Uyuşturucu kullanımının yaygınlaştığını herkes biliyor, kabul ediyor. Gittiğiniz en küçük ilçede bile uyuşturucu belasından söz ediliyor. Anne babalar evlatlarını bulundukları çevreden uzak tutabilmek için başka yerlere göç ediyor. Ama, bu illetten kurtarmaları öyle kolay kolay mümkün olmuyor.

İçişleri Bakanlığı yakalıyor, adalete teslim ediyor. Cezaevlerinde 146 bin uyuşturucu suçlusu var. Yabancı ülkelerden gelenler arasında uyuşturucu kullanan ve satanların gelinen durumda önemli rolleri olduğu da biliniyor.

CANLI OLARAK ÖLÜYORUZ

Zafer Partisi yetkilileri, evlatları uyuşturucu batağındaki anne ve babalarla bir araya geldi. Anne-babalar basına kapalı toplantıda yaşadıklarını anlattı. Dün, bu köşede anne-babaların anlatımlarına yer vermiştik. Bugün de devam ediyoruz:

Söz alan birinci baba: “Bir gece uyandım, silahımı aldım ve çocuğumu uyurken vurmak istedim. Eşim engel oldu. Anne kalbi beni durdurdu. Hiçbir parti bize yer açmadı. TV’lerde hiç yer almıyoruz. Bizleri kimse bilgilendirmiyor.

Biz ölüyoruz, ölüyoruz, ölüyoruz. Hepimiz canlı olarak ölüyoruz. Tepeden inme insanların yetkili konumlara gelmesiyle biz bu işi bir yere götüremeyiz. Hepimiz birer deliyiz. Çocuklarımız bizi deli etti. Çocuğum 3 yıldır hapiste ve biz çıkarsa diye korkuyoruz.”

BU KIZIMIZ YERDE YATIYORDU

Söz alan beşinci anne: (18 yaşında bir kızı göstererek) “Bu kızımızı bu sabah AŞTİ’de (Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali) yerde yatarken buldum. Kimse ilgilenmiyordu. Onu aldım buraya getirdim. Kız bir yıldır madde kullanıyormuş. Buradan sonra da onu tedaviye götüreceğiz.

Çocuklarımız zombi gibi oldu. İnsan çocuğunun ölmesini ister mi hiç? Ben istedim... 15 senedir bağımlı annesiyim. Evladım lise 2’de başladı. Bağımlı hasta olunca, aile de hasta oluyor. Çocuklarımız hapiste de içiyor ve başka maddelere de alıştırılıyor.”

UYUŞMUŞ TÜRKİYE’YE DÖNDÜ

Söz alan altıncı anne: “Çocuklarımızın bizi kesmesini mi bekliyoruz. Böyle kesilen anne baba çok. Onlara iş sağlanmalı ve tedavileri için arınma köyleri açılmalı. Korku ve endişe içindeyiz. 5 dakika sonra ne yaşayacağımızı bilmiyoruz. Bunu düşünmekten bıktım. Allah korkusu olmasa intihar ederim. Çocuklarımız ölüyor, bundan daha ötesi yok. Baronlar zenginlik içinde, benim oğlum neden ölüyor?

Ötenazi yasak, öyleyse neden bağımlıların tedavisi kendisine bırakılıyor. Tedavisizlik de bir ötenazi değil mi? Üretken Türkiye, uyuşmuş Türkiye’ye döndü. Bizler ilkokul mezunuyuz ama hepimiz birer kimyager, öğretmen, hukukçu, doktor olduk. Ailelerin bilinçlenmesi lazım. Her hâlükârda bütün acılar annelere değiyor. Artık sentetik etamin bağımlılığı bile var. Dünyadaki bütün çocuklar bizim. Devlet çocuklarımızı, torunlarımızı korumayacaksa, devlet neden var?

EVLATLARIMIZI HAŞERE GİBİ GÖRÜYORLAR

Söz alan ikinci baba: “Kimyasal bir terörle karşı karşıyayız. Bu ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Bu biyopsikososyal bir sorun. Çocuklarımız için sürdürülebilir iyileşme gerekir. Meclis’te uyuşturucuyla mücadele komisyonu bile yok. Ailelere ‘çocuklarınıza sahip çıkamamanız sizin ayıbınız’ diyenlere soruyorum, sınırına, sokağına sahip çıkamayan devletin ayıbını da biz mi yaşayacağız?

Önleyici eğitim şart. Aile hekimlerine rehberlik eğitimi verilmeli. Biz mürit de müşteri de olmayız. Biz anne babayız. Çocuklarımızı haşere gibi görüyorlar. Ortada bir nesil yitimi var. Seferberlik ilan etmeliyiz. Ben bizi eleştirenlere, çocuklarımızı dışlayanlara ‘Allah sizi kurtarsın, size yardım etsin’ diyorum. Çünkü biz yaşadık ya onlar da yaşarsa asıl bunu düşünsünler.”

BİR GECE ÇOCUĞUMU BIÇAKLADIM

Söz alan yedinci anne: “Evladım 27 yaşında ve 12 yıldır bağımlı. Oğlum Uşak’ta bu bataklığa düştü. O zaman çalışıyordu. Maddi manevi bittik. Çocuklarımız ve aileler dışlanıyor. Eşim 20 yıl oldu vefat edeli. İş bulamıyorlar. Ailece kötü durumdayız. Bir parti yöneticisi bana, ‘Çocuklarınıza sahip çıksaydınız’ dedi.

Bir gece çocuğumu bıçakladım. İnsan çocuğunu bıçaklar mı hiç? Utandım bundan. Evdeki her şeyi sattırmıştı ve en sonunda evi sattırmak istedi bana. İşte bu olaydan dolayı da ben beş yıl cezaevinde yattım.

EVLATTAN ASLA VAZGEÇİLMİYOR

Söz alan sekizinci anne: “Evladım, iğne vuran eroinci oldu. Her gün yeni bir eşya satardık. En sonunda enfeksiyon kaptı. Kolu bacağı kesilecek hale geldi ama vazgeçmedi. Sonunda ‘Evi satalım’ dedi ve ben de ‘Hayır’ deyince evi yaktı. 2 sene o eşyasız yanık evde oturdum. Millet oğluma rezil gibi bakıyor. 10 yaşında torunum var. Madde bulmaya gider, çocuğunun yanına gitmezdi.

Hapiste bağımlıya iş vermiyorlar, dışarıda da vermiyorlar. 34 yaşında oğlum evde kablo soyuyor ve oradan gelen parayla uyuşturucu alıyor. Beni bıçakla kovaladı. Ramazan’da pide param bile yoktu. Hiçbir şeyim yok. Para koymuyor ama insan evladından asla vazgeçemiyor.”

KEFENLE MECLİS’E

Söz alan dokuzuncu anne: “Oğlum 6 yıldır cezaevinde. 20 gün önce tahliye edildi. Her bağımlının farklı kişi olduğu unutulmamalı. Bu çok büyük bir yara. 12 daireli apartmanın beş dairesinde bağımlı var. Aklıma gelmezdi çocuğumun bağımlı olacağı. Anneler gününü kutlamayacağız. 500 kefen yaptırıp TBMM’nin önüne gideceğiz.”

Anne babaların toplantısı, Genel Başkan Ümit Özdağ’ın basına açık konuşmasıyla tamamlandı. Onlara “Yılmayan anneler, babalar” deniliyor. Nisan ayında da sorunlara çözüm önerileri kamuoyuna açıklanacak.