İlk konuşmasını 3 Kasım 2002’de yaptı. Yapa yapa geleneksel hale getirdi. Yapmadığı zaman uyuz kaptı millet, acaba bi terslik mi var dedi.

Siyaset tarihine giren balkon konuşmaları... Her seçimin ardından bir balkon bulup konuştu mutlaka. O gün memleket nüfusu kaç milyonsa artık alayımızı şucusun bucusun demeden kucakladı(!)

Ağustos 2014’te, “Bize oy versin ya da vermesin, oyunu kullanan her bir vatandaşıma teşekkür ediyorum. Bugün 77 milyon kazanmıştır. Sadece Türkiye değil bugün Bağdat da, İslamabat da, Kabil, Beyrut, Saraybosna, Üsküp de kazanmıştır. Bugün Şam, Halep, Hama, Humus, bugün Ramallah, Nablus, Eriha, Gazze, Kudüs de kazanmıştır. Demokrasinin yücelmesine katkıda bulunan, bize destek veren başta CHP, MHP, HDP, Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi’ne gönül vermiş kardeşlerim olmak üzere siyasi partilere teşekkür ediyorum” demişti!

Haziran 2018’de, “Bu seçimin galibi 81 milyon vatandaşımızın her bir ferdidir” demişti.

En son Mayıs 2023’te, “Bugün kimse kaybetmemiştir. 85 milyonun tamamı kazanmıştır. Laf olsun diye değil, tüm kalbimizle yapıyoruz bu çağrıyı” demişti.

Her balkon konuşmasının sonu aynıydı: Bugün kimse kaybetmedi, herkes kazandı!

Sayelerinde 23 yıldır devamlı kazanıyorduk.

Geçen hafta depremle haritadan silinen Hatay’da konuştu dünya liderimiz. Böğrümüze taş gibi oturan laflarını, içimizde kalanı yazamadık, bugüne sakladık.

Hatay belediye başkan adayını tanıtırken aynen şöyle dedi...

“Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi?”

Erdoğan’ı gece gündüz eleştirsem de diğer siyaset esnafından bir farkı var! Promterda yazılanı falan boş verip bazen zart diye söylüyor aklına geleni.

Açık açık açık etmesi güzel de, yıllardır yaptığı balkon konuşmalarında haykırdığı, ‘laf olsun diye değil, tüm kalbimizle söylüyoruz’ dediklerini nereye koyacağız?

2014 balkon konuşmasında ‘Bugün 77 milyon kazanmıştır’ demesini...

2018’de, “Seçimin galibi 81 milyon vatandaşımız” demesini...

Dokuz ay önce “Bugün kimse kaybetmemiştir. 85 milyon kazanmıştır” demesini... Ne yapacağız?

İnsanın aklına üşüşen soruları tek tek cımbızlayıp yolası geliyor valla!

Balkon konuşmalarında hep kazanıyoruz, bizi bırak Esad’ın Şam’ı bile kazanıyor ama memleketin bir şehrinde, ilçesinde, beldesinde başka partiden biri seçilirse o şehre, depremde yerle bir olsalar da, binlerce can toprak altında kalsa da bir şey gelmiyor.

*

En tepedeki bunu yaparsa onun bakanı ne yapmaz?

Şehircilik bakanı katıldığı televizyon programında dan diye söyledi: “Deprem bölgesindeki bazı vatandaşlar şöyle söylüyor. Bak evimiz yıkıldı, yıkıldığı iyi olmuş bize mis gibi villa verdiniz!”

Dünya liderimiz ‘cımbızlayıp üzerinde tepiniyorlar’ falan diyor şimdi ama ağızdan çıkan laflar yenir yutulur gibi değil. Ne desek az, rezalet!

Gerçek cımbızlamaya gelince...

Erdoğan 14 Mart 2003’te başbakanlık koltuğuna oturdu. İki ay geçti Bingöl’ü 6.4’lük deprem vurdu. 176 yurttaşımızı kaybettik, yüzlerce insan yaralandı. 625 bina çöktü. Başbakan Bingöl’e koştu, yurttaşların dertlerini dinledi ve şu tarihi konuşmayı yaptı...

“Yeraltında fay kırıklarından önce bağışlayın söylemek zorundayım. Kırılan ar damarlarıdır. Malzemeden çalmanın arkasında ahlak hırsızlığı, demokrasiden çalmak, hukuk kapaççılığı, siyaset yankesiciliği ve kamu yönetimi kalpazanlığı yatmaktadır. Bu olay, kamu otoritesinin devlet imkanlarını nasıl kullandığını bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur. Olay kader diye geçiştirilemez!”

6 Şubat’ta ise 11 şehrimiz 7.7 ve 7.6’lık depremle yıkıldı. Binlerce canımız toprak altında kaldı. Aynı Erdoğan 8 Şubat’ta deprem bölgesine gitti, Kahramanmaraş’ta konuştu: Bunlar kader planının içinde olan şeyler!

Faydan önce kırılanın ne olduğunu anladık mı?