Sevgili okurlarım bu memlekette akıl almaz olaylar yaşanırken acaba CHP ne yapıyor!..

Günün birinci sıradaki sorusu budur.

Muhalefet partilerinin karşısında bir tek şahıs var.

Recep Tayyip.

Bütün amacı geçmişte elde ettiği makam koltuğunu başkasına kaptırmadan durumu bir seçim daha idare edebilmek.

İkinci bir amacı yok.

Bir kez daha seçilmeyi başardığı takdirde, süresi bitince ‘yaş haddinden’ emekli olmak zorunda kalacağını zaten bütün Türkiye biliyor.

Eğer aksini iddia eden varsa söylediklerinin tamamı fasa fisodur ve ciddiye alınacak tarafı yoktur.

★★★

Makamına sımsıkı yapışmış...

Görenler zanneder ki o, anasından cumhurbaşkanı olarak doğmuş ve cumhurbaşkanı olarak ölmeye hak kazanmış!

Peki bu ortamda CHP ne yapıyor?

Bu partinin içinde geleneksel olan kişisel sürtüşmeler ve hizip kavgaları acaba yeniden hortlayacak mı?

Doğrusunu isterseniz benim bu konuda endişelerim var.

Şimdi belki bazıları diyecektir ki “Kim takar senin endişelerini!..”

Haklıdırlar zira ben sadece sıradan bir vatandaşım.

Memleketimin bu saçma sapan iktidardan, din tüccarlarından ve sorumsuz yönetimden kurtulmasını isteyen bir sıradan vatandaş...

★★★

Dün piyasaya çok ilginç bir haber düştü.

Mansur Yavaş cumhurbaşkanı adaylığı için CHP’de yapılacak bir ön seçime katılmayacağını açıklamış.

Şu anda karşımızda üç adet güçlü CHP adayı var.

Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş.

Üçüne de saygı duyuyorum.

Ön seçimi hangisi kazansın diye soracak olursanız, inanın kafamda bu konuda oluşan herhangi bir tercih yok.

Gerçi Özel aday olmayacağını söylüyor ama bizdeki bu siyaset işleri doğrusunu isterseniz pek belli olmaz!

Bir bakarsınız iki isim arasında uzlaşma olmaz ve ön seçim için aradan başkası sıyrılır.

★★★

Yine açık söylemem gerekirse, ben CHP’de olup biten bazı şeyleri anlamakta güçlük çekiyorum.

Bazı önemli hata ve eksiklerine karşın bu baskı ortamında parti olarak iyi muhalefet yapıyorlar.

Ancak bazen saman alevi gibi çıkışlar yaptıktan sonra işin gerisini getirmeleri mümkün olmuyor.

Örneğin Özel bundan birkaç gün önce bir çıkış yaptı...

Elinde bir kırmızı kart...

“Bu iktidarı saf dışı bırakmak için bu kırmızı kartı gösterin” dedi, büyük alkış aldı!

Göstermesine gösterelim de, bu iş hemen unutuldu. Yaptığı çağrının anlamı kalmadı, hadise bitti gitti.

★★★

Sevgili okurlarım, ok yaydan artık çıktı...

CHP seçimlerin öne alınmasını istedi ve bu yolda direneceği anlaşılıyor.

Çok mu gerekliydi, bence hayır.

Peki ön seçim öncesindeki olası kavgalar ve sürtüşmeler ne olacak? Buna nasıl çare bulunacak?

Önüne geleni parti üyesi yapmakla CHP ne kazanacak?

Bilemiyorum!

★★★

CHP ile AKP pek çok konuda benzeşmiyor. CHP’nin yetişmiş kadroları bolca var. Ama iş AKP’ye gelince değişiyor.

Aradan çekin Recep Tayyip’i, bu iktidar pelte gibi çöker ve işte o zaman AKP kendi kendine kırmızı kart göstermiş olur.

Türkiye Cumhuriyeti 102 yıllık tarihinde ilk kez böylesine rezilliklere tanık oluyor.

Ekonomiden tutun her alanda rezalet diz boyu...

Ve işte böyle bir ortamda bu memlekete gönül vermiş milyonlarca kişi, CHP’de olanları izliyor, olacakları bekliyor.

★★★

Recep Tayyip eğer gidecekse, en uygun zamandayız.

Kazanmaktan başka çare yok.

Bunun için de CHP’deki iç sürtüşmelerin bir an önce giderilmesi, toplumun belleğinde yer tutmuş olan kuşkuların giderilmesi gerekiyor.

Fırsat bu fırsattır, iktidar için alarm zilleri çalıyor.

Şimdi ortam özellikle CHP için çok değerlidir.

Mazeretlerle, dedikodularla, parti içi rekabetle geçirilecek zaman yoktur.  

Bu sözler Kılıçdaroğlu için de geçerlidir.

Hep beraber çaba harcayıp cumhurbaşkanlığını bir kez daha kaptırmasınlar da!..