Kış günlerinin dondurucu soğuğunda, bir de deprem vurdu bizi...

Güneydoğu’da 10 ilimiz korkunç bir depremle sarsıldı, binalar yıkıldı, asfalt yollar bıçakla kesilmiş gibi yarıldı!

Tarihe geçecek büyük depremlerden birini yaşadık!

Çok sayıda kaybımız ve yaralılarımız var...

Baş sağlığı ve acil şifalar diliyoruz...

Bu arada “Allah tekrarını göstermesin” diyoruz ama Allah bizi pek sevmiyor olacak ki, aynı acıları tekrar tekrar yaşatıyor.

“İnşallah bu son olur” diyemiyoruz, çünkü deprem kuşağında yaşadığımızı biliyoruz.

★★★

Türkiye deprem riski yüksek bir ülke...

Daha önce de bu acıları yaşadık...

Bir ulus, çektiği acılardan ders almazsa aynı acıları defalarca çeker.

Bizim yönetimlerin hatası budur. Ülkemizi uzun yıllardan beri “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!” zihniyetindeki siyasetçiler yönetiyor... 20 yıldır, 40 yıldır, 50 yıldır hangi tedbirler alındı bugüne kadar?

Sadece dua ettik, “Allah böyle günleri bir daha yaşatmasın” dedik. Ancak...

Gerçek olan şu ki, depremden dua ile kurtulmak mümkün değil! Akılla, bilimle, teknikle kurtulabiliriz.

★★★

Halkın “Deprem dede” adını verdiği rahmetli Jeofizikçi Ahmet Mete Işıkara, 1999’daki 7.4’lük Gölcük-Düzce depremlerinden sonra “Depremle yaşamaya alışmalıyız!” demişti.

Doğru bir sözdü bu... Depremlere dayanacak sağlam binalar yapmak ve felâketin gelmesini beklemeden her türlü tedbiri almak anlamına geliyordu...

Peki, biz bunları yaptık mı? Hayır! Aradan koca 24 yıl geçti, sadece bir arpa boyu yol alabildik!

★★★

Deprem konusunda Japonya’dan ders almamız gerekiyor. Japonlar da bir deprem ülkesinde yaşıyor ama 7.7 büyüklüğündeki depremler bile onlara önemli bir zarar veremiyor... Neden?

Çünkü depremleri dua ile geçiştirmiyor, aklın ve bilimin emirlerini yerine getiriyor, binalarını deprem teknolojisine göre inşa ediyorlar.

Gerçekçi olalım...

Biz de ülkemizdeki bütün konutları deprem yönetmeliğine göre yenilemezsek, ulusça bu acıları daha çok çekeriz!

★★★

Depremin yaralarını elbette ki saracağız ama bu yıkım son olmayacak!

Ey siyaset erbabı! Ey devleti yönetenler!

“Leyleğin ömrü lâk lâkla geçer” misali siz de boş lâflarla vakit kaybetmeyin! Bilim ve teknik neyi emrediyorsa onu yapın! Hiç değilse bundan sonraki depremlerde fazla acı çekmeyiz!

Bugün Güneydoğu ilerini mahveden deprem, yarın da Batı illerini, ekonomimizin kalbi olan İstanbul’u yıkabilir.

O zaman, sanayisi çöken ülkemizin ne hale geleceğini düşünmek bile istemiyorum.

Tehlike “Geliyorum!” diye bağırıyor.

İktidar “Dünya bizi kıskanıyor!” edebiyatını bırakıp gerçeklere dönmeli!

Üç arkadaşımıza büyük geçmiş olsun


SÖZCÜ’nün Ankara Bürosu’na nazar mı değdi, nedir?

Üç değerli arkadaşımız kısa aralıklarla peş peşe ciddi tehlikeler atlattı.

Ankara Temsilcimiz Saygı Öztürk, kalp damarındaki tıkanıklık nedeniyle dün baypas ameliyatı oldu.

Başarılı bir operasyon geçiren Saygı Öztürk’ün bugün yoğun bakımdan çıkması bekleniyor.

Daha önce SÖZCÜ’nün Ankara Haber Müdürü Emin Özgönül de Saygı Öztürk gibi ameliyat masasına yatmış ve başarılı geçen bir kalp ameliyatı olmuştu. Emin Özgönül’ün iyileşme süreci devam ediyor.

Bir talihsizlik de Emin Çölaşan yaşadı. Akşam eve girişte, eşinin antreye bıraktığı bir kargo paketine, karanlıkta ayağı takılan Emin Çölaşan yüzüstü düştü ve sağ kürek kemiği kırıldı. Çölaşan’ın tedavisi devam ediyor.

Üç kardeşimize de büyük geçmiş olsun diyorum. Sizler, bize de, ülkeye de lâzımsınız. Bir an önce iyileşin.

GÜNÜN SÖZÜ


İnsanları öldüren deprem değil yıkılan çürük binalardır!