Elim varmaz, gönlüm kaldırmaz, kalemim yazmaya kıyamaz ama sezgilerim bana “soğuk hava deposu yapmaya niyetliler” diyor.
Gidiş oraya!
Cumhurbaşkanı onaylar.
İttifak partileri destekler.
Soğuk hava deposu olur.
★★★
Dün Meclis, “soğuk hava deposu kıvamında” açıldı. Vatandaş çoğunluğunu oluşturan ve maaşlı çalışanların, ücretlinin, emeklinin, çiftçilerin alev olmuş sorunlarını; vergi yükünün ağırlığını, okulların kirliliğinden doğan salgın hastalıkların yayılma riskini, her alanda mafyalaşma, her boyutta çeteleşme, kayrılan işadamı ile birlik olup halktan toplanan vergileri belli bir zümreye dağıtarak, “sadakat ve itibar satın alma düzeni kurma” yoluyla “devleti tek kişiye teslim edilmiş parti devleti haline getirmenin” sebep olduğu derin çürüme Meclis’ten kaçırıldı.
★★★
Meclis açıldı!
Anayasa konuşacak!
Halkın güvenini yitirmiş.
İkinci parti olmuş.
Meclis’i alet ediyor.
Anayasa yapacak.
CEK!
CAK!
★★★
Ülkeyi, halkın Meclis’e gönderdiği milletvekilleri yönetmiyor. Türkiye’yi; “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” yönetiyor. Bu sistem halka güven vermedi. Türkiye’yi sorunlar yumağına çevirdi. En son; Cumhurbaşkanı ve Hazine Bakanı; “Enflasyonun belini kıracak, yurt dışından dolar akışını başlatacak” adımları attık dediler.
CEK!
CAK!
İle başladılar.
CEK!
CAK!
Devam ediyor.
★★★
New York’a gidip TÜRKEVİ binasında yine Türkiye’den gelmiş bankacılara; “2005-2007 döneminde 3 yılda Türkiye’ye sırasıyla; 25 milyar dolar, 30 milyar dolar, 32 milyar dolar yani 3 yılda 87 milyar dolar gelmişti. Şimdi 2025 yılında aynı rüzgar Türkiye’ye doğru esecek” konuşmaları yaptırıyorlar.
Türk bankacı!
CEK! CAK!
Hesabı açıyor!
Bu hesaba aslında dışarından yüksek faiz almak için 90 milyar dolar geldi ama henüz yetmedi. Faize karşı olan Cumhurbaşkanı, taze dolar gelsin diye yüksek faizci kesildi. Meclis, hiç değilse bu konuyu tartışmak için açılmalıydı.
★★★
Dışardan “dolar sahipleri Türkiye’ye CEK-CAK hesabına dolar getirsin” diye (90 milyar dolar getirdiler ama ne fayda) içeride maaşlar ile ücretler dondurulduğu için halk, temel gıdalarını bile almakta zorlanır oldu. Önümüz kış, halkın temel gıdaları soğan, patates, ekmek, mercimek de fiyat artışları devam ediyor. 240 gram ekmek büyük kentlerde 15 liraya çıktı çıkacak.
★★★
Meclis soğuk hava deposu olursa hiç değilse halkın temel gıda maddelerini depolar; kent pazarları ile marketlerine arz ederek; enflasyonun yıkıcılığından dar gelirliyi korur(!)
Çiftçi ekimden vazgeçti.
Meclis bu sorunu bile “tartışmayı ve çözüm önerisi olanlar varsa dinlemeyi kulak arkası ederek” açıldı.
★★★
Bana sorarsanız; halkın sorunlarını tartışıp çözüm üretmeyen bir meclis aylık maaşları 170 bin TL ile 233 bin TL’ye çıkarılmış; Avrupa ülkeleri içinde en yüksek milletvekili maaşı veren ve kendi maaşına zam yapan tek meclis olma durumuna düşürüldüğü için zaten soğuk hava deposu olmuş demektir.
★★★
İlkokula başlayan her 5 öğrencimizden 1’inin annesi ile babası “çocuğunun beslenme çantasına” yiyecek bir lokma koyamadan okula gönderiyor diye haberler yazılıyor. Büyük kentlerde anneler, babalar o kadar derin geçim sıkıntısına düştü ki, CHP’li belediyeler oylarını artırmak için “Kent Lokantaları açıp 4 çeşit yemeği 50 liradan atmaya başlayınca kapılarında kuyruk” oluşuyor.
★★★
Meclis!
Beslenme çantalarını.
Belediye lokantalarını.
Okulları temiz tutacak akıl, anlayış, kavrayış, dikkat ve idrakin yok edilişini tartışabilmeliydi. Hiç
değilse bunları açılış gününde gündem konusu yapmalıydı.
Abdi İpekçi’nin adı!
Yeniden yapılan spor salonundan Abdi İpekçi adı silindi mi? Neden silindi. Yenilenerek açılan salonun adı “Basketbol Gelişim Merkezi” diye ilan edildi. İçinde yine “CEK-CAK” olan umutlu konuşmalar yapıldı. Sözler verildi. Binayı yenileyerek; “Türk basketboluna yetenek kazandırma” da başlatılacak. Bina yaparak üniversite sayısını artırdık, ancak bilimsel yeteneğimiz santim kıpırdamadı. Şimdi de basketbol yeteneği bu bina ile şahlanacak. Tamam da Abdi İpekçi adını niçin kaldırdınız? İyi bir gazeteci, bağımsız kalabilen bir genel yayın müdürüydü. Gazetesini iktidar tecavüzünden koruduğu için okurları onu seviyordu, sayıyordu. Sevilen bir gazeteci olduğu için öldürüldü. Abdi İpekçi ne yaptı da kızdınız, adını binanın duvarından kazıdınız?