İstikbal vaat eden, pırıl pırıl, gencecik 5 teğmenin, Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıklarını haykırmalarını “Disiplinsizlik” sayarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmaları, inanın ki, milletin bağrında derin bir yara açtı.

Toplum bilimciler, bu kararı verenlerin, halkın vicdanında mahkûm edildiğini belirtip “Onların hakkında tarih karar verecek!” diyorlar.

TV programlarında emekli generallerin yorumlarını dinliyoruz. Hepsi de, olayda bir disiplinsizlik görmüyor, teğmenlere verilen cezayı aşırı, abartılı ve haksız buluyor.

★★★

Eski genelkurmay başkanlarından Emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Ergenekon davaları sırasında, hapisteki silah arkadaşlarını yalnız bırakarak “Kasaptaki ete soğan doğramam” dediği için çok eleştirilmişti.

O günlerde kasaptaki ete soğan doğramayan Hilmi Özkök bile, SÖZCÜ yazarı Saygı Öztürk’e, teğmenlere verilen cezayı çok yüksek bulduğunu açıkladı. Onun “Keşke böyle bir olay olmasaydı. Hiç değilse teğmenlere ve amirlerine daha hafif bir disiplin cezası verilip geçiştirilseydi” demesi ilgi çekici bir gelişme oldu.   

★★★

Askeri makamlar, Yüksek Disiplin Kurulu’ndan “Teğmenleri ihraç kararı” çıkartabilmek için 5 ay uğraşmışlar, sonunda ancak 4 “Hayır” oyuna karşı 5 “Evet” oyu ile güç bela bir ihraç kararı çıkartabilmişlerdi.

Peki, 5 teğmenin ihracı için neden böyle uğraşılmıştı?

Sebebi çok açık ve net!

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, teğmenler için “Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Kara Kuvvetleri ile görüşmelerimizi yaptık. Bunların süratle temizlenmesi için adımlarımızı atıyoruz!” demişti.

Tarih 7 Eylül 2024 idi ve o sözler, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na verilen bir talimat gibiydi...

Kara Kuvvetleri ile görüşülmüş, teğmenlerin süratle temizlenmesi için adım atılmış...

“Süratle” denildi ama yine de talimatın yerine getirilmesi için çabalar 5 ay sürdü. Neden bu kadar uzadı?

Uygulamaya karşı orduda bir direnç olduğu ve bunun ancak 5 ayda aşılabildiği anlaşılıyor.  

★★★

İhraç kararı ülkede daha çook tartışılacak.

Türk Silahlı Kuvvetleri hepimizin ordusudur ve ülkemizin güvencesidir. Dileriz daha fazla yıpratılmaz!

Vatandaşların ordudaki üst düzey komutanlara sorduğu soru şu:

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kara Kuvvetleriyle görüşmelerimizi yaptık. Bunların süratle temizlenmesi için adımlarımızı atıyoruz” demeseydi, teğmenler ordudan ihraç edilirler miydi?

Elinizi vicdanınıza koyup cevabınızı verin!

Enflasyonu düşük göstermek için göz boyama operasyonu

Enflasyonun düşmesi için başta gelen şart, ülkede üretimin artması, devlet harcamamalarının kısılması, bütçenin açık vermemesidir.

Ortada bunların hiçbiri yok!

Enflasyon, şapkadan tavşan çıkartılarak ya da sihirli değnek değdirilerek düşmez!

Şu anda kendi ürettiğimiz kendimize yetmiyor, dünyanın 128 ülkesinden gıda ürünleri satın alıyoruz. Elimizde zaten kıt olan dövizler yabancı ülkelere akıyor.

Eğer gıda ürünleri ithal etmesek ulusça açlık karşısında kalacağız!

Türkiye İstatistik Kurumu, enflasyonu düşük göstererek iktidara yaranmak için büyük çaba sarf ediyor.

Şimdi de, 951 çeşit ürünün bulunduğu 2025 Enflasyon Sepeti’ndeki ana harcama gruplarının ağırlığı değiştirildi, gıda ürünlerinin, alkollü ve alkolsüz içkilerin hesaplamadaki ağırlığını düşürüldü.

Oysa, milleti ezen, bitiren, yoksulluğa iten “Çarşı-Pazar” “Yeme-içme” kısacası “Gıda enflasyonu”dur. 

Bunların enflasyondaki ağırlığı azaltılarak yapılan iş, göz boyama işlemidir!

Çarşı-pazardaki, süper marketlerdeki gıda ürünlerinin etiketlerindeki artışlara “Dur” demeden, enflasyonu düşük gösterseniz ne olur ki? Sadece kandırmaca olur!

GÜNÜN SÖZÜ

Bazı insanlar balık gibidir, oltadaki iğneyi değil, yemi görür!