Almanya'nın elendiği turnuvada ev sahibi olmak ancak Millilerimize yakışırdı. ‘Evet’ elendik ama turnuvaya da damga vurduk. Futbol otoritelerinin favori görmediği Türkiye 70 dakikalık periyotta oyunu domine etti, 5 dakikada yediği iki golle turnuvaya veda etti. Halbuki yarı finale kalsak hem politik kararlar alan UEFA’ya hem de bizi küçük gören Hollanda’ya tarihi bir ders verecektik ama olmadı.

UEFA POLİTİK KARAR ALDI

Avusturya maçında iki gol atarak bizleri sevince boğan Merih, karşılaşma sonrası yaptığı ‘bozkurt’ işareti ile adeta dünyanın gündemine oturmuştu. Alman lobisi UEFA’ya şikayette bulununca hükümetler arası diplomasi başlamış nihayetinde de ceza verilmişti. Ancak Almanların unuttuğu bir şey vardı. O çok eleştirilen Samet, Merih’i aratmayarak golünü attı hem de gururumuz Arda’nın asisti ile ancak ikinci yarıda yediğimiz gol de farklı değildi. Ardından bir gol daha gelince moralimiz bozuldu.

FARK ATACAKKEN ELENDİK

Hollanda etkili olamadığı gibi akıncılar gibi hücum eden Millilerimizi durdurmakta da güçlük çekti. Arda’nın bir topu direkte patladı, ikinci yarıda Kaan kaçırdı. Portakalların ise De Vrij’in attığı gole  kadar net bir gol pozisyonu bile yoktu. Hemen ardından Mert Müldür de kendi kalesine atınca yıkıldık. Maçın son anlarına kaçırdığımız goller damga vurdu. Saçımızı, başımızı yolduk, kahrolduk. Cenk, Kerem…

SANTRFORSUZ SİSTEM YIKTI

Yedek kulübesinde golcü oturtan Montella’yı epeyce eleştirdik. Hollanda’yı yenmiş olsaydık, “kazanan her zaman haklıdır” diyerek İtalyan Hoca’yı göklere çıkaracaktık.

Ancak elendik ve bu sistemin rakiplerin işine yarayacağı apaçık ortada… Cenk oyuna girdikten sonra kaç kez pozisyona girdiğimizi gördük. Kerem ve Semih oyuna geç alındı. Montella yorulan oyuncuları değiştirmekte geç kaldı. Güçlü rakiplere karşı top bizdeyken 3’lü defans, top rakipteyken 4-6-0 güçlü rakiplere karşı taktiğimiz oldu ama bu sistem her maç tutmaz.