Dilimize girip yerleşmiş konfor; günlük hayatı kolaylaştıran maddi, manevi, psikolojik, biyolojik rahatlık demek.

Çağın konforu.

Ülkenin konforu.

Aile, mahalle.

Politika konforu.

Her ülkede siyasetin de bir konforu var; parti yönetimine yeni gelenler, eskilerin doğru adımlar atarak çalışıp biriktirdiklerini konfor olarak kullanır. Partilerini iktidara ve ülkelerini de daha güzel günlere taşırlar. Ya da eskilerin eksik, berbat, tembel, hımbıl beceriksizce yol alışlarını tekrarlayıp siyasi ömürlerini bitirir, partilerini de tabela partisi haline sokarlar.

★★★

Sandık günü yaklaşıyor. 46 gün sonra 31 Mart’ da 57 milyon seçmen 30 büyük kent, 51 kent, 921 ilçede ve köylerde sandığa gidecek.  Vatandaş, tek zarfın içine 4 farklı renkte oy pusulası koyarak; yaşadığı şehirde, ilçede ve köyde yönetimde görmek istediğini seçecek.

Bu seçimin konforu:

Vatandaşın isyanı.

İktidara halk öfkesi.

Bu seçimde kentlerde vatandaşın, iktidara karşı kızgınlık, kırgınlık, umutsuzluk ile bulamaç edip biriktirdiği toplumsal muhalefeti, ana muhalefet partisinin “isim konuşma şablonunu” deldi geçti.

★★★

Ülkenin kader seçimi!

Tayyip Erdoğan ile yeter artık gitsin noktasına gelindi ise bu; ana muhalefetin sunabildiği güven ile değil; vatandaşın iktidara karşı yükseltmeye karar verdiği “kitle muhalefeti” sayesinde olacak. AKP’den ve MHP’den oy kaymaları muhalefet adaylarına akacaksa; bu vatandaşın iktidara karşı hazırladığı öfkeli sandık yumruğunun meyvesi sayılacak. Her ağacın kurudu kendi özünden. İktidar kendi bitişini kendi hazırladı. Ucuz belediye lokantası kuyruğundaki emekli sayısı ile üniversiteli öğrenici sayısına bak, gör gerçeği!

★★★

Ana muhalefet 460 gün isim konuştu. 46 gün kaldı hala isim konuşuyor. Benim adamım, senin adayın, benim yol arkadaşım, senin film artistin çekişmesi yaşandı. Kurultay’da gönderilen eski genel başkan kimlerin milletvekili, kimlerin belediye başkanı olacağına “ön seçimle” karar verileceğini yani parti içi demokrasinin işletileceğini söylemişti.

Sözünde durmadı.

★★★

100 yıllık partinin kurultayında seçilerek yenilenen Genel Başkan, dağılmış, bölünmüş, iç çatışmaya girmiş bir partiyi kucağında buldu. O da bir önceki genel başkan gibi “parti içi demokrasinin ön seçim terazisi ile tartılacağı” sözünü verdi.

O da yapmadı.

İsim konuştular.

Ana muhalefet partisi halkın önünde “benlik, bencillik, sen- ben, bizim ekip çekişmesine gömülmüş” siyasetten geçinenler kulübü durumuna düşürüldü.

★★★

Ön seçim yapılabilseydi; kentin ya da ilçe halkının içinden lider ışığı, yönetim becerisi olan yeni isimler doğacaktı. Bu isimler; “onlar kentimizde neyi kötü yaptı, bizi seçerseniz neyi iyi yapacağız” diye anlatmaya başlayacaklar ve yanlarında da “iktidarın inşaat rantı ve soyguna dayalı yönetiminin büyüttüğü kent sorunlarını çözecek bilgili, namuslu, siyaseti zenginleşme aracı saymayacak bir uzmanlar kadrosu” ile halkın önüne çıkacaklardı.

Halk, bu seçimde bunu görmeliydi. İktidar adayları ile muhalefet adaylarını; “liderlik ışığı olan yeniler ile ışığı pırpır eden eski kent soyguncuları” kıyaslaması yaparak sandığa gidilmeliydi.

★★★ 

Olmadı.

Büyük kentlerde vatandaş ülkesinin kaderine yeniden hakim olacak bir “sandık yumruğu atmaya” mecbur kaldı, hazırlanıyor. 5 yıl önceki belediye seçimlerinde de bu yumruk İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve diğer büyük kentleri ana muhalefete kazandırmıştı.

Seçimin konforu:

Vatandaşın isyanı.

Halkın  muhalefeti!

Sandığa 46 gün kaldı; ana muhalefet, isim konuşma benciliğini bırakıp; hiç değilse kalan 46 gün içinde “kentlerde yoksulluk doğuran rezilce soygunu nasıl durduracağını” anlatmalı. 

Uzaya astronot çıktı yere siyasetçi olarak indi!

Uzaya 100’den fazla sefer yapmış uzay gemisine 55 milyon dolar koltuk bilet ücreti ödenerek astronot olarak binen Alper Gezeravcı, bu geziyi değersizleştirmeye çalışanlara rağmen ülke çapında halk desteği buldu. Ülkemize inci kolye takılması gibi manevi heyecan yarattı. Uzay ortamında 13 ayrı bilimsel deneyi de gerçekleştirmiş olması sevindirdi. Ancak uzaya astronot olarak çıktı Türkiye’ye siyasetçi olarak indi. İktidar partisi onu şimdi şehir şehir dolaştırarak kendi siyasi propagandasına alet ediyor. Alper Gezeravcı da uzay astronotluğunun siyasete alet edilmesine göz yumuyor. Onunla birlikte uzaya giden ve bilimsel deney yaparak dönen diğer 3 ülkenin astronotları kendilerini siyasete alet ettirmediler yine astronot olarak kaldılar.