TÜİK, yılın son aylarında hep gördüğümüz gibi; ekim ayında tahminlerin ve piyasa beklentilerinin çok altında enflasyon rakamı açıkladı. Bu rakamla birlikte yıl sonu enflasyon rakamının yüzde 32’ye inmesi sağlanabilecek. Ancak düşüşün sürdürülerek, 2026’da yüzde 16 hedefine ulaşılması mümkün gözükmüyor.
Merkez’in ekim enflasyon beklentisinin yüzde 2.5’e yakın olduğunu, ancak İTO’nun 3.3’lük açıklamasından sonra Merkez’in moralinin bozulduğunu, dün yazmıştık.
TÜİK ise İTO ile arasındaki farkın çok büyük olmasına takılmadan, yüzde 2.55 enflasyon rakamını açıkladı. Böylece Merkez Bankası yönetiminin imdadına yetiştiğini söyleyebiliriz. Bu rakamla birlikte yıllık enflasyon oranı, eylül sonunda yüzde 33.29 iken, ekim sonu 32.47’ye geriledi.
Geçen yılın son aylarında da TÜİK’in enflasyon rakamlarını düşük açıkladığını görmüştük. Bu yüzden, “TÜİK’in, yıl sonu rakamları düşük çıksın, asgari ücret zammı düşük tutulsun diye, bilerek düşük açıkladığı” yolunda tartışmalar yaşanmıştı. Şimdi yılın sonuna kadar yine aynı tartışmalar kaçınılmaz olacak.
TÜİK’in detay rakamlarına baktığımızda; bazı gruplardaki yıllık artış rakamlarının, bırakın tahminleri, hayatın gerçekleriyle bile uyuşmayan oranlarda kaldığını görüyoruz. Bu grupların başında giyim ve ayakkabı grubu geliyor. TÜİK’in açıklamalarına bakacak olursak; son bir yıl içinde giyim ve ayakkabıdaki artış yüzde 7.98 olmuş. Diğer fiyat belirleyen kurumlarda bu oran yüzde 30-40 arasında gözüküyor.
Özet olarak; TÜİK’in açıkladığı rakamlar. Merkez Bankası’na moral verdi. Ancak rakamların bu kadar düşük açıklanması, hem zamanlaması hem de içeriği açısından güvenir olmaktan uzak bulundu. TÜİK’in bu açıklamalarıyla aslında güvenin sağlanmasına büyük darbe vurduğunu görmesi gerek. Artık, enflasyonda beklentilerin düşürülmesinin önünde bu açıklamaların engel oluşturduğunu anlamalı.
DÜŞÜŞ SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL
Enflasyon trendinde bir miktar düşüş izleniyor ama hâlâ aylık rakamın yüzde 2.55 olduğunu unutmayalım. Yüzde 2.55’lik aylık rakamın rekabet etmeye çalıştığımız ülkelerde yıllık oran olması, enflasyonda geldiğimiz noktayı da özetliyor.
Yılın son iki ayında da, yıl içindekilere göre düşük aylık enflasyon rakamları görebiliriz. Ancak Merkez Bankası’nın kurları yeniden frenleyerek düşük tuttuğunu, bunu sağlamak için rezervlerde yeniden düşüşlerin başladığını da gözden uzak tutmamak gerekiyor.
Kurların sepet bazındaki artışı yıl sonuna kadar, aylık yüzde 1 civarında götürülebilir: Ancak, gelecek yıl kurlarla ilgili, daha önce gördüğümüz, ihracatçı baskısının artması kaçınılmaz. Dolayısıyla kurlar kanalıyla enflasyonu indirme çabası, sürdürülebilir gözükmüyor.
Bunun yanında ekim ve kasım ayları enflasyon rakamlarının düşük çıkması nedeniyle, Merkez’in aralıkta yeni faiz indirimi yapma imkanının arttığı da söylenebilir. Ancak “hem kurları tutmak için rezerv erimesi, hem faizleri indirmeye devam etmenin mümkün olamayacağını” hatırlatmak gerekiyor.
Bakan Şimşek’in geçen hafta “yeniden değerleme oranının hedef enflasyon kadar belirleneceğini” söylediğini aktarmıştım. Bakan Şimşek dün “hedef enflasyon gözetilerek, bütçe imkanları doğrultusunda, 25.49’dan daha düşük bir oran belirleneceğini söylemiş. Yani yüzde 20 civarında yeniden değerleme oranında yılbaşı zamları bizi bekliyor.
Umarız bu adım, asgari ücret zammını düşük tutmak için atılmıyordur.