Meydanlarda Kürtçe “biji” ve “serok” seslenişi çoğalmaya başladı. Böylece seçim sandığının yaklaştığını anladık.

İlk:

“Biji Apo”...

“Serok Apo”...

Vardı...

İkisini de açık havada, kapalı mekanda söylemek yasaktı. Söyleyen dile biber sürülürdü.

Sonra!

Biji Selahattin.

Biji Ahmet...

Biji Mithat...

Bijiler çoğaldı.

Seroklar arttı.

Gele gele 2022 yılının Ekim ayında Diyarbakır meydanında başı türbanlı genç kızın; “Biji Tayyip... Serok Erdoğan...” diye mikrofondan bağırarak; kürsü önünde toplanan Kürt vatandaşları coşturmasına kadar geldik.

★★★

Çok tuhaf!

“Biji Tayyip” ve “Serok Erdoğan” diye bağırmak; demokrasi, özgürlük, eşitlik, ortak vatanda bölünmeden birlikte huzur içinde yaşama hürriyetinin geldiğinin ve “ret, inkar, asimilasyonun bittiğinin” göstergesi sayılıyor. Fakat “Biji Selahattin” ve “Serok Demirtaş” diye fısıldayanlar, bölücü, terörist, Amerikan uşağı, Allahsız, kitapsız, ateist diye yaftalanıyor.

Ölçü kalmadı.

Ayar şaştı.

Diyarbakır meydanında “Biji Serok Tayyip Erdoğan” diye alkışlanarak Kürt oylarının akması istenen yönün son durağında bekleyen partili Cumhurbaşkanı, “Edirne cezaevinde yatan Kürt değil...” diye soy, sop, kimlik sondajından çıkardığı analiz sonucunu da açıkladı.

Edirne’de yatıyor.

O, Kürt değil.

İmralı’da yatıyor.

İşte o, Kürt.

Biji Apo!

Mirin (öl) Selahattin!

★★★

Yapılan anketlerin ortaya koyduğu gerçeğe göre Kürt vatandaşların çoğunluğu bu yaklaşan seçimde “İmralı’da yatan Biji Abdullah Öcalan’ın ya da Ankara’da Saray’da oturan Biji Serok Tayyip Erdoğan”ın ağzına değil “Edirne Cezaevinde yatan Biji Selahattin”in diyeceğine ve işaretine bakıyor. Başlangıçta Biji Selahattin, ışığı olmayan ölü bir yıldızdı. Nasıl ki ay, ışığını güneşten alıyorsa Selahattin Demirtaş da siyasi varlığını PKK kurucusu Abdullah Öcalan’dan alıyordu. Onun dışına çıkamıyor, düşüncesini Meclis’e taşıyordu. Zaman aktı, ışıksız yıldız “biji Selahattin” kendi ışığı olan bir lidere dönüştü ve anketlere göre Kürt vatandaşların çoğunluğu bugün onun ağzına ve işaretine bakmaya başladı.

Zaman elektir.

Hiç durmaz, eler.

Zaman acımasızdır.

Vakti geleni öldürür.

Zaman terör siyasetçisi PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ı eledi, yaşarken ölü yaptı. PKK’nın bile artık Öcalan’ı dinlemediğini ilan eden haberler okuyorum. Kürt vatandaşlar çoğunlukla; “PKK’nın misilleme olarak öldürdüğü polis ve asker ailelerinin acılarını paylaşıyorum. Siyasetin sorumluluğu şiddet dışı çözümlerde ısrarcı olmaktır. Ölümleri durdurmaktır. Şiddetin her türlüsüne karşı çıkacağız. Kan kanla yıkanmaz, bunu biliyoruz. Çok öldük, çok üzüldük. Demokratik siyasette ısrarcı olacağız. Bunun herkes tarafından bilinmesini isterim” diyerek hapishaneden avukatları aracılığıyla açıklama yapan Selahattin Demirtaş’ı dinliyor. Demirtaş’ın artık kendi ışığı var. PKK, bu yüzden onu da tehdit ediyor.

★★★

Diyarbakır meydanında başı türbanlı hanım kızın kürsü önünde toplanmış Kürt vatandaşları oy vermeye çağırmak için; “Biji Tayyip... Serok Erdoğan...” diye bağırmak yerine; “20 yıl içinde uyguladığı tutarlı ekonomik politika ve yaptığı ileri buluşlar ile Diyarbakır’ı İzmir’den daha kalkınmış bir kent yapan Başkan Tayyip Erdoğan...” diye coşku vermesini beklerdik.

Diyarbakır!

İzmir olmalıydı.

Olamadı.

Van!

Eskişehir olmalıydı.

Olamadı.

Ağrı!

Rize olmalıydı.

Olamadı.

20 yıl önce Türkiye’nin dolasıyla Diyarbakır, Van, Ağrı’nın dünya ekonomisi içindeki payı yüzde 0.77 idi. Yani yüzde 1’in altındaydı. 20 yıl sonra bugün Türkiye’nin dolasıyla Diyarbakır, Van, Ağrı’nın dünya ekonomisindeki payı yine yüzde 1’in altında; yüzde 0.86’da kaldı.

Bu yüzden!

Bijiler çoğaldı.

Seroklar arttı.