Muhalefet partisi genel başkanı Özgür Özel, “özür dilemek” üzerinden İktidar Partisi Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a kadife eldiven uzattı.

Dile sen özür!

Dileyeyim ben özür!

Ya da tersi:

Ben diledim özür.

Sen de dile özür.

★★★

Mustafa Kemal için “gavurluk yaptı” diye kara çalan Kadir Mısıroğlu (Fesli Kadir) hastalanınca Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönem sağlık bakanını da yanına alarak ziyaret etmişti. 

Hatırlayan çoktur.

O dönem;  Fesli Kadir’in tek başına, bir başına bir kıymeti, değeri yoktu. İktidar bütün gücü ve devletin tüm kurumlarıyla Fesli Kadir düşüncesinin arkasında sıralandığı için “Fesli Kadir rüzgarı patlamış” yükseklerden esiyordu.

★★★

Halk, bölünmeye zorlanıyordu.  İktidar partisine oy verenlere ve oy vermeyip muhalefette kalanlara; “Fesli Kadir, tek değil... Deli de değil... Meczup da değil... Düşünce adamıdır... Tarihçidir... Büyük yazardır...” şiddetli uyarısı verildi. “Hepimiz Fesli Kadiriz” diye ilan edildi, meydan okundu.

★★★

Fessiz Kadirler, Fesli Kadir’in safında durduğu için Diyanet İşleri Başkanı, sırtında cübbe, başında sarık, altında devletin zırhlı makam aracı, elinde kamu parasıyla alınmış hediyeler Fesli Kadir’e koştu.
Fotoğraf çektirdiler.
Basına sundular.
TV’ler yayına geçti.

★★★

Fesli ve Fessiz Kadirler birlikte; “devleti ele geçirdik, rejimi değiştirdik, yakında ilan edeceğiz” mesajı vermeye başladılar ve seslenişlerinin dozunu her geçen yıl  artırdılar.  İktidar partisinin Yenikapı mitinglerinde Fesli Kadir’in çok pahalı ithal kağıda büyük boy basılmış kitapları bedava dağıtıldı.

Düşünceleri övüldü.

★★★

Partinin mitinginde dağıtılan lüks baskı Fesli Kadir kitaplarının sayfalarında “Kurtuluş Savaşı’nda Yunanla ırk için dövüşmedik. Mustafa Kemal yeni bir devlet kurmuş değildir. Bizim devletimiz vardı, rejimimiz şeriattı. Mustafa Kemal şeriat rejimini değiştirdi, gavurluk yaptı” yazıyordu. Ve Fesli Kadir, miting sonrası kendi Youtube hesabından yayın yapıp, iktidar partisi AKP’nin meydan mitinglerinde bedava dağıtılan kitaplarında yazdıklarını aynen tekrarlıyordu.

★★★

Diyanet İşleri Başkanı’ndan önce Fesli Kadir’i AKP Genel Başkanı da ziyaret etmişti. Fesli Kadir, gücünü devlet ziyaretlerinden aldığı için “10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe kenefe gidin...” diye  öneriyor. Basında iktidarı ve Fesli Kadir’in düşüncelerini destekleyen yazarlar da; Fesli Kadir’in “kenefe gidin...” dediği zaman dilimi için “10 Kasım günleri tiyatro, sinema, gazino her yer kapalıydı, genelev de kapalı mıydı; çocuktum bilmiyorum...” diye yazarak birer “Fessiz Kadir” olduklarını ilan ediyorlardı.

★★★

Fesli Kadirler ile Fessiz Kadirler, “yalan, hezeyan, çamur atma, korkutma, kirletme, karalama” yapma üzerinden kin ile dini birleştirip, halkın bir bölümünü diğer bölümüne karşı düşmanlaştırma kışkırtıcılığı yaptılar. Cumhuriyet çizgisini benimsemiş olanları da Fesli Kadir’in kitaplarından alıntılar yaparak; “Lozancı, harf inkılabı yapıp biz Türkleri şaşkın, ahlaksız ve yalancı şekle sokanlar, Türkiye’yi dinsiz, laik bir ülke haline getirenler, Kur’an’a, dine ve muhafazakarlığa düşman, batı hayranı, emperyalizmin işbirlikçisi” ilan ettiler.

★★★

Özür dilense, iyi olur.

Fesli Kadir’i, Fessiz Kadirler var ettiği için halkın bir bölümü; meydanlarda, stadyumlarda, mitinglerde;  “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” seslenişini buldu. Bu sesleniş halkın, Fessiz Kadirlere karşı geliştirdiği yüzde yüz sivil demokratik bir slogan oldu. Bu demokratik seslenişi şimdi orduda birileri “darbe kışkırtıcılığının” aleti yapmaya kalkışıyorsa onlar mutlaka ve mutlaka ortaya çıkartılsın, hesap sorulsun.

Narin: 26 gün geçti!

Bugün 27. güne gireceğiz. Narin’in “neyi gördüğü ve kim tarafından öldürüldüğü” henüz aydınlanmadı. Umarım bugün ya da yarın “cinayetin işleyeni ve neyi örtmek için öldürdüğü” bulunacaktır. Bu cinayetin aydınlatılması ve bütün kanıtlarıyla adaletin önüne getirilmesinin bu kadar gecikmemesi gerekirdi. Narin’in “katledilişinin meçhul kalacağını”  hesapladılar. Cenazesinde tabutunun üstüne gelinlik serdiler. Soruşturmanın bu kadar uzamasıyla devlet yara aldı. Adalet hançer yedi. “Ben öldürürüm, yanıma kar kalır” diyen zihniyeti yaşatan bir yapının olduğu ortaya çıktı.  Bu yapıyı var eden; tarlaların, toprakların, servetin, paranın, erkeklerin,  kadınların, kızların, çocukların, dinin, imanın, aşiretin, devletin her şeyin sahibi benim diyen bir güç var. Kök sebep; bu gücün bir elde, ailede, kişide, aşiret reisinde toplanması. Bu kök sebep; katilin arkasındaki koruyucu, koyu karanlığın örtüsü. Kök sebep, adaletimizi, devletimizi sadece doğuda değil batı Anadolu’da, kuzeyde, güneyde, her yerde çürütüyor.