Yeryüzündeki her canlının yaşamaya hakkı vardır.

Bu dünya sadece insanlar için yaratılmadı...

Kurdu-kuşu, kedisi-köpeği, hepsi yaşayacak!

Tanrı’nın emri bu.

Binlerce yıllık Türk geleneklerine göre de doğadaki tüm canlılara şefkatle davranılır, yeryüzündeki her yaratığın yaşam hakkı gözetilir.

Hal böyleyken, sokak köpekleri için “Ölüm fermanı” hazırlanıyor!

İktidar başıboş hayvanların yarattığı sorunları “yaşatarak çözmek” yerine “öldürerek çözmek” kararı aldı.

Vicdanları sızlatan, yürekleri yaralayan, acımasız bir karar bu!

Sokaklardaki can dostlarımızın devlet eliyle öldürülecek olması hayvanseverlerin haklı tepkilerine yol açtı.

★★★

Sokak hayvanlarının, özellikle köpeklerin 30 gün içinde sahiplenilmemesi halinde ‘UYUTULMALARI’ için düzenlenen yasa taslağının hazırlıkları ilerledi...

Tasarıda “öldürme” ifadesi yerine kullanılan “uyutulma” ifadesi “İdam fermanı” demek!

Uyutulmasına karar verilen sokak köpekleri, vücutlarına zehirli kimyasal madde enjekte edilerek öldürülecek. Uyuyacak ve bir daha uyanmayacaklar!

Hazırlanan yasa tasarısı, tüm hayvanseverleri kalbinden vurdu! 

Sokaklardaki can dostlarının yaşam haklarının acımasızca ellerinden alınmasına gönlü razı olmayan insanlar sokaklara döküldü.

Protestoların, önümüzdeki günlerde artarak devam edeceği anlaşılıyor.

“Önlem” deyince akla ilk olarak neden yok etmek geliyor?

Koskoca devlet başka bir çare bulamıyor mu?

★★★

Hazırlanan “katliam yasasına” gerekçe olarak “hayvanların sokaklarda hayati tehliken oluşturması” gösteriliyor.

Yasa Meclis’ten geçerse ülkede görülmemiş bir hayvan katliamının yaşanacağı kesindir.

Evet, sokaklarda başıboş dolaşan köpekler insanlar üzerinde tehlike oluşturuyor. Hastanelerin kuduz servisleri her gün, sokak köpekleri tarafından ısırılan insanlarla doluyor. Bu doğrudur, fakat...

Çare öldürmek midir?

Sokak köpeklerinin kontrolsüz biçimde üreyip çoğalmaları belediyelerin hatasıdır.

Kısırlaştırma programları doğru-dürüst uygulansa, hayvan barınakları ıslah edilse, sokaklarda dolaşan başıboş köpekler tehlike yaratmayacak hale gelir.

Sessiz, masum ve sevimli yaratıkların yaşam haklarının acımasızca ellerinden alınması hem vicdanları sızlatıyor, hem de uygar, modern bir devlete, inanınız ki, hiç yakışmıyor!

NOT: Bu satırların yazarını iki defa köpek ısırdı. Fakat o, hayvanları sevmeye devam ediyor.

Bodrum sahillerindeki KAÇAK yapılar!

Haber gazetelerde “Kaçaklara jet yıkım” diye verildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki “Deniz sahillerindeki kaçak yapılar yıkılacak” diye açıklama yaptıktan dört gün sonra ilk kepçe Bodrum Yalıkavak’ta vuruldu ve kaçak olan “özel beach” ile otoparkı kepçelerle yıkılıp yerle bir edildi.

Bu iyi ama yıkımlar devam edecek mi, belli değil!

Bakan Özhaseki mücadelenin kararlılıkla süreceğini söylüyor. Dileriz lâfta kalmaz!

Bu arada Bodrum sahillerinde yapımları devam eden koca koca binalar da var. Bunlar için inşaat ruhsatı alındığı söyleniyor. Fakat denize sıfır mesafede 4 katlı bina yapımına kimler izin veriyor, nasıl veriyorlar, belli değil!

Deniz kıyılarında yapılacak binaların sahilden belli bir uzaklıkta olması ve iki kattan fazla olmaması gerekiyor. Fakat, buna rağmen dört katlı yapı izni alınması kafaları bulandırıyor.

Vatandaşlar arasında “İşini bilen ya da adamını bulan izni koparıyor!” düşüncesi hâkim!

Bodrum’da rekor düzeydeki kaçak yapılaşma ve yağmalanan sahiller halkı çok rahatsız ediyor. Çünkü vatandaşlar için serbestçe denize girecek yerler hızla azalıyor!

GÜNÜN SÖZÜ

Kötülerin birleştiği yerde iyiler birleşmezse teker teker giderler!