“Basın toplumun ortak sesidir. Bir milletin mutluluk olan bir yönde yürümesini sağlamakta bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.” (Atatürk)

“Özgür bir basın olmazsa, özgür toplum da olmaz!” (Albert Camus)

“Basın hürriyeti kalkarsa, vicdan, eğitim, konuşma hürriyetleri de kalkar.” (Roosevelt)

Büyük devlet adamları ve büyük düşünürler, basının “Ülkelerin ve dünyanın aynası” olduğunu ve aynaya kızılmayacağını söylerler.

Fakat bizde maalesef iktidar aynaya kızıyor!

★★★

Ülkemizde özgür basın var mı?

Toplum olarak hür müyüz?

Anayasal haklarımızı serbestçe kullanabiliyor muyuz?

Bu soruların hazin cevapları, yaşadığımız üzücü olaylar, tutuklamalar, hapse tıkmalardır!

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sık sık “Türkiye bir hukuk devletidir” diyor ama “Nerede bu hukuk devleti?” diye aradığımızda bulamıyoruz!

“Hukuk devleti olmak böyleyse, ya hukuk devleti olmasaydık? O zaman halimiz ne olurdu?” diye acı acı düşünmeden edemiyoruz. 

★★★

Gazeteci Fatih Altaylı’nın tutuklanıp hapse atılması, ülkemizdeki hukukun üstünlüğünü ve bir hukuk devleti olduğumuzu mu gösteriyor?

Tutuklama olayının, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın “Altaylı’nın suyu ısındı!” demesinden sonra gerçekleşmesi “Türkiye’nin nasıl bir demokratik hukuk devleti olduğunu” açıkça gösteriyor.

Fatih Altaylı çok deneyimli bir gazetecidir. Neyin suç olduğunu, neyin suç olmadığını bilir. Fakat ülkemizde bunun fazla önemi yok. Tutuklanma için karar verilmişse sonuç kaçınılmaz!

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın “Altaylı’nın suyu ısındı” mesajı, operasyonun işaret fişeğidir!

★★★

Fatih Altaylı, You Tube videosunda hangi suçu işledi de tutuklandı?

Savcılığın iddiası: Cumhurbaşkanı’nı tehdit ve fiili saldırı!

Bunları anlamak mümkün değil!

Bir gazetecinin elinde kaleminden başka neyi var ki? Ne ile, nasıl, hangi güce dayanarak tehdit edecek?

Ya fiili saldırı iddiası!

Lâfla fiili saldırı olur mu?

Altaylı nasıl başarmış bu fiili saldırıyı?

Yüzlerce korumayı aşıp, Cumhurbaşkanı’nın yanına nasıl ulaşabilmiş? Ne fiil işlemiş? Nasıl bir senaryo bu? Film mi çeviriyoruz Allah aşkına? Böyle bir şey olması mümkün değil!

Fatih Altaylı’nın tutuklanmasının sebebi açıkça belli:

“Bu adam konuşmalarıyla, yorumlarıyla bizi rahatsız ediyor. Suyu ısındı. Diğerlerine örnek olması için haddini bildirmek lâzım!” diye düşünmüş olacaklar.

Hukuk, düşünce ve fikir özgürlüğü, demokrasi filan mı arıyorsunuz? Onlar zaten rafa kaldırılmış durumda.

Eğer hâlâ “Türkiye’nin bir hukuk ülkesi” olduğu iddia ediliyorsa, Fatih Altaylı’nın derhal serbest bırakılması gerekir! 

“Tutuklama isabetsiz!”

TV programlarından tanıdığımız AKP’li bir hukukçu var.

İktidar partisinin eski MKYK (Merkez Karar Yönetim Kurulu) üyesi Mücahit Birinci.

Ne de olsa bir hukuk adamı... Particiliği, hukukun üstünlüğü ilkesinin önüne geçemedi.

Fatih Altaylı’nın tutuklanmasını hukuksuz bulan Mücahit Birinci, sosyal medya hesabından şu görüşleri paylaştı:

“Cumhurbaşkanı’nı tehdit şeklinde ihdas edilmiş özel bir suç tipi yoktur. Tehdit suçu TCK 106’da düzenlenmiştir. TCK 310 ise Cumhurbaşkanı’na Suikast ve Fiili Saldırı Suçunu düzenler. Bu, beyanla veya düşünce ile işlenebilecek bir suç değildir. Hem suikast, hem de fiili saldırı ancak ve ancak fiziki bir hareket ile gerçekleştirilebilir. Dolayısıyla hiçbir beyan TCK 310 kapsamına giremeyecektir.

Altaylı ile meselelere bakışım 180 derece farklıdır. 28 Şubat Altaylı’sına hâlâ öfkeliyim.

Ancak, hukuki tasarrufların, özellikle hukukçular tarafından, hukuk ve kanun ne ise ona göre ele alınması gerektiğine inancım tamdır.

Altaylı’nın tutuklanma gerekçeleri isabetsizdir yorumunu bir hukukçu olarak yapıyorum.

Ben hukukun her kesime, siyasi görüşü ne olursa olsun her vatandaşa lâzım olduğuna inanmaktayım.”

GÜNÜN SÖZÜ

Basın hürriyeti, diğer özgürlüklerin emniyet supabıdır.