İsrail ordusu Filistin’de kanlı katliam yapmaya devam ediyor. Bu katliamın benzerini insanlık Auschwitz de, Ruanda da ve Kamboçya da yaşamıştı. II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin kurduğu Auschwitz kampında 1.000.000 Yahudi öldürülmüş bunların 900.000’i kampa geldikleri gün doğrudan gaz odalarına doldurularak yakılmıştı
★★★
Sonra Ruanda geldi.
Irk boğazlaşmasıydı.
Bu ülkede Hutu, Tutsi’yi kesti: 800.000 insan; çocuk, kadın, yaşlı gözetilmeksizin öldürüldü. Kamboçya katliamı ise tarımsal sosyalist cumhuriyet kurma hedefinin insan kanı akıtmaya dönüşmesiydi. 300.000 Çinli Kamboçyalı, çoğu Müslüman 500.000 Kamboçyalı Çam, 20.000 Vietnamlı Kamboçyalı öldürüldü. Bir hapishaneye 20.000 anne, çocuk, baba, dede, nine koydular sadece 7 yetişkin hayatta kaldı.
★★★
Auschwitz de.
Ruanda’da.
Kamboçya’da.
Cinnet yaşandı.
Allah Baba seyretti.
Şimdi aynı katliam Filistin’de İsrail ordusunca yeniden yaşatılıyor. Yarattığı insanın babası olan Allah, Filistin’de insanlığın üzerine çöken bu katliam ve felaketi yine seyrediyor.
★★★
Şimdi siz haklı olarak bana kızıp, diyeceksiniz ki; “Allah insanı yarattı ama onu özgür kıldı ve insanın insana yaptığı kıyım, cinayet ile cinnetten insanı cehennem ateşinde yakmak üzere sorumlu tuttu.” Tamam, siz haklısınız fakat bu kıyımlarda ölenlerin çoğu masum, suçsuz, sahipsiz insanlar... Yahudiler, Allah’ın sadece kendileri için peygamber gönderdiğini, bu peygamberin sadece kendileri için bir kitap getirdiğini ve sadece kendileri için sonsuza kadar sürecek “vaat edilmiş topraklar” belirlediğine inanıyorlar.
Bunu adı Siyonizm.
★★★
İsrail’in defolu, özürlü, gözü dönmüş Başbakanı, Hamas’ın sivillere saldırısını bahane edip, İsrail ordusunu kıyım makinasına dönüştürdü, kendi halkından yarısının bile karşı çıktığı, Siyonist katliam yapıyor. Filistin’de Yahudi olmayan Müslüman Arapların hepsine çocuk, kadın, yaşlı ayrımı gözetmeksizin üç seçenekli; “ya göç edip bizim için vaat edilmiş bu toprakları terk edin... ya ikinci sınıf insan olmayı kabullenerek bize teslim olun... ya da ölün...” kanlı kıyım dayatması yaptı, uyguluyor.
Auschwitz gibi...
Ruanda gibi...
Ve Kamboçya gibi...
★★★
İsrail ordusu önceki gün yine ölüm yağdırdı. Filistinli sivil insanların köylerinden, evlerinden, topraklarından can telaşı ile göç edip sığındıkları “çadır kampa füze saldırısı” yaptı. Çadırlarda en az 45 insanın çoğu yanarak hayatını kaybetti. İçlerinde çocuklar da vardı. Çocuk bedenleri çadırda diri diri yanarken İsrail tankları da Refah kentini tank ateşine tuttu. Bu katliam üzerine İsrail parlamentosunda konuşan Başbakan, “her hedefe ulaşmadan savaşı sona erdirme niyetinde değilim” diyerek Allah’a bile meydan okudu.
★★★
İslam ülkelerinin içinde silaha en yüksek parayı yatırıp güçlü ordu besleyenlerin bir bölümü, İran’ın burnu sürtülsün umuduyla, Filistin’deki İsrail saldırganlığına ellerini ovuşturarak bakıyor. 1.5 milyar nüfusu olan 57 İslam ülkesinin üye olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı da kof çıktı. Dünya ölçüsünde bir etki yaratıp; “ABD ile İngiltere, Fransa, Almanya’yı İsrail’in Filistin’de yaptığı katliamı durdurmaya” zorlayamadı. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın İsrail Başbakanı ile Savunma Bakanı’nın hakkında verdiği “yakalama kararı” da göstermelik kaldı.
Filistin, Allah’a kaldı!
Maskeli Soygun!
Lübnanlı aileye Türkiye’de iktidardan birileri akıl verdi, yol gösterdi; Türk Bankaları’ndan 4.7 milyar dolar kredi açıldı. Lübnanlı aile bu krediyle Türk Telekom’u satın aldı. Alır almaz telefon hizmetlerine zam yaptı ve Türk Telekom’un arsaları, binaları, stokları, neyi var neyi yok sattı, eski alacaklarını tahsil etti, dışarı götürdü. Sonra da Türk bankalarından çektiği “4.7 milyar dolar krediyi geri ödeyemiyorum” diyerek hisseleri bırakıp çekip gitti. Türk Telekom satılınca onu alan yabancı kötü niyetli çıkarsa duruma anında müdahale etsin, Türkiye soyulmasın diye görevlendirilmiş devlet temsilcisi bağımsız yönetim kurulu üyesi Fuat Oktay’dı. Lübnan maskeli soygun bitti, Fuat Oktay da cumhurbaşkanı yardımcılığına getirildi. Emin Özgönül’ün dün yazdığı habere gere eski tarım Bakanı Bekir Pakdemirli ile Cumhurbaşkanı Yardımcılığı sırasında Fuat Oktay’ın Sudan’da verimsiz, çorak, yeraltı suyu olmayan üzerinde ot bitmez arazide tarım yapma projesine verdikleri destekle milyon dolarlık devlet kaynağı, üç- beş partili bürokrata maaş ve müşavirlik ücreti olarak aktarıldı. Sudan maskeli soygun da böyle kapatıldı.