Merkez Bankası’nın 22 aydan sonra başlattığı faiz indirimi için, piyasalarda abartılı indirim rakamları tahmin edilmeye başladı. Bazı yerli-yabancı bankaların 2025 yıl sonunda politika faizinin yüzde 30’a kadar ineceği tahminleri, eski merkez bankacı iktisatçılar tarafından abartılı bulunuyor.

Daha önceki deneyimlerden de yola çıkılarak, faiz indirim sürecinin, başka deyişle parasal politikalardaki gevşeme döneminin çok hassas yönetilmesi gereği açıkça gözüküyor. Reel faiz düzeyinin fazla düşürülemeyeceği hatırlatılırken, enflasyon yüzde 25-30 gibi, hâlâ yüksek oranlarda seyrederken, sonuç almak için reel faiz oranının yüksek kalması gerektiği belirtiliyor.

2025 yılı sonu enflasyon tahminleri için piyasalardaki en düşük beklentinin yüzde 27 civarında olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte reel kesimin beklentisi bunun yüzde 20 üstünde, vatandaşın beklentisi ise neredeyse bu oranının üç katı seviyesinde bulunuyor. Sektörlerin beklentileri arasındaki farkın bu kadar büyük olması, özellikle de reel sektörün tahminlerinin düşmemesi, gerçekleşecek enflasyon üzerinde çok büyük bir baskı oluşturuyor.

DEĞERLİ TL’NİN DEVAM ETMESİ ŞART 

Bazı iktisatçılar 2025 yıl sonunda, ekonomik program mevcut düşük hızında gittiği takdirde, yüzde 30’un altına inilmesini pek beklemiyor. Bu iktisatçıların çoğunluk olduğunu söylemeliyiz. Buna karşılık, bir aksilik olmadığı takdirde, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 25’e, yani Merkez’in hedef aralığı içine inebileceğini hesap eden iktisatçılar da bulunuyor. “Bir aksilik olmaması” şartının altında, iç ve dış siyasi krizlerin olmaması, bu arada kurlardaki artışın da aylık yüzde 1’i geçmemesi koşulu sayılıyor. Yani iyimser enflasyon bekleyenler, bütün yıl boyunca TL’nin değerlenmesinin devam etmesini şart koşuyorlar.

Bu takdirde 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 25’e inebileceğini tahmin eden iktisatçıların, ayrı tarihte Merkez Bankası’nın politika faizi için tahminleri ise yüzde 36-38 arasında kalması yönünde. Bu iktisatçılar reel faiz hesabında politika faizinin bileşik olarak hesap edildiğini hatırlatarak, enflasyon ile bileşik politika faizi arasındaki farkın 20 puan civarında olması gerektiğini belirtiyorlar.

Aynı iktisatçılar, enflasyonun düşük 10’lu seviyelere indirilmesi, yani yüzde 12-13 gibi oranlara düşülmesi halinde, gereken reel faiz oranının düşebileceği ama enflasyon yüzde 20 iken yüksek reel faizin şart olduğu görüşündeler. Faizlerde temkinli olmayan, ani inişler yaşandığı takdirde, tasarrufçunun TL’deki tercihinin çabuk değişebileceği, enflasyon hâlâ bu kadar yüksekken, harcama eğiliminin artabileceğine dikkat çekiyorlar. O nedenle enflasyonla mücadelede sonuç alabilmek için, çok dikkatli bir sürecin bizi beklediği görüşündeler.

2025 DAHA DA ZOR GEÇECEK

Özetle; piyasalardaki politika faiziyle ilgili düşüş senaryolarının abartılı olduğunu söyleyebiliriz. Enflasyonun yüzde 25’e inmesi halinde bile 2025 sonunda politika faizinin yüzde 36-38 olması gerektiğini hatırlatalım. Yeni yıla yüzde 47.5’lik politika faiziyle girdiğimize göre, bu hesapla 2025 yılı içinde Merkez Bankası’nın yapacağı toplam indirim 10-12 puanla sınırlı kalacak demektir. Ocakta 2.5’lik bir indirim daha beklendiği için, sonrasında 4-5 toplantıda ancak 10 puanlık indirim yapılabilir. 

Faizdeki düşüş için bu kadar abartılı indirim tahminleri, insanların sonrasında hayal kırıklığı yaşamalarına neden olabilir. Bazı yabancı bankaların, faizin yılsonunda yüzde 30’a ineceği tahminlerinin altında, önümüzdeki dönem için yabancıları tahvil yatırımları için Türkiye’ye çekme isteği rol alıyor olabilir.

Ancak bu abartılı indirim tahminleri, reel sektörün ve vatandaşın abartılı bir beklentiyle, yanlış kredi temini ve harcama eğilimine girme tehlikesini barındırıyor. Unutmayalım ki; 2025 yılında, belki 2024’den bile sıkı bir iç talep düzeyi ve piyasa ile karşı karşıya kalma ihtimali çok büyük.