“Ne olacak şu Fenerbahçe’nin hali?” diye düşündüğüm sırada, kadim dostlarımdan can arkadaşım Can Pulak’tan bir e-posta aldım.
Bilmeyenler için söyleyeyim. Can Pulak, 9’uncu Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın baş danışmanlığını yapan bir meslektaşımızdır. O da gazeteciliğe benim gibi spor muhabirliğiyle başlamış, daha sonra diğer alanlara geçmiştir. İyi bir Fenerbahçeli’dir.
Can Pulak da gönderdiği e-postada “Ne olacak şu Fenerbahçe’nin hali?” diye sorunca, düşüncelerimiz örtüştü.
Pulak’ın ilginç mesajını (kısaltarak) okurlarımla paylaşmak istiyorum. Okuyalım...
★★★
“Diyeceksiniz ki, ne alâka?
Türkiye’nin haline sürekli üzülüp durduğumuz yetmiyormuş gibi şimdi de yeni üzüntüler ekliyoruz hayatımıza...
Ne olacak bu Fener’in hali?
Yıllardır saçını başını yolmaktan kelleşti taraftarı...
Ülkenin şu yokluk halinde milyonlarda Euro verip aldığımız yabancı futbolcuların ayakta duracak halleri yok.
Feyenord’u eleyen takım, Göztepe maçında tel tel döküldü. Lige çok kötü bir başlangıç yaptık!
Penaltıyı bile atamayan bir takımdan bahsediyorum.
Güya dünyanın en büyük antrenörüne sahibiz, güya dünyanın en meşhur futbolcularını getirtip oynatıyoruz.
Bu sene de şampiyonluğa hasret kalacağız galiba!
Kötü futbolumuz neyse de, Galatasaray’lıların devamlı dalga geçtikleri bir malzeme olmaktan sıkıldık artık...
Nasıl eski Türkiye’yi arar durumdaysak, eski Fenerbahçe’yi de arıyoruz, bilesiniz...
Evet, Başkan Ali Koç iyi para yatırdı kulübe ama Fenerbahçe’yi de yatırdığı yerden kaldıramıyor bir türlü...”
★★★
“Ali Koç dedim de... Saraçoğlu stadımızın adını niye Çobani yaptık ki? Hani Atatürk koymuştuk adını, niye yazamadık bu adı girişe?
Atatürk adının yazılımı için ayrı bir izin gerekir mi?
Biraz cesur olun kardeşim...
Neyse, Ali Koç’tan bahsedince, Koç Holding’in bana göre yanlış bir yatırım girişiminden de söz etmek gerek.
Altın işine girmek, doğayı katletmek, toprağı siyanürle zehirleyip bölgede yaşayan insanların hayatını tehlikeye düşürmek koskoca Koç Holding’e yakışır mı?
Rahmetli Vehbi Bey’in kemiklerini sızlattığınızın farkında mısınız acaba?
Siz üzülmüyorsunuz ama hepimiz çok üzüldük bu yatırıma!”
Can Pulak, e-postanın devamında, “Dünyanın en güzel şehrini, turizmimizin lokomotif markası Bodrum’u mahvetmeye devam ediyoruz. Bu kadar güzel bir şehri rezil etme işini ihale etseydik eğer, kazanacak firma berbat etmekte bizim kadar başarılı olamazdı!” diyor, yasağa rağmen devam eden inşaatları, yapılan yanlışlık ve beceriksizlikleri, bir bir anlatıyor. Başka bir yazıda bunlardan da bahsederim.
Büyük şehirlerdeki aidat soygunlarına son!
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin hemen her ilinde yaşanan “Fahiş aidatlar” büyük şikâyet konusu oluyor.
Site yönetimleri, özellikle mega kentlerde bu işi ticarete dökmüşler!
Ekonomik gerçeklerden uzak, astronomik artışlar, kira gibi ödenen aidatlar, vatandaşların önemli sorunlarından biri haline geldi.
Tabii ki bunda, siteleri ve apartman yönetimlerini yeterince denetlemeyip disiplin altına alamayan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sorumluluğu büyük!
Şikâyetlerin çığ gibi artması üzerine Bakanlık harekete geçti..
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sitelerde istenen fahiş aidatlar nedeniyle yeni bir düzenlemenin yolda olduğunu açıkladı.
İstanbul’da bazı sitelerde, aylık gider 2 milyon lira iken, 6 milyon lira toplandığı, bu gibi örneklerin çok olduğu belirtildi ve köklü bir denetimle aidat soygunlarına son verileceği sözü verildi. Haydi hayırlısı!
GÜNÜN SÖZÜ
Başarının birinci şartı! Önce kendine güvenmelisin!
