Cumhuriyet karşıtlarının adliye koridorlarında yeşil bayrak açıp “Şeriat isteriz” diye bağırdığı...

Birçok yere “Yaşasın şeriat” diye afişler asıldığı...

Emekli bir milletvekilinin Atatürk ve silah arkadaşlarına “Soysuzlar” diye utanmazca hakaret ettiği, çirkin günlerden geçiyoruz!

Bu edepsizlikleri yapanlar hakkında soruşturma bile açılmaması, Türkiye’nin bir hukuk devleti olmaktan ne kadar uzaklaştığını gösteriyor.

★★★

Cumhuriyeti yıkmak için yapılan eylemler bana, 2015 yılında kaybettiğimiz büyük sanatçı Levent Kırca’yı hatırlattı.

Muhalif yapısıyla bilinen Cumhuriyet sevdalısı Levent Kırca, bir ödül gecesinde (Umur Bugay’dan başka) hiçbir sanatçının, “Cumhuriyet”ten söz etmemesini çok sert bir şekilde eleştirerek meslektaşlarına şöyle bağırmıştı:

“Yazıklar olsun arkadaşlar! Cumhuriyet gitti gider! Cumhuriyet’in olmadığı yerde sanat da olmaz, sinema da...

Ayrıca, siz korkakların sanatla ne işi olur? Sanat sizin neyinize?

Efendiler, bugün cesur olma, mert olma günüdür!

Gelin, birlik olalım, gün bugündür!

Şeref, haysiyet, onur, kişilik, dürüstlük, erdem... Bunlar hayvanlarda olmaz!

İnek anlamaz şereften filan... Öküz namuslu olsa ne yazar?

Hiç tanıdığınız şerefli bir merkep var mı? Köpek kişilikli olabilir mi?

Sözlüğe baktığınızda, bu meziyetlerin ancak insanlar tarafından taşınabileceğinden söz ediliyor. Bunlar insan olmanın şartı gibi...

Sizde bu meziyetler yoksa, çocuğunuza ne öğreteceksiniz? Neyi aşılayacaksınız ona?

Para kazan, insanları sömür, büyü ve akıllı ol mu diyeceksiniz?

Yazıklar olsun! Kula kulluk edenlere gerçekten yazıklar olsun!”

★★★

Hayatının son gününe kadar Cumhuriyet’i savunan Levent Kırca’nın bu konudaki üzüntüsü büyüktü... Onun yukarıdaki sözleri söyledikten 10 yıl sonra Türkiye “Şeriat çığlıklarının atıldığı, cumhuriyetin tartışıldığı” bir ülke haline geldi.

Atatürk, Batı uygarlığını işaret etmişti, fakat günümüzde rotamız Ortadoğu bataklığına çevrildi.

10 yıl kadar önce Prof. Dr. Celal Şengör de gidişattan duyduğu endişeyi “Türkiye kravatlı bir Afganistan olmak yolunda” diye dile getirmişti...

Bu kötü gidişatı ancak milletin sağduyusu durdurabilir. Nasıl mı?

Vatandaşın, sadece ekonominin çökmesini, enflasyonun can yakıcı hale gelmesini değil, hemen her alanda yaşanan olumsuzlukları aklının süzgecinden geçirip oyunu doğru kullanması gerekiyor. Başka kurtuluş yolu yok!

Verilen sözlere inansak mı? 

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Enflasyon yıl sonunda hızla düşecek” dedi.

Merkez Bankası yıl sonu enflasyonunu yüzde 36 olarak açıkladı... Önümüzdeki yıl ise yüzde 14 civarına düşeceğini iddia etti.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de:

“2028 itibarıyla fiyat istikrarını sağlamış olacağız. Yolculuk başlamış durumda... Mali sığlığı düzeltiyoruz. Daha da önemlisi bu kazanımları sürekli kılmak için yapısal reformlar uygulayacağız.” diye konuştu...

Bunların hepsi güzel sözler. Fakat bu tür müjdeleri o kadar çok duyduk ki, “Acaba inansak mı?” diye tereddüde düştük.

Söylenenlerin gerçekleşmesini hasret ve umutla bekliyoruz. Malum “Ümit fakirin ekmeğidir!”

TEBESSÜM

Cehennemin yolu...

Bir milletvekili kürsüde konuşurken, rakip parti sıralarından:

“Cehenneme git!” diye kızgın sesler yükselmiş.

Canı sıkılan konuşmacı, oturumu idare eden başkana dönüp “Ne oluyor?” diye soran gözlerle bakarken başkan:

“Devam ediniz sayın milletvekili” demiş “Meclis iç tüzüğüne göre cehenneme gitmek zorunda değilsiniz!”

GÜNÜN SÖZÜ

Kahramanlarımızı çakal sürülerine boğdurtmamalıyız!