Hollanda futbolu felsefedir. Rinus Michels’in total futboludur. Johan Cruyff’un bu sanatı zirveye taşımasıdır. O güzelim 4-3-3 sistemini tam olarak uygulayamayan bir nesil yetiştiriyor artık Hollanda...
Ronald Koeman dün sahaya çıktığında teknik direktördü. Tam 36 yıl önce, bu kez oynarken, Avrupa Şampiyonu olmuştu Hollanda... Onun taktiksel düşüncesi total futbola uzak... Garantici bir oyunu tercih ediyor. Yaratıcılık ve takım içinde yeteneklere serbestlik tanımıyor. Onun önceliği, taktik disiplin...
Maça iyi başlamış, pres yapan Avusturya, rakibi iyi analiz etmişti. Malen kendi kalesine atınca, risk alan Hollanda ilk yarı gol bulamadı. Avusturya, topu rakip alanda kaybedip ilk defa savunmada 3 kişiyle yakalandı. O zaman cezayı keserler. Gakpo attığı golle takımı kendine getirdi. Hollanda’nın hücum ritminin yükselmesini sağlayan isim, 35. dakikada oyuna alınan Simons’du.
Ralf Rangnick’in çalıştırdığı takımlar savaşmayı asla bırakmazlar. Tempoları yüksektir. Hollanda “Oyunun iplerini elime aldım, iyi oynuyorum” derken, Avusturya çabuk hücum etti. Schmid topa dokunurken, Vrij son hamleyi kendi ağlarına yapmıştı. Golü Schmid’e yazdılar ama kendi kalesine gol atanlar, bu turnuvanın modası olarak hatırlanacak.
Depay, dün çok istekliydi. Ne kadar tehlikeli bir forvet olduğunu attığı golle bir kez daha kanıtladı.
Dünkü maç, gizli finaldi sanki. Müthiş anlar yaşamaya devam ediyorduk. Sabitzer topa öyle bir vurdu ki, meşin yuvarlak tavana giderken “İşte maç” dedim. Unutamayacağınız dostlarınızla keyifle sohbet edip çok lezzetli bir akşam yemeği yersiniz ya; öyle bir maçı geride bıraktık.