlam kazanır.

Bu bayram vesilesiyle; dilerim ki masumlar özgürlüklerine kavuşur. Dilerim ki düşünmek suç olmaktan çıkar. Dilerim ki emeklilerimizin boynu bükülmez, torunlarına bir bayram şekeri alacak gücü bulabilirler kendilerinde. Çalışanlar, çalışmalar, işsizler, memurlar kısaca herkes sofralarına gönül rahatlığıyla oturur.

Ve dilerim ki iktidarlar, adaleti ve vicdanı hatırlar.

Çünkü gerçek bayram, herkesin bayramıdır.

Bayramınız, bayram gibi olsun.