CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’u dinliyorum.
TBMM kürsüsünde ve milletin kendilerini temsil etmek üzere seçip Ankara’ya gönderdiği milletvekillerine sesleniyor:
“Hatay’da biliyorsunuz şu ana kadar yaklaşık 100 bin çadır dağıtıldı ama Hatay’daki evsiz kalmış hane sayısı 302 bin, yani acilen bizim 200 bin çadıra ihtiyacımız var. Biz bunu diğer vekil arkadaşlarla birlikte her gün her gün söylüyoruz ama biz söylüyoruz biz duyuyoruz. Ne yazık ki bugün insanımız çaresiz, Hatay’daki insanımız perişan hâlde. Buradan diyoruz ki: Lütfen çadır, çadır, çadır...”
“Hatay’da toplam 350 bin bina stokunun yarısı hasarlı yıkık veya az hasarlıdır. Ne yazık ki Hatay’da tablo bu şekildedir ama Hatay’da ikinci bir dram yaşanıyor şu anda. Siz hiç, seranın altında 15 kişilik ailenizle birlikte otuz gündür yaşadınız mı? Siz hiç, bir arabanın içinde eşinizle, çocuklarınızla otuz gündür yaşadınız mı? Siz hiç, otuz gündür bir banyo yapmadığınız oldu mu? Siz, bir tuvalete gitmek için 500-600 metre yürüdüğünüz oldu mu? Ne yazık ki Hatay’da tablo budur...”
“600-700 bin civarında insanımız Hatay’ın dışına çıktı; bu çaresizlikten bir an önce kurtulmak için. Bunların dönmeleri için diyoruz ki: Lütfen, bunlara en azından acilen çadır, acilen konteyner. Biz diyoruz ki bize çadır verilmiyor ama vatandaş gelip benden çadır bekliyor, telefonlarım susmuyor. Her zaman diyor ki: ‘Ben Hatay’a geri dönmek istiyorum ama çadır bulamazsam nerede kalacağım?’”
“Hatay’da şu an bir iş yeri bile açık değil, tek bir iş yeri bile. Esnaf battı gitti, fabrikalar sahipleri battı gitti, buradaki insanımız orada perişan...”
★★★
Mehmet Bey’i dinledikten sonra Hatay’da bu işlerle bizzat uğraşan resmi yetkilileri aradım.
Onlardan dinlediklerim de Mehmet Güzelmansur’u destekler nitelikte.
Hatay’a 110 bin çadır gitmiş. Yani 192 bin hanede oturanlar için hâlâ çadır lazım.
Devlet, “az hasarlı”, “hasarsız” raporu verdiği evlerin sahiplerine çadır vermek istemiyor ve bu nedenle 110 bin çadırın yeterli olduğunu düşünüyor.
Ancak o evlerin sahipleri de tedirgin ve çadır istiyor. Bir de evlerinde kaldıkları halde artçı sarsıntılar sırasında kalmak için çadır isteyenler varmış.
Devlet karşılamadığı bu tür çadır taleplerine “korku çadırı”, “tedbir çadırı” gibi isimler takmış.
Mehmet Bey, ne yazık ki “hijyen sorunu” diye genelleyebileceğimiz banyo, tuvalet gibi konularda da haklı.
Çadır kentlerde ciddi hijyen sorunları oluyor. İnsanlar gerçekten tuvalet için 10 dakika yürüyüp, sıra beklemek zorunda kalıyor. Tuvaletlerin temizliği de sorun.
Duş almak ise bölgede gerçekten büyük bir lükse dönüşmüş.
Diğer taraftan Kahramanmaraş, Adıyaman ve Gaziantep gibi, Hatay’ın kendi belediyeleri de maddi olarak iflas etmiş vaziyette. Hepsi borç batağında ve eleman sıkıntısı çekiyor.
Allah’tan İstanbul, İzmir, Bursa, Konya, Denizli, Kocaeli, Kadıköy, Sarıyer gibi 70 irili ufaklı belediye Hatay’a ekip göndermiş ve çok zorlansalar da hizmet yetiştirmeye çalışıyorlar.
Hatay’da su ve kanalizasyon sistemi çökmüş.
İçme suyu sorunu devam ediyor.
Önceki gün 0.50 litrelik 1 milyon 800 bin şişe (32 tır) su ulaşsa da taşıma suyla değirmen dönmüyor. Su ve kanalizasyon konusundaki altyapı sorunu çözülmedikçe kentte hijyen sorunu devam edecek.
Bu arada enkaz kaldırma işlemi iki aşamalı (haliyle iki ihaleli) yürüyor. İlki enkazı belirlenen güvenli bir alana taşıma. İkincisi enkazı ayrıştırma. Ayrıştırılan enkazdaki değerli metaller emniyet güçlerine teslim ediliyor. Demir gibi inşaat malzemeleri ise ihaleyi alan şirketlerle alacaklarından mahsuplaşıyor.
11 bölgede yıkık binalarda enkaz kaldırma süreci kamu araçlarıyla yürütülüyor.
10 bölgede ise hasarlı binaların yıkımı için ihaleler yapıldı. İşlerin üç ayda tamamlanması isteniyor ama yetkililer, enkaz kaldırma sürecinin dahi bir yılı bulacağını söylüyor.
Enkaz kaldırma, yıkım süreçleri devam ederken de Hatay’da dükkanların açılması, esnafın işbaşı yapması imkânsız. Yani borç erteleme gibi önlemler dertlere derman olmuyor.
Anlayacağınız, hiçbir şey iktidara yakın televizyon kanallarındaki gibi güllük gülistanlık değil.
Deprem yaşayan illerin hâlâ çok büyük sorunları ve ihtiyaçları var.
AK Parti yöneticileri, “Çadır yok” diyenlerle Bursaspor-Amedspor maçında Yeşil, Beyaz Toros pankartları açanları bir tutsa da biz başta Güzelmansur olmak üzere, bölgenin dertlerine dikkat çeken herkesin çığlıklarına kulak vermek zorundayız.
Bu çığlığı duyun lütfen!