Bu sonuç Jose Mourinho’nun iflası. Portekizli efsane mazide kalmış. Bunu daha önceki derbilerde de yazmıştım. Üçüncü kez Galatasaray’la oynuyorsunuz ve rakibinizin önünde bu kadar aciz durumlara düşüyorsunuz. Eğer Galatasaraylı futbolcular cömertçe pozisyonları harcamasaydı tarihi bir fark olması işten bile değildi. İlk yarının skoru 0-4 olabilirdi. Jose Mourinho bugün hâlâ Fenerbahçe’nin hocasıyla tarihi farkı kaçıran Galatasaraylı futbolculara teşekkür etmeli. Sürekli bahaneler, polemikler, saçma sapan hareketler. Jose sahada yok, saha dışında var. Maç bitiminde Okan Buruk’un burnunu sıkarak da artık yaptıklarına tüy dikti. Buruk taktiksel olarak ve hamleleriyle senin suyunu sahada sıktı. Sen iş işten geçtikten sonra burnunu sıksan ne yazar.
Galatasaray’ın üç gün önce Beşiktaş deplasmanında fiziksel ve zihinsel olarak dibe battığı bir ortamda Okan Buruk kibri bırakıp, dersler çıkarmış. Beşiktaş derbisindeki fantezi yerine gerçeklere dönüşle yine bir Kadıköy derbisini kusursuza yakın bir planla işledi. Fenerbahçe’nin üçlü savunmasını Osimhen-Barış ikilisi ile darmadağın etti. Burada Çağlar Söyüncü’nün felaket futbolunun etkisi de büyüktü. Barış, Çağlar’ı sırtına aldı aldı taşıdı. Ama o da zor olanı yapıp kolayları yapamadı. Net üç gol pozisyonunu harcayarak gerilimin tavan yapmasına neden oldu.
Fenerbahçe tanınmaz haldeydi. Nedir bu üçlü savunma aşkı. İçeriye şansla 2-1 giren bir Fenerbahçe ikinci yarıda da nasıl olur da oyuna ortak olamaz. Galatasaray’a ayak uyduramadı. Orta alanı verdi, dönen topları verdi, ikili mücadeleleri kaybetti. Uzatma anlarında Galatasaray 10 kişiyle Fenerbahçe yarı sahasında hücuma çıkıyorsa diyecek tek söz var: Galatasaray, Fenerbahçe’den daha iyi takım ve hak ederek kazandı.