- Valla dar attık kendimizi salona.

- Evet ya, ne kuyruk vardı. Fakat arkadaş dev gibi bir yermiş, Zorlu PSM’nin büyük salonu kaç kişilik?

- Dün bakmıştım, iki balkon dahil 2 bin 190 kişilikmiş.

- Yapma ya, çok koltuk varmış.

- Ne yapçan, salonu mu alcan?

- Yok yahu hesap yapıyorum. 2 bin koltuk desek biletler de ortalama biner lira olsa paraya bak! 2 milyon lira keş... Adam iki saatte 2 milyon kazanıyo!

Yıllar önce Cem Yılmaz’ı Kadıköy Halk Eğitim’de izlemiştik. Sahnedeyken koltuk-kazanç hesabı yapıp ‘her gece malı götürüyorsun Cem Yılmaaaz’ diye kendini gösterinin sahibi sanan bir izleyiciyi diline dolamış, “Salonda bin kişi olsa adam başı şu kadar, toplamda çok para... Her gece paraları bankanın zırhlı aracına yükleyip eve götürüyorum” demişti.

Gösteriden çıktık dışarısı çivi gibiydi ve buz parçaları yağıyordu ama biz hala hesapçı kafaya ve o kafayı çok fena ti’ye alan Cem Yılmaz’a gülüyorduk.

Sana ne değil mi? Paran var ki girmişsin bunca dandikliğin arasında, sayısız yamukluğumuzu çok eğlenceliymiş gibi anlatan zeki ve komik adamın gösterisine, bırak hesabı kitabı gül...

Bazıları böyledir ama. Köşedeki gevrekçiden gevrek alır giderken hesap yapar, günde şu kadar gevrek satsa benden fazla kazanıyor der! Söyleneceğine gevrek sat o zaman.

Belki gevrek satabiliriz ama salonlar dolusu insanı yıllarca güldüremeyiz.

Ağlatmak kolay yüz güldürmek zordur çünkü. Herkes beceremediği için altın gibi, dolar gibi, kupon arazi gibi, Boğaz kıyısındaki sayılı yalılar gibi kıymetlidir, pahalıdır güldürme işi.

İşte bu yüzden Cem Yılmaz’ın CMXXIV adlı son gösterisinin en ucuzu 495, en pahalısı 4 bin 400 lira olan şubat ve mart ayındaki tüm biletleri tükenmiş.

Tükenmekle kalmamış karaborsaya düşmüş üstelik.

Ortada dolaşan uçuk rakamlar beni ilgilendirmiyor ama haberi duyunca bu ülkenin bir yurttaşı olarak kara kara düşündüm!

Ciddiyim...

Pandemide devletimizin dağıtamadığı maske karaborsaya düşmüştü. Sayısız ilaç hala karaborsa, devlet hastanesinde randevu ve ameliyat günü alabilmek karaborsa biletten daha zor. Sürekli zam geldiği için alıcıların kuyrukta beklediği sıfır araçlar karaborsa. 2022’de 750 liralık bir çuval şeker karaborsada bin 400 liraya çıktı. Bir ara Allah’ın domatesi bile karaborsaya düşünce sivri zekalı idareciler kurdela kesip tezgah açmış ‘dometes... domates’ diye satışa başlamıştı. Patates soğan karaborsaydı depoları basıyordu zabıtalar. Bütün bunları boğazımıza takılsa da tamam deyip yutmuştuk...

Gülmenin karaborsaya düşmesi ise tamam değil, üzücü valla.

Düşünsenize yıllardır iki yakanız bir araya gelmiyor. Bir kredi kartından alıp öbürüne yamıyorsunuz yine de delik büyüyor. Birileri deveyi hamuduyla götürürken çoğunluk avucunu yalıyor. Çalış çabala vergilerini tıkır tıkır öde ama payına zırnık düşmesin, birbirinden acıtıcı gerçekler yağmur gibi üzerinize yağsın...

Bitmiyor arkadaş, bu karabasana ara verip Cem Yılmaz’a gideyim iki saat gülüp azıcık moralim düzelir belki diyorsunuz.

Bilet peki?

Karaborsa!

Niye?

Aldığı parayı sonuna kadar hakeden bi tane aklı başında komiğimiz var da ondan.

Durumu hala kavrayamayanlara Cem Yılmaz’ın gösterisine gidip koltuk hesabı yapan o izleyici gibi izah edeyim...

2002 yılından bu yana doğrudan ve dolaylı ne kadar vergi ödemiş, verilen IBAN’lara ne kadar destek çıkmış, ürettiklerinizle memleketin hazinesine ne kadar katkı yapmışsınızdır? Cebinizden çıkanı en iyi siz bilirsiniz... İşte bu rakamı çarpın 86 milyonla. Sonuç ortada! Küçük bir azınlık kıs kıs güler, eğlenirken son 23 yılda sizi iki saat güldüren çıktı mı?