Dudağın uçuklaması için bizzat dudağın kendisi hissediyor, tadıyor, beyine haber gönderiyor olması gerekir. Dudak donmuşsa beyin ne yapsın? Vazgeçtim haramdan, vazgeçtim sevaptan, vazgeçtim paradan, puldan fakat yazık dudağa!
Dudak uçuklatan açık!
974.000.000.000 TL
★★★
Kurtarıcı olsun diye İngiltere’den yalvara yakıla çağırılan Mehmet Şimşek, “sıklaştırma ve dezenflasyon süreci” adını koymuş; halk çoğunluğunun harcamasını kısarak, keserek, büzerek, özellikle sabit gelirli insanların kemerlerini beş delik birden sıkarak “çıldırmış giden fiyat artış hızını indirme reçetesi hazırlamış” uyguluyordu. Arkasına da iki büyük ekonomist Tayyip Erdoğan ile Bilal Erdoğan’ın tam desteğini almıştı.
★★★
Hatta söz vermişti.
“Monaco’da yat kulübünde ıstakoz yiyip, ıstakozun kabuklarını da halk görsün diye sosyal medya hesabından yayınlayan partili milletvekillerini” bile sıklaştırma ve dezenflasyon reçetesinin içine dahil edecekti.
Ben net anlatayım.
Siz eksiksiz anlayın.
★★★
Mehmet Şimşek’in pörsümüş eski reçetesiyle halka acı ilaç içirilince; fiyat artışı durmayacak sadece fiyatların çıldırmış artış hızı kontrol edilecek ve enflasyon yüzde 150’den yüzde 10’nun altına zaman içinde gerileyecekti. İşte tam o yıla geldiğimizde seçimler yapılacak; utanç verici ekran tekeli 31 TV kanalından aynı anda yayıma başlanacak ve halka “biz krize soktuk işte bak yine biz çıkardık” diye oy istenecekti. Bunun için de en önemli göstergelerden biri sayılan; bütçe açığı azalacak; denk bütçeye gidişi görecektik.
★★★
Mehmet Şimşek’in bakanlığı, 8 aylık “yiye yiye- tıkına tıkına- savura savura” gidişin 8 aylık seyrini açıkladı.
Şu tabloya bakın.
1 milyarda; 000.000.000 sıfır var. 1 trilyonda; 000.000.000.000 sıfır bulunur. Mehmet Şimşek’in bakanı olduğu bakanlığın açıklamasına göre; bu yılın ilk 8 ayında toplanan 12 sıfırlı; 4.4 trilyon liralık vergi; yiye yiye- tıkına tıkına- savura savura harcandı; yetmedi bütçe 9 sıfırlı; 974 milyar TL açık verdi; harcama 12 sıfırlı; 6.000.000.000.000 TL’yi aştı geçti.
★★★
Geçen yıl 8 ayda harcama daha insaflı, imanlı, ahlaklı idi. Geçen yılın ilk 8 ayında açık 383 milyar lira olmuştu. Bu yıl 8 ayda açık yüzde 100’ü geçti, yüzde 154 oldu.
Dudak uçuklattı.
Reçetenin yazıcısı Mehmet Şimşek, bu tablo karşısında “donmuş dudağı uçuklatan ekonomist” olarak dünya ekonomi tarihine büyük ekonomist Tayyip Erdoğan ve büyük ekonomist Bilal Erdoğan ile birlikte geçti.
★★★
Can Yücel şiire damga vuran ne güzel adamdı. 35 yıl önce İstanbul merkezli yayım yapan gazetelerin tamamı baskı tesisleriyle birlikte Cağaloğlu’ndaydı. Can Yücel, gazeteciliğe yeni başlamış bana kebap ısmarlar, dostluk ederdi. Can Yücel’in en sevdiğim şiirlerinden biri: “En uzak mesafe ne Afrika’dır, ne Çin/ Ne Hindistan/Ne seyyareler ne yıldızlar geceleri ışıldayan/ En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir/ Birbirini anlamayan”
★★★
Uzak mesafede mevzilenmiş anlamayan kafalar; “yiye yiye- tıkına tıkına- savura savura harcamaya” devam ediyorlar: Yeni açıklanan bütçe durumuna göre; bu yılın ilk 8 ayında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın harcaması 9 sıfırlı oldu; 65.5 milyar lirayı buldu. Ve bu harcama ile Diyanet; Dışişleri Bakanlığını (16.3 milyar TL), Sanayi ve Ticaret Bakanlığını (25.1 milyar TL), Kültür ve Turizm Bakanlığını (25.5 milyar TL), Enerji Bakanlığı (25.8 milyar TL), Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını (48.4 milyar TL) geride bıraktı.

Narin’i öldüren kök sebep!
Narin’in yaşadığı köyün toprakları Diyarbakır Havaalanına yakın ve imara açılmış. Tarlaları sahiplerine bir gecede büyük paralar kazandırmış. Para var, su var, güneş var, toprak verimli, çalışacak iyi insan var; İran’a, Irak’a, Suriye’ye bağlanan yolların üzerinde. Bu topraklarda; gübresini, tohumunu, ilacını kendileri bir araya getirerek örgütlenip üreten, kendi güneşini enerjiye dönüştürüp elektrikle çalışan yerli üretim traktörler ve çok gelişmiş sulama sistemleriyle toprağı ekip işleyerek yetiştireceği ürünleri hem iç hem sınıra bitişik dış pazarlara satarak zenginleşecek ve zenginliğinin bir bölümünü eğitime-kültüre- çocukların- genç nesillerin her anlamda gelişmesine harcayacak bir modeli hayata geçirebilirdi. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana Ankara’da iktidar olmuşların tamamı böyle bir modelin kurulmasına öncülük etmeliydiler. Narin’in köylülerini; “kadını-kızı- çocuğu, erkeği- köyün tamamını- devleti- adaleti- hakimi- savcıyı- jandarmayı ve her şeyi malı gibi gören, cinayet işleyip vuranı bulunamayan sorgulamalarla katili gizleyen, para verip suçu üstlenecek birilerini bulabilen; ağalık- aşiret- tarikat zihniyetinin insanları olmaktan” kurtarabilmeliydi. Narin’i öldüren kök sebep bu geri yapı. Narin’in öldürülmesiyle ilgili şüpheli olarak gözaltına alınan imar geçmiş arazilerin zengini amcası; soruşturmayı saptırmak için “bir demirden alet vardı, ben o aleti kaçak elektrik çekmek için kullanıyordum, hayat kadınları ile konuşuyordum... Telefondaki yazışmaları bunun için sildim” diye ifade verdi.