DEDİKODU

CHP'YE UYARI; KABADAYILIK YAPAYIM DERKEN ELİNDEKİLERİ DE KAÇIRMAYIN


Genel seçimlerde olduğu gibi yerel seçimlerde de bir baskın seçim olabilir mi?
Elbette olabilir.
Ki zaten bunun fitili ateşlendi.
Siz bakmayın AKP sözcüsü Mahir Ünal’ın “Erken yerel seçim gündemimizde yok” sözlerine.
AKP’nin gündeminde gerçekten olmayabilir. MHP ve BBP’nin talebi bir bakmışsınız CHP’den de destek görmüş ve sonunda AKP de “Eh ne yapalım, madem istiyorsunuz yerel seçimi de erkene alalım bari” kıvamına gelmiş oluverir.
Sarayın planına göre; Erdoğan kendi pek istemiyormuş gibi davranacak ama muhalefet çok fazla erken seçim sözü edince de sanki zorla seçime gidecek.
Burada güvendiği CHP.
Çünkü serde “siyasi kabadayılık” var ya. Eğer söz konusu seçimse, CHP seçimden kaçmaz.
Tabii Erdoğan’ın bu seçimde mutlak bir zafer kazanması da gerekiyor. Çünkü Erdoğan yerelde hasar görürse, 5 yıllık seçimsiz dönemi sağlıklı geçiremez.
İşte bunun için hazırlanan planla CHP’yi tamamen etkisiz hale getirmeye çalışacaktır.
Sarayda yapılan çalışmalara göre anayasanın 127’nci maddesine dayanarak ilçe belediye başkanlığı seçimleri iptal edilebilir.
127’nci madde dün de yazdığım gibi şöyle diyor; Mahalli idarelerin seçimleri, 67’nci maddedeki esaslara göre beş yılda bir yapılır. Ancak, milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahalli idareler organlarına veya bu organların üyelerine ilişkin genel veya ara seçimler milletvekili genel veya ara seçimleriyle birlikte yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir.
Son cümle çok önemli. Bu eyalet sistemi kurulmasına olanak sağlayabileceği gibi seçim sistemini de değiştirme yetkisi getiriyor.
Erdoğan’ın planına göre büyük şehirlerde belediye başkanı tek başına seçilecek, ilçe seçimleri yapılmayacak, seçilen kişi bütün ilçelere başkan ataması yapacak.
Böyle olması halinde CHP’nin büyük şehirlerdeki en zengin ilçelerindeki hakimiyeti de sona erdirilebilecek.
İstanbul’daki CHP’nin asla kaybetmeyeceği, Beşiktaş, Şişli, Kadıköy, Maltepe, Bakırköy, Sarıyer, Ataşehir gibi zengin ilçeleri, Ankara’da Çankaya, Antalya’da kent merkezini oluşturan Murat Paşa ve Konyaaltı belediyeleri de AKP’ye geçebilir. İzmir’i ise tümden kaybedebilir.
CHP “Biz her an seçime hazırız” diye kabadayılık yaparken elindekinden olabilir ona göre.

SORDUM ÖĞRENDİM

ERDOĞAN NEDEN "BASKIN YEREL SEÇİM" İSTER?


Muhalefetin kabadayılığına güvenen Erdoğan her an bir “baskın yerel seçim” ilan edebilir.
Tabii bunun için bir anayasa değişikliği gerekiyor. CHP buna “evet” dediği an düğmeye basılır.
Tek başına bütün ülkeyi yönetme yetkisine artık resmen kavuşan birinin “neden yerel seçimi erkene almak istediğini” iyi incelemek ve değerlendirmek zorundadır CHP.
Çünkü yapılacak bu hata ile yerel yönetimlerin de tamamına yakını Erdoğan’ın hakimiyetine geçerse, bir seçimle bunu tersine çevirmek iyice olanaksız hale gelecektir.
Siyasette hayli deneyimli bir eski milletvekili dostuma “Erdoğan neden yerel seçimleri de erkene almak ister?” diye sordum.
Anlattıkları bana çok mantıklı geldi.
Eski milletvekiline göre Erdoğan yerel seçimleri iki nedenle çok çabuk yapmak isteyecektir.
BİRİNCİSİ; cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmış olması kendi tabanının moralini yükseltirken, muhalefetin, özellikle yereldeki en büyük rakip CHP’nin direncini kırdı. Muhtemelen CHP’li seçmenlerin çoğu bir daha sandığa bile gitmemek üzere söz verdi. O halde bu durumu iyi değerlendirmek ve CHP’de bir toparlanma olmadan seçime gitmek en kârlı iş olacaktır.
İKİNCİSİ; Kötü giden ekonomiyi kurtarmak için İMF ile anlaşma dahil pek çok önlem almak zorunda olan Erdoğan hızla seçime gidip, yerelde de zafer kazandıktan sonra 5 yıllık bir seçimsiz süreç başlatmak istiyor. Seçime kadar ekonomiyi idare ettikten sonra, verilecek tavizler nedeniyle halk çok zora girecek olsa bile 5 yıl seçim olmayacağı için Erdoğan da koltuğunda rahat oturmayı planlıyor.
Bu bir siyasi deneyimin aktarılmasıdır. CHP’nin “deneyimli siyasi kadrolarının” gelişmelerin farkında olduğunu ve buna göre önlemler aldığını düşünmek istiyorum.

BUNU YAZMAK GEREK

MUHARREM İNCE BU HAMLE İLE BAŞKAN SEÇİLİR Mİ?


Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce dün “şok” bir açıklama yaptı.
Partisinin genel  başkanı ile yediği yemeğin ayrıntılarını anlatan İnce başa geçmek istediğini ama kurultayı Kılıçdaroğlu’nun toplamasını talep ettiğini söyledi.
Şimdi önümüzde iki soru var.
Bir; Kılıçdaroğlu kurultayı toplar mı?
İki; İnce seçimi kazanabilir mi?
İkisinin de cevabı zor.
Kılıçdaroğlu kurultayı toplamaz gibi geliyor bana, toplarsa da kazanmayı garantilemiş demektir.
Şu aşamada aday olması halinde İnce’nin seçilmesi çok kolay değil. Sokaktaki vatandaş İnce’ye muazzam bir destek verebilir ama unutulmasın ki CHP’de belirleyici olan halk değil bizzat genel başkanın belirlediği 1250 delegedir.
Tabii bu arada sokaktaki desteğin de seçim gecesi yaşanan “kaçak güreş” nedeniyle çok ciddi biçimde düştüğünü söylemek isterim.
Sokaktaki vatandaş Kılıçdaroğlu’nun gitmesini çok istiyor ama İnce’nin gelmesini seçimden bir gün sonrası kadar istemiyor, İnce bunu da görmeli.
Bugünkü gelişmelere baktıktan sonra yarın size İnce’nin belki yapmasının daha iyi olacağı bir öneriyi sunmak istiyorum.

ÜZÜLDÜM

AHMET TURAN ALKAN HAPİSTE 700 GÜNÜ DOLDURMUŞ


Ahmet Turan Alkan, siyasi görüş olarak uyuşmadığım ancak özellikle entelektüel düzeyde saygı duyduğum isimlerden.
Alkan, yazarlığının son dönemlerini cemaate ait yayın organlarında geçirince iktidarın hışmına uğradı ve “terörist” suçlamasıyla tutuklandı.
Hapiste geçirdiği süre tam 700 gün olmuş. Zaman ne kadar hızlı akıyor değil mi?
Ahmet Turan Alkan bu hafta yine duruşmaya çıkacak.
Önceki gün Alkan’ın oğlu Talat Alkan’dan bir mesaj aldım.
Babasının haksızlığa uğradığını ve hâlâ hapiste tutulmasının hukuka da aykırı olduğunu söyleyen Talat Alkan’ın mesajını sizlerle de üzülerek paylaşmak istedim;
Babamın Tutukluluğunun 700. Gününden Notlar
1-Anayasa Mahkemesi’nin ve İnsan Hakları Mahkemesi’nin aynı dosyada emsal olarak verdiği –internet sitesi ve Resmi Gazete’de yayınlanan- Şahin Alpay kararına rağmen tahliye edilmedi. Alkan’ın her iki mahkemede başvurusu bulunuyor.
2-Mütalaaya göre benzer durumda olan diğer yazarların –Ali Bulaç, Şahin Alpay vb. tahliyesinin ardından  dosyada tutuklu kalan birkaç yazardan birisi Ahmet Turan Alkan.
3-Halen ağırlaştırılmış müebbet koşullarında, tecritte Silivri 9 Numaralı Kapalı Cezaevi’nde 3 kişilik odada kalıyor.
4- Alkan, Anayasal düzeni ortadan kaldırmak ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor.
5-Önümüzdeki duruşması -muhtemelen karar duruşması-  5-6 Temmuz 2018, Çağlayan Adliyesi’nde olacak.
6-700 günde 30 kilo veren ve sağlık durumundan endişe ettiğimiz babamın bir an önce tahliyesini bekliyoruz.
7-Dosyasında yazılarından hariç bir delil bulunmuyor.

BAŞIMDAN GEÇENLER

TEKERLEKLİ SANDALYE İLE SOKAĞA ÇIKMAK CESARET İŞİ


Size pazartesi günü yaşayınca öğrendiğim bir gerçekten söz etmiştim.
Ambulansların da olur olmaz her yere konan hız tümsekleriyle boğuştuğunu bu nedenle taşınan hasta ya da yaralının fazladan eziyet çektiğini annemi ambulansla hastaneye götürülürken öğrendiğimi yazmıştım.
Benzer bir gerçeği yine annemin bu durumu nedeniyle öğrendim.
Annem bacağına 36 santimlik titanyum çivi takıldıktan sonra artık acısı kalmadı ama yine de rahat yürüyemiyor.
Bir yere gideceği zaman doğrulup birkaç adım atıyor ama tekerli sandalye kullanıyor doğal olarak.
Seçim günü kardeşim Cem, annem için sokakta da kullanılabilecek bir tekerlekli sandalye bulup geldi.
Onu da yeni öğrenmiş oldum. Evde kullanılanların tekerlekleri eşit boyda. Oysa dışarıda kullanılanların arka tekerlekleri çok büyük. Böylelikle hem rahat itiliyor hem de rahat manevra yapılabiliyormuş.
İşte sokağa çıkınca gördüm ki tekerlekli sandalye ile kaldırımlarda gitmeye çalışmak felaket bir şey.
Yeğenim Umut “Amca” dedi “Bu kaldırımlar yine çok iyi, başka yerlerde babaannemi bu kadar rahat itemezdik” dedi.
Bir kere kaldırımlar yamuk yumuk.
Genç ve sağlıklı iseniz bu yamuk yumukluk dikkat çekmeyebilir. Ama yaşlı zor yürüyen ya da tekerlekli sandalye ile gitmek zorundaysanız o kaldırımların ne fena olduğunu anlıyorsunuz.
İkincisi kaldırımlardan caddeye inmek de çok zor.
Hesapta kavşaklarda kaldırımı sıfıra indirmişler çoğu yerde ama yine de yükseltiler tutmuyor, tutanlarda ise ne yazık ki bir araç gelip park ediyor ve bir tekerlekli sandalyenin geçeceği kadar yer bırakmıyor.
Özürlüler için sayısız kampanya yapılıyor, uyarılarda bulunuluyor ama yine de yeterli değil.
Konu eğitim konusu aslında. Herkes bu konuda eğitilmeli.
Duyarlı olmak da yetmiyor çoğu zaman, bu biraz da içten gelmeli galiba.
Onun da yolu eğitimden geçiyor. Eğitilmiş insanın bu konulara duyarlılığı ve gönül bağı çok daha fazla oluyor.

sozcu-banner-1