Sevgili okurlarım bu dünyada aklıma her şey gelirdi de, günün birinde FETÖ’cü olmam nedeniyle yargılanacağım gelmezdi!

Bu da oldu!

Dahası var, gazetedeki bazı arkadaşlarla birlikte yargılandık ve benim payıma 3 yıl 6 ay 15 gün hapis çıktı!

İşin şakası yoktu, içeri tıkılacaktım.

Suçumuz tebligat kağıtlarında yer alıyordu:

FETÖ’ye üye olmamakla birlikte örgüte yazılarıyla destek vermek!

Bu örgüte acaba nasıl üye olunuyordu, fotoğraflı başvuruda bulunup kimlik kartı mı alınıyordu, doğrusunu isterseniz hiç bilemedim!

★★★

Mahkeme süreci yıllar önce başladı...

Yargılayan ise İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi idi. Hayatımda ilk kez Ağır Ceza’da yargılanıyordum.

Avukatım Serhan Özdemir durumu özetledi ve mahkeme hakkında bana şu bilgileri verdi:

“Başkan Akın Gürlek ve üyeler çok genç. İktidara yakın oldukları söyleniyor. Bunlara bu genç yaşlarında Ağır Ceza Mahkemesi üyeliği ve başkanlığı verilmiş olması gerçekten ilginçtir. Benim tahminim, bize bu davada mutlaka ceza kesilecektir.”

Gittik geldik, adliye koridorlarında nice turlar attık...

Duruşmalarda bizi yargılayan heyete her şeyi anlattım.

Ben FETÖ’nün en güçlü olduğu dönemlerde kendisine hakaretten yargılanıp beraat etmiş adamdım.

Feto kendisi için yazdığım yazılar nedeniyle hakkımda nice tazminat davaları açmış ve hepsi de reddedilmişti.

Böyle bir gazeteci nasıl FETÖ’cü olur?

★★★

Mahkeme Başkanı Akın Gürlek’in ismi o sıralarda pek duyulmamıştı.

Onu daha sonra verdiği kararlarla tanımaya başladık.

Muhalefet kesimi için verdiği kararlar özellikle ilgi çekiyordu.
Nitekim Recep Tayyip iktidarı, bu genç hukukçuyu gerçekten seviyor ve takdir ediyordu ki, önce Adalet Bakanlığı’nda Bakan Yardımcısı yapıldı.

Böylece siyasete ilk adımını resmen atmış oldu.

Ama bu işin sonrası da geldi.

Akın Gürlek şimdi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı...

İstanbul’da savcılar tarafından açılan bütün ceza davaları önce onun onayından geçiyor ya da dava açılmasını emrindeki savcılardan o istiyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir süre önce Gürlek’i şöyle tanımladı:

“Seyyar giyotin.”

★★★

Gürlek’in bizim duruşmalarda göze çarpan herhangi bir iktidar yandaşlığı olmadı. Konuları işin siyaset boyutuna çekmedi.

Ama doğrusunu isterseniz biz o hapis cezalarını kesinlikle hak etmemiştik.

Avukatlarımız hapis kararı bize tebliği edildikten sonra Yargıtay’a başvurdular. Süreç gereği ilk karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verildi.

Vatandaş diliyle anlamı şudur:

“Karar hukuka uygun değildir, yok sayılması ve esastan iptal edilmesi gerekir.”

Dosyamız son aşama olarak terör suçlarına bakan Yargıtay 3. Ceza Dairesinde incelendi...

Ve İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen hapis cezası kararı oybirliği ile iptal edildi.

★★★

Sevgili okurlarım, Türkiye’de gazetecilik yapmak, iktidarın hoşlanmadığı gerçekleri dile getirmek gerçekten zor iş ve giderek daha da zorlaşıyor.

Kendi adıma söylüyorum, bu hapis kararı benim de başımın ucunda asılı olan Demokles’in kılıcı gibi sallanıp duruyordu.

Kim ne derse desin Türkiye’de basın özgürlüğü falan yok. Tanık olduğumuz baskılar bunun ilk göstergesi.

Bu meslekte aralıksız 48 yılını doldurmuş bir gazeteci olarak bunları ben söylüyorsam lütfen dikkate alınız.

Neyse, ayaklarımızdaki prangalardan dün böylece kurtulmuş olduk.

Darısı tutuklanan, hiçbir suç işlemediği halde hüküm giyen bütün meslektaşlarımızın başına.