İlk yarım saat sahada manzara şöyleydi: Beşiktaş çift katlı otobüsü çekmişti ceza sahası önüne. Ellerinde olsa tır park etmeyi de deneyeceklerdi sanki. Serdar Topraktepe’nin inanın yapacak bir şeyi yok. Tepeden tırnağa olay kafada bitmiş Beşiktaş’ta. Batshuayi’nin golü geç bile geldi bence...

Gelelim Musrati’nin atılmasına. Galatasaray derbisinde kendi kalesine gol attı; “Talihsizlik, olur böyle şeyler” dedik. Derbide sorumluluğunun bilincinde olan bir profesyonel, böyle ucuz kırmızı kart görmemeli. Geldiğim gibi giderim havasındaysa artık yönetim ve kendi bilir. Net bir durum var, şu ana kadar görünen: Musrati, çok net fiyasko.

Dzeko, Fenerbahçe’nin gol yollarında bence 1 numarası. Aynı zamanda oyun içinde pas trafiğinde de önemli katkısı var. Sivasspor maçında soyunma odasına gidip dönmesinin karşılığı yedek kulübesinde oturmaksa eğer, bu tarz disiplin modelinin modası 1990’larda kaldı.

Sakatsa, belki 15 dakika süre alabilecek konumdaysa saygı duyarım tabii. Batshuayi ve Dzeko’nun birlikte oynayabileceği bir oyun planı yaratılamıyorsa “Yazık geçen koca sezona” derim.

Muçi bu orta alan yapılanmasında oyuna ağırlığını koyamaz. Gedson haftalardır sıfır. Rakibin arkasından koşuyor sadece. Rashica hayal kırıklığı yaşatmaya devam ediyor.

Fenerbahçe'de sezonun oyuncusu İrfan Can Kahveci, ikinci golü rahat ve klas attı.

Zamanında Kadıköy’de 9 kişi ile kazanan Beşiktaş’ı hatırladım... Dün akşamki takım sahada 11 kişi olsa bile kazanamaz gibiydi çünkü yenilmeye alışmışlar. Bu durum Cenk Tosun’un attığı gole kadar devam etti.

Fenerbahçe son 10 dakikaya kadar hiç zorluk yaşamamıştı. Son bölümde sıkıntı vardı Kadıköy’de. Fenerbahçe derbiyi kazandı ama kartlar elinde değil ve oyuncular bunun farkında.